Peru’daki Topluma Çocuklarını Kurban Ettiren Şey Neydi?

500 yıl kadar önce, günümüzde Peru olan yerde yaşamış olan Chimu toplumu, dünya tarihinde bilinen en büyük toplu kurban etkinliğinde yüzlerce genci öldürdü. Arkeologlar şu sıralar bunun nedenini anlamaya çalışıyor.

Omzuna kadar uzanan saçları ve başına doladığı papağan tüylü başlığıyla kurban edilmiş bir çocuğa ait kafatası. Araştırmacılara göre bu başlık, bu gencin seçkin bir aileden olduğunun göstergesi olabilir. C: Rebecca Hale.

Arkeologların buldukları genç kurban, etrafı çöplerle doldurulmuş boş bir alanda, sığ bir mezarda yatıyordu. Peru’nun kuzey kıyılarındaki küçük bir köy olan Huanchaquito’da Paskalya bayramından önceki son Cuma günüydü.

Dans müziklerinin bir kalbin hızla çarpıp durmasını anımsatan ürkütücü sesleri, sahil kenarındaki kafelerden yüzlerce metre ötede duyuluyordu; bu sese işçilerin kırık bardakları, plastik şişeleri  kürekle temizlerken çıkardıkları sesler de eşlik ediyor ve çamura bulanmış antik bir katmandan ayrıştırılmış ufak mezarı ana hatlarıyla belirlemek için eldeki tüm imkanlar arda arda harcanıyordu.

Üniversite öğrencisi iki arkeolog  hastane önlükleri ve maskeler giyinerek mezarın iki yanına birden karınları üzerine yatarak çalıştı ve malalarıyla toprağı kazmaya başladı.

(Peru’da Kalpleri Çıkarılarak Kurban Edilen 140 Çocuk Bulundu)

Önlerinde beliren ilk şey, bir çocuk kafatasına ait siyah ve dağınık saçların üstünde duran başlıktı. Kazıdakiler mala ve fırçalarını değişimli kullanarak dikkatli bir şekilde kum tozlarını temizleyip kafatasının geri kalanı ile kalın bir pamuktan yapılmış kefene sarılı omuz iskeletini açığa çıkardılar. Son olarak da çocuğun yanı başında, altın rengi tüylere sahip ufak bir lamanın kalıntılarını ortaya çıkardılar.

Trujilo Devlet Üniversitesi’nde bir arkeoloji profesörü olan Gabriel Prieto, mezarı dikkatlice inceleyerek buluntuyu başıyla onayladı ve “Bununla  95 oldu.” diye duyurdu. Prietro bulunan kurbanların çetelesini tutuyordu ve E95 olarak etiketlenen bu parça, ilk kez 2011’de araştırmaya başladığı bu toplu mezar alanında ortaya çıkarılan 95. parçaydı.

Prieto, “Bu tamamiyle beklemediğimiz bir şeydi.” diyor. Arkeologlar Huanchaquito-Las Llamas adlı yerleşim yerindeki yürek parçalayıcı keşifleri anlamaya çalışıyordu. Bizim zamanımızda ve kültürümüzde tek bir çocuğun bile acımasızca öldürülmesi insanların yüreğini dağlarken, kitlesel bir öldürme eyleminin hayali her sağlıklı akla durgunluk verecek bir durum. Onları bugün bize akıl almaz gelen böyle bir eylemi gerçekleştirmeye iten şartların ne olduğu ise merak konusu.

Araştırmacılar, Las Llamas’taki insanların 500 yıl önce doğaüstü olaylarla nasıl baş etmeye çalıştıklarını anlamaya çalışıyor. C: Gabriel Prieto

Arkeologlar dünyanın her yerinde insan kurbanlarıyla ilgili kanıtlar buluyor. Kurbanların sayısı 100’u bulmuş olabilir. Genellikle bunların savaş esiri, dini savaşlardan dönen yaralılar ya da bir liderin ölümü veya kutsal bir binanın inşası sırasında öldürülen insanlar olduğu kabul ediliyor. İçlerinde Tevratın da olduğu antik metinler, çocuk kurban etme pratiğini doğruluyor fakat kitlesel düzeyde çocuk öldürme üzerine net kanıtlara arkeolojik kayıtlarda nadir rastlanıyor.

