Eylül ayında Türkiye’de ve dünyada yapılmış en ilginç ve önemli arkeolojik keşifleri bu listede derledik.
10- İtalya’da Fil Kemiğinden Yapılmış 400.000 Yıllık Aletler Keşfedildi
Günümüz Roma’sından çok uzak olmayan bir bölgede, 400.000 yıl önce ölü fillerin kemiklerinden yapılmış standart aletler keşfedildi.
Eski insanlar fil kemikleri ile etkileyici şeyler yapabildiler. Yeni bir çalışmada, arkeolog Paola Villa ve meslektaşları, İtalya’da çok sayıda filin öldüğü bir bölgede bulunan aletleri incelediler. Ekip, bu bölgedeki insanların yaklaşık 400.000 yıl önce bu ölüleri, benzeri görülmemiş bir dizi kemik alet üretmek için kullandığını keşfettiler. Aletlerden bazıları, 100.000 yıl daha yaygın bir şekilde kullanılmayacak karmaşık yöntemlerle yapılmıştı.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
9- Fas’ta Giysi Üretimine Dair 120.000 Yıllık Kanıtlar Bulundu
Fas’ta bir mağarada bulunan aletler ve kemikler, insan davranışının ayırt edici özelliğinin en eski kanıtlarından biri olabilir.
Yeni bir çalışma, kemikten yapılmış 60’tan fazla aleti ve balinalar ve yunusları içeren bir deniz memelisinin dişinden yapılmış bir aleti detaylandırıyor. İlk olarak 2011 yılında Fas’taki Contrebandiers Mağarası’nda gün yüzüne çıkarılan bu buluntular, arkeolojik kayıtlardaki en eski giysiler için oldukça anlamlı dolaylı kanıtlar ve karmaşık kültür ve özel alet imalatının pan-Afrika’da ortaya çıkışını doğruluyor. Giysinin icadı ve onu yaratmak için gerekli araçların geliştirilmesi, insanlık tarihinde önemli bir kilometre taşı.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
8- Rusya’da Bulunan Sikke, Bir Osmanlı Askerinin Zafer Hatırasıydı
Taman yarımadasındaki antik Phanagoria kentinde bulunan sikke, muhtemelen Kıbrıs’ın fethine katılmış bir asker tarafından hatıra olarak getirilmiş.
Rusya’nın güneyinde ve Karadeniz’in kuzeyinde yer alan Taman yarımadasındaki antik Phanagoriaşehrinde kazı çalışmaları yürüten arkeologlar, enteresan bir keşfe imza attılar: Antik kentin kalıntıları arasında, çok uzaklarda, Kıbrıs’ın Gazimağusa şehrinde, 1570 yılında basılmış bir bakır sikke bulundu. Arkeologlar; sikkenin üzerindeki deliğin muhtemelen kolye işlevi görmesi için delindiğini, dolayısıyla sikkenin alışverişte kullanılmadığını, bunun yerine bir Osmanlı askeri tarafından Kıbrıs’tan Phanagoria‘ya zafer hatırası olarak getirildiğini düşünüyorlar.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
7- Balkanlar’daki Avrupa’nın İlk Çiftçileri MÖ 5. Binyıla Tarihlendi
Balkanlar’ın güneybatısındaki Ohri Gölü kıyısındaki kazık temelli evlerin tarihleri ilk kez kesin olarak belirlendi: MÖ 5. binyılın ortaları. Avrupa’nın en eski gölünün etrafındaki bölge, tarımın yaygınlaşmasında kilit rol oynadı.
Yeni bulgular, Makedonya’nın Ohri kasabası yakınlarındaki Ploča Mičov Grad Körfezi’ndeki yerleşimin farklı aşamalarda inşa edildiğini kanıtlıyor. Neolitik Dönem’den (MÖ 5. binyılın ortaları) Tunç Çağı’na (MÖ 2. binyıl) kadar. Şimdiye kadar, buranın MÖ 1000 yıllarından itibaren bir yerleşim yeri olduğu varsayılmıştı. Bu yoğun inşaat faaliyeti, sahadaki ahşap kazıkların olağanüstü yoğunluğunu açıklıyor. Yerleşimler neredeyse birbirinin üzerine inşa edilmişti.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
6- Tarih Öncesi İnsanlar Kuzenleriyle Nadiren Çiftleşiyordu
Tarih öncesinde yakın ebeveyn ilişkisinin yaygınlığını araştıran bir çalışmaya göre, eski insanlar nadiren kuzenlerini eş olarak seçiyordu.
Günümüzde, tüm küresel evliliklerin yüzde 10’undan fazlası birincil veya ikincil kuzenler arasında gerçekleşiyor. Bazı toplumlarda kuzen evlilikleri yaygın bir uygulama olsa da, diğerlerinde yakın akraba arası birliktelikler önerilmiyor. Yeni çalışmada, atalarımızda ebeveyn yakınlığının ne derece yaygın olduğunu araştırıldı. Araştırmacılar, ebeveynlerin ne kadar yakından ilişkili olduğunu bulmak için son 45.000 yıl boyunca yaşayan eski insanlardan daha önce yayınlanmış DNA verilerini yeniden analiz ettiler. Sonuçlar şaşırtıcıydı. Eski insanlar nadiren kuzenlerini eş olarak seçiyordu.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
5- Lübnan’da Öldürülen Haçlı Askerlerinin Toplu Mezarı Bulundu
Çalışma, Lübnan’daki Sidon Kalesi’nin hendeği içinde keşfedilen iki toplu mezarda 25 askerin kalıntılarını ortaya koyuyor. İskelet kalıntıları, kılıç, topuz ve oklardan kaynaklanan çok sayıda silah yaralanmasını gösteriyor.
