Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü, en erken evrelerden Orta Çağ’a kadar uzanan geniş bir skalada 10.000’i aşkın insan kemiğiy ile dev bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Dünya çapında bir koleksiyona sahip üniversite, yaptığı araştırmalarla antik dünyanın bilinmeyenlerine cevap arıyor.
Hacettepe Üniversitesi Antropoloji bölüm başkanı Profesör Yılmaz Selim Erdal, tüm kemiklerin farklı dönemlere tarihlenen 45 yerleşmeden geldiğini ve bu kemiklerle, beslenme ekonomisi, nüfus, yaşam tarzları, sağlık gibi konularda veri toplamak amaçlı hummalı bir çalışma içerisinde olduklarını söyledi.
Profesör Erdal, insan yaşamında karşılaşılan tüm durumların kemiklere yansıdığını, bugünün sorularına geçmişten cevaplar taşıdıklarını belirtti.
Türkiye’de Tüm Neolitik İskeletlerin %80’i Bu Koleksiyonda
Anadolu’daki Neolitik dönemden kazılarından çıkan tüm insan iskeletlerinin %80’ine sahip olan üniversite, Neolitik dönem kemik verisi konusunda oldukça ileri seviyede. İnsanlık tarihindeki değişimlerin, insan üzerindeki etkilerini incelemek için ellerinde pek çok veri bulunmasına rağmen, bölüm Kalkolitik Dönem’e dair oldukça az sayıda iskelete sahip. Anadolu’da belki de üzerine en az araştırma yapılan dönemlerden birinin Kalkolitik Dönem olmasının da bunda payı olması muhtemel.
Türkiye’de insanlık tarihi üzerine yapılan araştırmalar 1960’lardan sonra bir ivme kazanmıştır. Bu dönemden sonra Anadolu tüm araştırmacıların dikkatini çekmiş ve Anadolu, hemen hemen tüm dönemler için en önemli merkezlerden biri haline gelmiş ve neredeyse tüm dönemlere ait kemikler vermiştir. Ancak hala pek çok dönem hakkında yetersiz araştırmalar nedeniyle oldukça büyük soru işaretleri bulunmaktadır.
Çiçek ve Tüberküloz Gibi Hastalıkların Kökenlerine Cevap Olabilir
Prof. Erdal Çiçek, tüberküloz gibi bazı hastalıkların kemiklerin üzerinde izler bıraktığını söyledi. Eski dünyaya Christopher Colomb ve ekibi tarafından bu hastalıkların taşındığını iddia eden tezin antropolojik araştırmalarla çürütülebilir olduğunu belirtti, ve ayrıca Anadolu’da bunun çok daha öncesine tarihlenen çiçek ve tüberküloz gibi hastalıklara dair izler bulunduğunu ekledi.
Kafatası uygulamaları
Bugün de bazı yerli kabilelerde görülen, kafataslarına bazı özel formlar vermek için yapılan uygulamaların Anadolu’da da bulunduğu araştırmalarda ortaya çıkmış. Prof. Erdal, kafatasına yapılan bu gibi uygulamaların bugün Anadolu’daki başörtüsü geleneğiyle bağdaştırılabileceğini, bunun güzellik algısıyla alakalı olduğunu ve bu uygulamanın çocuk doğar doğmaz yapıldığını söyledi.
Koleksiyonu yerinde gözlemleyen Wisconsin Üniversitesi profesörlerinden Caitlin Pepperell ise eski insan iskeletleri üzerinde yapılan çalışmaların, hastalıkların gelişim aşamalarına dair önemli cevaplar içerdiğini, bu doğrultuda koleksiyonun gerçekten önemli olduğunu ve pek çok soruya cevap verebileceğini söyledi.
You must be logged in to post a comment Login