Huanchaquito’daki keşfe kadar Amerikalarda ve muhtemelen dünyada da bilinen en büyük çocuk kurbanı alanı, 15. yüzyılda 42 çocuğun katledildiği; günümüzde Meksika olan, Aztek başkenti Tenochtitlan’daki Templo Mayor’daydı.

Prietro, Huanchaquito’yı çevreleyen Huanchaco kasabasında büyümüştü. Çocukluğunda, kasabanın en yüksek tepesine konulmuş olan 16. yüzyıl İspanyol sömürge kilisesinin dışında boncukların izini sürerdi. Pietro, çocukken tüm öğleden sonrasını kasabanın güneyinde, Chimu halkının antik başkenti olan Chan Chan’a ait kerpiçten kalıntıları keşfetmek için harcadığını hatırlıyor. 15. yüzyılda en zirvede olduğu zamanda Chan Chan, Amerikalardaki en büyük kentlerden biriydi. İmparatorluğun tahtının gücü, Peru sahilinde 483 km boyunca genişlemişti.

(İnkaların Kurban Ettiği Çocuk Mumyanın Genetik Tarihi Çözüldü)

Bu çocukluk deneyimleri Prietro’ya bir arkeolog olma konusunda ilham verdi. Yale’de doktorasını yaparken 3.500 yıllık tapınağın kazısını yapmak üzere doğup büyüdüğü kasabaya geri döndü.

2011’e geldiğimizde, bölgedeki bir pizza işletmesi sahibi, çocukları ve mahalle köpekleri ile birlikte şehir yakınlarındaki boş bir arsada kumların arasından dışarı çıkmış insan kemikleri bulup, arkeologlardan bunları araştırmalarını rica etti.

Prietro, ilk başlarda bu mevkiinin basit ve uzun zaman önce unutulmuş bir mezarlık olduğunu düşündü. Ancak, kefenlere bürünmüş çok sayıda çocuk kalıntısı ortaya çıktı. Radyokarbon analizi ile tarihlemesi yapılan kalıntıların geçmişi MS 1400-1450’ye dayanıyordu. Bundan sonra arkeologlar, düşündüklerinden çok daha büyük bir keşifle  karşı karşıya olduklarını anladılar.

İzotopik çalışmalara ve kafatası şekillendirmenin analizlerine göre, hem çocuklar hem de lamalar Chimú İmparatorluğu’nun uzak köşelerinden kurban edilmek üzere getirilmiş. C: Gabriel Prieto

Prieto, mezarların tipik Chimu mezarları olmadığını fark etti. Çocuklar alışılmadık pozisyonlarda gömülmüştü: yüzükoyun bir biçimde arkasına yatmış ya da  geleneksel olarak olduğu gibi dik şekilde durmaktansa iki tarafa da kıvrılmış bir pozisyonda yatar biçimde.

Bu mezarlarda diğer Chimu mezarlarında genellikle bulunan bezemeler, çömlekler ve diğer mezar eşyaları yoktu. Bunun yerine birçok mezarın yanında oldukça genç lamalar ve büyük olasılıkla alpakalar yer alıyordu. Hem bir besin hem  iplik kaynağı olan, hem de taşıma için de kullanılan bu hayvanlar, Chimuların en değerli mal varlıklarından biriydi. Son olarak ise, bu çocuk ve hayvanların göğüs kemikleri ve kaburgaları boyunca kesik izleri görülüyordu.

Bu ipuçlarını anlamlandırmak için Pietro, Tulane Üniversitesi’nden Biyolojik Antropoloji ve adlı tıp uzmanı John Verano’yı çağırdı. Verano, onlarca yıllık deneyimiyle 13. yüzyıldaki Punta Lobos yerleşimindeki 200 kadar adam ve erkek çocuğa ait katliamın kanıtlarının da içinde bulunduğu, And Dağları’ndaki bu ritüel zulmünün fiziksel kanıtlarını analiz etti.

(Eski Medeniyetlere Ait 5 Farklı Kurban Ritüeli)

Huanchaquito’daki kalıntıların incelenmesinin ardından Verano, çocukların ve hayvanların kasıtlı olarak aynı biçimde (göğüs kafesinin boylu boyunca yatay bir şekilde kesilerek; muhtemelen bunu kalbin yerinden çıkarılması izliyordu) öldürüldüğünü doğruladı. Kesim yerleri arasında bir tutarlılık olmasının yanı sıra kemikler üzerindeki kesim noktalarında hiçbir tereddüt izi” olmaması da  özellikle dikkat çekici. Verona “Bu öldürme eylemleri bir ritüeldi ve oldukça sistematikti.” diyor.