Orta Doğu’daki bir kalenin yakınında kazı yapan arkeologlar, Orta Çağ Haçlı Seferleri sırasında mağlup edilen Hıristiyan askerlerin tüyler ürpertici kalıntılarını içeren iki toplu mezar ortaya çıkardılar ve bunların bazıları bir kral tarafından şahsen gömülmüş olabilir. Lübnan’ın Sidon kentindeki St. Louis Kalesi kalıntılarının hendeği içinde en az 25 genç ve ergen erkek çocuğunun koparılmış ve kömürleşmiş kemikleri bulundu. Radyokarbon tarihleme, onların, 11. ve 13. yüzyıllar arasında, rahipler ve hükümdarlar tarafından silaha sarılmaya ve kutsal toprakları tekrar ele geçirmeye teşvik edilen birçok Avrupalı arasında olduklarını gösteriyor.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
4- 70.000 Yıl Önce Ölen Neandertalin Tümörlü Yüzü Canlandırıldı
70.000 yıl kadar önce öldüğünde kafatasında büyüyen bir tümörü olan genç Neandertal Krijn’in yüzü tüm ayrıntılarıyla canlandırıldı.
Paleo-antropoloji sanatçıları, tümörün olduğu sağ kaşın üzerindeki çıkıntı da dahil olmak üzere, gerçeğe yakın bir Krijn büstü oluşturmak için bu kafatası parçasını kullandılar. Krijn 70.000 ila 50.000 yıl önce hayattayken, Birleşik Krallık ile kıta Avrupası arasında geniş bir toprak parçası olan ve şu anda Kuzey Denizi’nin altında kalan Doggerland’da yaşıyordu. Genç adam oldukça etoburdu, ancak kafatasında bulunan karbon ve nitrojen izotoplarının veya element varyantlarının bir analizine göre, diyetinde deniz ürünlerine dair herhangi bir kanıt bulunamadı. Ayrıca, Krijn’in kaşının üstündeki bir lezyon, intradiploik epidermoid kist olarak bilinen bir tümörü olduğunu ortaya çıkardı.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
3- Karahantepe’de Göbeklitepe ile Çağdaş Özel Yapılar Bulundu
Şanlıurfa’da yer alan Karahantepe’deki kazılarda, Göbekli Tepe ile çağdaş özel yapılar ve sırtında leopar taşıyan insan heykeli ortaya çıktı.
Şanlıurfa kent merkezine 55 kilometre mesafede, Tek Tek Dağları Milli Parkı içerisinde bulunan Karahantepe’de, içerisinde fallus biçimli dikilitaşların ve bir insan kafası heykelinin olduğu özel bir yapı bulundu. Ana kaya içine 8×6 metre boyutlarında oyulan AB Yapısı’nın özel amaçlar için inşa edildiği düşünülüyor. Yapının uzun duvarının ortasında bir insan başı yer alıyor. Boyun kısmı bir yılanı andırır biçimde kayadan çıkan başta bir erkek betimlenmiş. Bu başın karşısında ön sırada dört, arka sırada altı adet fallus biçimli dikilitaşlar yerleştirilmiş. Yapıya bir kenarından merdiven ile iniliyor diğer kenarından ise başka bir merdiven ile çıkılıyordu. Tüm bunlar kapsamında yapının ritüelistik bir işlevinin olduğu düşünülüyor.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
2- Fas’ta Dünyanın Bilinen En Eski Boncukları Bulundu
Fas’ta bulunan boncukların analizi, insanların bu aksesuarları ne zamandır kullandığına dair bilgi veriyor: en az 142.000 ila 150.000 yıl.
Araştırmacılar, delikler açılmış 33 küçük deniz kabuğunu o zaman dilimine tarihlendiriyor – daha önce kaydedilenden yaklaşık 10.000 ila 20.000 yıl öncesi. Bizmoune Mağarası’nda keşfedilen tarih öncesi takılar, erken insanların kendileri hakkında başkalarına nasıl bilgi aktardığını gösteriyor. Çalışmaya göre, deniz kabukları, en az 142.000 yıl öncesine tarihlenen bir tortu tabakasında bulundu ve bu tür insan faaliyetlerinin en erken kayıtlarını Orta Taş Devri’nden Orta Pleistosen dönemine kadar geriye çekti. Keşif, Kuzey Afrika’daki insanların Afrika ve Asya’nın diğer bölgelerindeki akranlarından çok önce süs eşyası yaptığını gösteriyor.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
1- Ayak İzleri, İnsanların Amerika’ya Ulaştığı Tarihi Geriye Çekiyor
New Mexico’da bulunan fosilleşmiş insan ayak izleri, insanların son buzul çağının zirvesi sırasında Amerika’da yaşadığını ortaya koyuyor.
New Mexico’daki White Sands Ulusal Parkı’nda bulunan ayak izleri, Amerika kıtasındaki insan faaliyetinin en eski kesin kanıtını sağlıyor ve 23.000 yıl önceki hayata dair bilgi sunuyor. Ayak izleri, günümüzde White Sands’deki sığ bir gölün kenarlarında yumuşak çamurda oluşmuştu. Araştırmacılar, ayak izlerinin olduğu katmanın üstündeki ve altındaki tohum katmanlarının radyokarbon tarihlendirmesini kullanarak bu izleri tarihlendirdi. Ayak izlerinin tarihleri farklılık gösteriyor ve en az iki bin yıl boyunca buradaki insan varlığını doğruluyor. Ayrıca en eski izler yaklaşık 23.000 yıl öncesine ait, bu da son buzul döngüsünün zirvesine tekabül ediyor ve onları Amerika’da bilinen en eski insan ayak izleri yapıyor.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
BONUS
Assos’ta Islah Adı Altında Tahribat Yapılıyor
You must be logged in to post a comment Login