2017 yılının Aralık ayında Türkiye’de ve dünyada yapılmış en ilginç ve önemli arkeoloji keşiflerini bu listede derledik.
Yapılan yeni bir arkeolojik keşfe göre, Çin’in ilk imparatoru MÖ 210 yılında ölmeden önce ölümsüzlük iksirinin bulunması için kapsamlı bir araştırma başlatmış.
Çin’de, ilk imparator tarafından verilen emri içeren bir yazıt bulundu. Ünlü Terakota Ordusunu yaptıran Çin’in ilk imparatoru Qin Shi Huang, efsanevi iksirin bulunması için ülke çapında bir araştırma emri vermişti. Söz konusu bulgu, 2002’de merkezi Hunan eyaletindeki bir kuyunun dibinde, ahşap bir plakanın üstüne yazılmış olarak bulundu. Çin’de bulunan bu ahşap plakalar, kağıttan önce yazı yazmak için kullanılıyordu.
Daha fazlası için tıklayın.
Moğolistan’ın doğusundaki Dongoin shiree arkeolojik alanında, Türki runik yazılar kazınmış 14 dikili taştan oluşan kare bir mezar kompleksi keşfedildi.
Söz konusu anıtsal yapı kare biçiminde ve ortadaki yükseltilmiş bir tepedeki mezarın etrafını saran yazıtlı 14 dikilitaştan oluşuyor. Dikilitaşlardaki her bir yazıda, Türki kabilelere ait toplam 100 tamga yer alıyor (Tamga, Avrasya göçebe halklarının kullandığı bir mühür veya damga). Aynı zamanda bu dikilitaşlardaki yazıtlar, Moğolistan’da şimdiye kadar bulunan en büyük Türki yazıtlarını oluşturuyor.
Daha fazlası için tıklayın.
Diyarbakır’daki Ziyaret Tepe höyüğünde, Asurlu bir yetkili tarafından yazılmış, hayal kırıklığı ve umutsuzluk hikayesi anlatan çiviyazılı bir tablet keşfedildi.
Diyarbakır’daki Ziyaret Tepe mevkiinde kazı yapan arkeologlar, nadir bulunan ve benzersiz bir çivi yazılı tablet keşfetti. Tablette, MÖ. 7. yüzyılda Asur imparatorluğu yıkılmadan hemen önce Asurlu bir yetkilinin aktardığı imparatorluğun durumunu özetleyen, hayal kırıklığı ve umutsuzluk öyküsü anlatılıyor. Şehirde üst düzey bir yetkili olan Mannu-ki-libbali, hayal kırıklığını ve istifasını tabletteki şu son cümleleriyle açıklıyor;
“Bu emre nasıl uyabilirim? ….. Buradan ancak ölümler çıkar. Kimse kaçamaz. Benim burada işim bitti!”
Daha fazlası için tıklayın.
Peru’da 1200 yıl önce yaşamış ve 60 yaşlarında ölmüş, Huarmey kraliçesi adı verilen soylu bir kadının yüzü canlandırıldı.
Peru’da yaklaşık 1.200 yıl önce, en az 60 yaşında olan zengin bir soylu kadın, altın, mücevherler ve süs eşyaları ile birlikte gömülmüştü. Şimdi ise bilim insanları, kadının sahil kasabası Huarmey’deki hiç dokunulmamış mezarının bulunmasının üzerinden beş yıldan fazla bir süre geçtikten sonra, onun neye benzediğini görmek için yüzünü canlandırdı.
Daha fazlası için tıklayın.
Henüz dinozorlar bile tam olarak evrimleşmeden önce okyanuslarda yüzmüş milyonlarca yıllık bir deniz canlısı fosili bulundu ve ismi Darth Vader’a ithafen verildi.
At nalı yengeç şeklindeki 245 milyon yıllık fosil, Star Wars filmindeki kötü karakter Darth Vader’ın miğferine benzer bir kalkana sahip olduğu için Vaderlimulus olarak adlandırıldı.
Daha fazlası için tıklayın.