Huanchaquito’daki bu olayları bir araya getirip parçaları yeniden birleştirmek zor, bunun başlıca sebebi ise arkeologlar ve tarihçilerce Chimular hakkında çok az şey bilinmesi. Onların imparatorluğu belki de şu ana kadar çok az kişinin haberdar olduğu en büyük imparatorluk olabilir. Tarihte Chimuların iki yanında yer almış ve popüler dünyada ondan çok daha göz önünde olan iki uygarlık vardı. Bunlardan biri: savaş esirlerinden seçtikleri kurbanların kanlı kurban ediliş sahnelerini göz kamaştıran duvar resimleriyle betimleyen Moche uygarlığı; diğeri ise 1470 tarihinde Chimu uygarlığını tarih sahnesinden silmesinin ardından;  sadece 60 yıldan belki biraz daha fazla süre sonra, İspanyol istilacılar tarafından ele geçirilmiş olan İnka Uygarlığıydı.

Chimular, arkalarında hiçbir yazılı kayıt bırakmadı. Bu yüzden onlar hakkında bilinen az şey de, arkeolojik bulgular dışında, İspanyol kayıtlarından geliyor. Bu hesaplar, İnka’nın bir kralın tahta çıkması ya da ölümü üzerine yüzlerce çocuğu feda ettiğini ileri sürüyor ama Chimuların benzer ölçekte bir çocuk kurbanı uyguladığına yönelik ipucu vermiyor. Verona kurbanların başka bir yerde örneği olmayan sayısını işaret ederek: “Şimdiye dek, Chimuların böyle bir şey yaptıklarına dair hiçbir fikrimiz yoktu. Bu, arkeolojinin bir şansı.” diyor.

Huanchaquito’da olanlara dair büyük bir ipucu;  kurbanların gömüldüğü antik, kurutulmuş çamura ait kalın tabaka. Derin bir çamur demek şiddetli yağmur demek. Prieto, “Kuzey Peru’nun kurak sahillerinde ‘bu tür yağmurlar genellikle sadece El Niño ile birlikte gelir” diye açıklıyor. (El Nino:  Güney Amerika’da meydana gelen atmosfer kaynaklı bir okyanus olayı)

500 yıl önce Peru’da 140 çocuğun ve 200’den fazla lamanın kurban edildiği olayın bir parçası olan çocuk ve lama. C: Gabriel Prieto

Chan Chan popülasyonu, dikkatli bir şekilde idare edilen sulama sistemleri ve kıyı balıkçılığı ile yaşamını sürdürüyordu. Bu iki faaliyet de iklimsel olaylarla bağlantılı olarak düşen ağır yağışlar ve artan deniz sıcaklıkları yüzünden düzensizleşti. Araştırmacılar ciddi bir El Nino’nun, Chimu Krallığı’nın ekonomik ve siyasal istikrarını sarsmış olabileceğini ileri sürüyor. Belki de rahipler ile liderler, yağmuru ve kaosu durdurmak amacıyla tanrıları ikna etmek için çaresiz bir girişim olarak bu toplu kurban eylemlerinin yapılmasını emretmiş olabilir.

Prieto, “Bu kadar çok sayıda çocuk ve hayvan, devlet adına büyük bir yatırım olurdu.” diyor.

DePaul Üniversitesi’nden antropoloji profesörü Jane Eva Baxter, Chimuların çocukları tanrılara sunulabilecek en değerli hediyelerden biri olarak düşünmüş olabileceklerini savunuyor. Baxter, “Çocuğu kurban ederken aslında geleceğinizi ve tüm potansiyelinizi feda ediyorsunuz. Bir çocuğu aldığınızda ailenizi ve toplumu devam ettiren, geleceğe aktaran tüm enerji ve çabayı da alıp götürüyorsunuz.” diyor.

Çocukları hediye etme geleneği , aynı zamanda kuzey Peru’daki Kolomb öncesi toplumların ruh dünyasında iyilik kazanmaya çalıştıkları bir evrimi temsil edebilir.

George Maison Üniversitesi’nden profesör Haagen Klaus çocuk kurbanların, Chimu’dan önceki Moche kültürünün yıkılışından sonra bölgede daha yaygın hale geldiğini söylüyor. Mocheliler, çok sayıda yetişkin esir savaşçıyı kendi Ay Tapınaklarında kurban ediyordu. Bu durum, daha sonra Chimu’nun hakim olduğu Chan Chan’dan, sadece birkaç yüzyıl önce ve birkaç kilometre uzakta yaşanmıştı.

Klaus, “Moche‘nin sona ermesiyle birlikte bu fikir de eskide kaldı ve ritüeller gücünü kaybetti. Chan Chan’daki insanların takıldıkları daha büyük bir şey var gibi görünüyor. Kurban etme sırasında müzakereler ve doğa üstü olanla iletişim çok dikkatli bir şekilde gerçekleştirilirdi. Bu, Chimuların idrak ettikleri evrenle  sağladıkları bir etkileşimdi.” diyor.

Ruhları yerleştirme ve yağmuru durdurma ihtiyacı acil olabilirdi, ancak toplu kurbanların kendisinin de özenle yönetildiği görülüyor. Başka bir önemli kaynak olan genç lamalar da devlete ait sürülerden ayrılarak etkinlik için özel olarak seçilmiş görünüyor.

Fransa  Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nde devegiller familyası üzerine  bir uzman olan Nicolas Goepfert, bu dört ayaklı kurbanlara ait iyi korunmuş olan kürkleri analiz etti ve kurban için seçilen özel lamaların muhtemelen yaşları ve renklerine dayanılarak seçildiğini saptadı. Hiçbir siyah veya beyaz hayvan kurban edilmezken; koyu kahverengi tüylü lamalar açık tüylü lamalar genellikle birlikte defnediliyordu.

Geopfert, “İspanyol kayıtlarından biliyoruz ki İnkaların kurban edilecek lamaları seçerken kullandıkları renk kodları vardı. Belki Chimular da, tıpkı bu şekilde seçim yapıyordu.” diyor.

Çocukların bu korkunç sona giderken nasıl seçildikleri gizemini koruyor. Bilimsel çalışmalar Huanchaquito’da öldürülenlerin  iyi bakıldığı anlaşılan, hiçbir yetersiz beslenme ya da hastalık belirtisi olmayan hem kız hem de erkek çocuklardan oluştuğunu gösteriyor. Çocukların dişlerinin izotopik analizleri, onların Chimu uygarlığının yayıldığı birçok bölgeden geldikleri gözler önüne seriyor. Bazı çocukların kafataslarının arkası anormal bir şekilde uzun, bu yalnızca uzaktaki dağlık bölgelerde uygulanan kasıtlı kafatası şeklini değiştirme uygulamasının bir kanıtı.

Ama hala çok sayıda cevapsız soru var: Çocuklar seçkin ailelerden mi yoksa fakir ailelerden mi geliyordu? Mezar eşyaları olmadan bunu öğrenmek mümkün değil. Kaç aile bu kurbanlar sonucu çocuğunu kaybetti? Bu yaklaşmakta olan felaketle yüzleşmekten bilerek ve isteyerek mi  vazgeçtiler yoksa buna zorlandılar mı? Şimdilik arkeologların bu sorulara cevabı yok. Fakat anlatılagelen işaretler ve adli ipuçları olayların sırasını yeniden kurmalarına yardım ediyor.

Kurutulmuş çamurda korunan ayak izleri ve izlerin desenleri, kurban alanında resmi bir tören olduğunu bize gösteriyor. Küçük ayak izlerinin yanısıra istekleri dışında buraya sürüklenen dört bacaklı hayvanlara ait izler, Verona ve Prietro’ya kurbanların öldürüldükleri yerde canlı bir şekilde mezara sürüklendiklerini düşündürüyor. Kalıntılarda böceklerin olmaması da çocukların kefenlere dikkatle sarılıp gecikmeden de lamaların yanına gömüldükleri anlamına geliyor.

(Mayaların 1,500 Yıl Boyunca Çocuk Kurban Ettiği Mağara Keşfedildi)

Bu korkunç görev, kafalarına aldıkları darbelerle öldürülüp yerleşim yerinin kuzey tarafındaki çocuklar arasına gömülen  iki yetişkin kadına düşmüş olabilir. Yakınlarda bir kaya yığınının altında sırt üstü yatmış bir yetişkin bir erkeğin kalıntıları vardı. Adamın olağandışı zinde vücudu, arkeologlara onun bir cellat olabileceğini düşündürdü.