Yeni bir araştırma, Tutankamon’un hançeri de dahil olmak üzere, silahlar ve takılar gibi tüm Bronz çağı demir objelerin meteoritlerden, yani göktaşlarından yapıldığını gösteriyor.
Demir eriterek aletler üretebilecek araçlar geliştirildiği Demir çağdan çok daha önce, insanlar silahlarını ve takılarını bronzdan yapıyorlardı. Ancak yeni bir araştırmada bilim insanları, Demir çağdan yaklaşık 2.000 yıl önce insanların demir aletler üretebildiğini keşfetti. Ancak Bronz çağında üretilen demir aletler, Dünya kaynaklı demir cevherinden yapılmamıştı. Araştırmacılar, Dünya kaynaklı demir cevher yerine, bu eski eserlerin uzaydan gelen demirle yapıldığını söylüyor.
Daha fazlası için tıklayın.
7000 yıl önce yaşamış kadınların kol kemiklerine yapılan analizler, bugünün seçkin sporcularından bile daha güçlü olduklarını gösteriyor.
Avrupa’daki arkeolojik alanlarda bulunan kemikler, tarımın şafağında son derece sıkı çalışan bu kadınların, günümüz kürekçilerinden bile daha güçlü olduklarını gösterdi. Tarih öncesi kadınlar, tohum ekme, tahıl öğütme ve evcil hayvanların bakımı gibi işlerde çok fazla emek harcıyorlardı ve durum kemiklerine de yansımıştı. Yeni bir araştırmada, Neolitik, Bronz çağ ve Demir çağ mezarlıklarındaki iskeletler incelendi ve kemikler günümüz kadın atletleriyle karşılaştırıldı.
Daha fazlası için tıklayın.
İspanya’da yer alan ve 18. yüzyıla tarihlenen İsa heykelini restorasyonu sırasında, heykelin poposuna gizlenmiş bir not bulundu.
Kaligrafi ile özenle yazılmış olan ve 1777 yılına tarihlenen not, bir rahip tarafından İsa heykelinin popo kısmına saklanmıştı. Bu da notun, bir zaman kapsülü gibi korunmasını sağladı. Not, popüler eğlence, ekonomik durum, siyasi ve dini konular, ünlü insanlar ve diğer konularda döneme dair ayrıntılarla ilgili temel bilgileri içeriyor. Belge, o sırada Burgo de Osma katedralinin rahibi Joaquin Minguez tarafından imzalanmıştı ve restorasyon şirketi Da Vinci Restauro’nun işçileri tarafından ortaya çıkarıldı.
Daha fazlası için tıklayın.
Ural Dağlarında yer alan Kapova mağarasında, günümüzden önce 37.700 ila 14.500 yılları arasına tarihlenen iki hörgüçlü deve resmi keşfedildi. Bu dönemde bu bölgede deve yaşamıyordu.
Kapova mağarasında iki hörgüçlü bir deven resmi keşfedildi. Resmin yaşının 37.700 ila 14.500 yılları arasında olduğu tahmin ediliyor. Fakat bu zaman aralığında Güney Urallarda deve bulunmuyordu. Bu keşif, Üst Paleolitik çağdaki sanatçıların uzun mesafeler göç edebildiğine dair görüşleri destekliyor.
Daha fazlası için tıklayın.
Güney Afrika’da insan atalarının en eski ve en eksiksiz iskeletlerinden biri olan “Little Foot (Küçük Ayak) ortaya çıkarıldı.
Araştırma ekibi, Küçük Ayak’ın iskeletini kazmak, temizlemek ve bir araya getirmek için 20 yılı aşkın bir süredir çalışıyor. Küçük Ayak’ın kesin yaşı tartışılıyor ancak Güney Afrikalı bilim insanları, kalıntıların 3.67 milyon yıllık olduğunu söylüyor. Eğer bu doğruysa, Küçük Ayak, Etiyopya’da bulunan ünlü australopithecus afarensis bireyi Lucy’den 500.000 yıl daha önce yaşamıştı.
Daha fazlası için tıklayın.
You must be logged in to post a comment Login