Böylesi pahalı bir ‘hediye’ sellere dönüşen yağmurların rahatlamasını sağladı mı sağlamadı mı; bunu bilmek imkansız ancak bu rahatsız edici olay; ölmekte olan bir imparatorluğun çaresiz ve son yıllarına yeni bir pencere açmış olabilir.

Baxter: “İşte bu nokta, kaybedilecek ne kaldıysa hepsini verdiğiniz bir an ve bu, Chimuların o zamanlar içinde bulunduğu durumun vehametini bize gösteriyor.” diyor.

10 sene içinde İnka savaşçıları, Chan Chan’ın kapısına dayanacak ve Chimu uygarlığının iktidarına son verecekti.

Kazıları sona erdirdikten aylar sonra Prieto, Pampa la Cruz olarak bilinen mevkide daha çok kurban edilmiş çocuk ve lama ortaya çıkardığına dair bir haber yolladı. Bu yeni yer, yüksek bir tepe üzerindeki boş yerlerin bir başkasıydı; adını da bu yüzden almıştı ve sadece büyük tahta bir haçla taçlandırılmıştı. Bu haç, boğulmaktan kurtulmuş  minnettar bir balıkçı tarafından 100 yıldan önce dikilmişti.

Kıyının biraz güneyine, Huanchaqioto’daki kurbanları onurlandırmak için bir erkek çocuk ve bir lama heykeli ve etrafına her bir kurban için birer tane palmiye ağacı dikilerek yeni bir anıt yapıldı. Pampa la Cruz’un tepesi, batıdan denize doğru kesintisiz bir manzara sunuyor.

Şimdiye kadar Prieto, göğüslerinde tanıdık yatay kesikler yürütülen ve basit örtülere gömülen 132 Chimú çocuğun kalıntılarını ortaya çıkardı. İki yerleşim yerinde bulunan kurbanların sayıları şu anda 269 çocuk, üç yetişkin ve 466 lama şeklinde.

Fakat Prieto’yu bir kısır döngü içine asıl hapseden, tepenin en üstüne yerleştirilmiş olup denize bakan, daha önceki bir Moche dönemi tapınağının kalıntılarının üzerine kazılmış olan dokuz mezar.

Söz konusu mezarlar da Chimu çocuklarına aitti fakat bu çocuklar elbiseleriyle gömülmüştü; papağan tüyleriyle süslenen özenle hazırlanmış başlıklar takıyordu ve tahtadan oyulmuş süs eşyalarına sahipti. 9 kurbanın hiçbiri de göğüs hizasından başlayan kesik izleri taşımıyordu, fakat birinin kafatasında muhtemelen başına aldığı ölümcül bir darbeden kaynaklı ağır bir zedelenme vardı.

Romey, “Yerleşim yerinde bulunduğum hafta boyunca Prieto; bir arkeolog tarafından daha önce keşfedilen herhangi bir şeye benzemeyen, bir ucunda tek bir çıngırağın bulunduğu kocaman bir bakır bıçak ortaya çıkardı.Bir anda “Tanrım, bu da ne?” dedi. Acaba bu, buraya gömülü çocukları öldürmek için kullanılan bıçak olabilir miydi? Bu olasılık hem heyecan verici hem de korkunç.” diyerek söz konusu keşfe olan tanıklığını bize aktarıyor.

Romey’in aktardığına göre Prieto, hala bu toplu öldürme eylemlerinin arkasındaki mantığı ve motivasyonu anlamaya çalışıyor. Fakat bir öğleden sonra öğle yemeğine ayrılırken, Chimú’ya daha yararlı bir ışık tutan eski bir hikayeyi paylaşıyor. Sömürge kayıtlarında yer alan hikayede İnka ve İspanyol fetihlerinin ardından yaşanan, Chimuların şimdilerde eleştiri oklarının hedefinde olan Don Antonio Jaguar’ın yeni İspanyol derebeyine eşlik ederek, paha biçilemez bir hazineyi nasıl sakladığı anlatılıyor.

Prieto Huanchaco’daki efsanede, Don Antonion’un bizi götürdüğü hazinenin “peje chico” yani “küçük hazine” olduğunu ve “peje grande”’nin henüz keşfedilemediğini söylüyor.


Kristina Romey . National Geographic. Ocak 2019.

Ankara Üniversitesi SBF Siyaset Bilimi ve Kamu yönetimi ile İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümlerinden mezun. Kültürel miras ve arkeolojiyle yakından ilgili.

You must be logged in to post a comment Login