Avcı toplayıcı insanların ilkel olduğu ve o dönemde hayat şartlarının zor olduğu günümüz şehir insanlarının belki de en büyük yanılgısıdır. Oysa gerek arkeolojik kanıtlar, gerekse modern avcı toplayıcılar üzerine yapılan antropolojik araştırmalar bunun tam tersini söylüyor. İnsanoğlu dünya üzerindeki yaşamının %99’unu avcı toplayıcı olarak geçirdi. %1’lik kısmında ise tarımla uğraşarak kendi yiyeceğini kendi yetiştirdi. Peki tarım gerçekten gerekli miydi? Avcı toplayıcı hayatın tarım hayatına göre ne gibi artıları vardı?
1- Beyinleri bizden daha büyüktü ve bizden çok daha çeviklerdi
Avcı toplayıcılık zamanından beri insan beyninin küçüldüğüne dair kanıtlar var. O dönemde hayatta kalabilmek, herkesin gelişmiş zihinsel becerilere sahip olmasını gerektirirdi. Tarım ve sanayi ortaya çıkınca, insanlar hayatta kalabilmek için giderek diğer insanların becerilerine daha fazla güvendiler. Avcı toplayıcılar sadece etraflarındaki hayvanları değil, aynı zamanda vücutlarını ve hislerini, yani kendi iç dünyalarını da ustaca öğrenmişlerdi. Vücutlarını sürekli ve çeşitli şekillerde kullanmaları, onları son derece fit hale getirmişti. Fiziksel çeviklikleri ise bugün insanların yıllarını verseler bile ulaşamayacakları seviyedeydi.
2- Günümüzdeki herhangi bir insandan daha konforlulardı
Avcı toplayıcıların hayatı bölgeden bölgeye ve mevsimden mevsime değişirdi. Fakat genel olarak yaşamları, günümüz köylüsünden, çobanından, işçisinden ve ofis çalışanından daha konforlu ve ödüllendiriciydi.
3- Besin ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılıyorlardı
Günümüzde küçük bir sanayi toplumunun zor geçinebildiği Kaliforniya’nın çöllerindeki yerliler, besleyici değeri yüksek olan düzinelerce yabani bitkiyi tanıyıp tüketiyorlardı. Ya da Güney Afrika’da büyük kuraklık yıllarında bile Buşmanların gıdalarının bir kısmını sağlayan bir çeşit cevizlerin milyonlarcasının yerlerde çürüdüğü gözlemlenmiştir. Çünkü besin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra hiçbiri onları toplamakla uğraşmıyor.
4- Bizden çok daha az çalışıyorlardı
Günümüz zengin toplumlarında insanlar haftada 40-45 saat, gelişmekte olan toplumlarında 60-80 saat çalışmaktalar. Bugün dünyanın yaşamaya en uygun olmayan bölgesinde, Kalahari Çölü’nde yaşayan avcı toplayıcılar ise haftada ortalama 35-45 saat çalışırlardı. Üç günde bir avlanırlar ve günde ortalama 3-6 saat toplayıcılık yaparak geçinirlerdi. Kalahari Çölü’nden daha bereketli yerlerde yaşayan avcı toplayıcılar muhtemelen çok daha az çalışıyorlardı. Ayrıca avcı toplayıcıların ev işlerinin olmadığını da hesaba katmak gerek.
5- Herkese yetecek kadar besin elde ediyorlardı
Avcılık ve toplayıcılıkla yaşayan toplumlarda her bireyin, dört veya beş kişinin ihtiyacını karşılayabildiği hesaplanmıştır. Bu hesaplama bile, 2. Dünya Savaşı arifesinde birçok Avrupa ülkesinin üzerinde bir üretkenlği işaret etmekte. Bir diğer hesaplamaya göre ise, Amazon ormanlarında yaşayan herhangi bir yerli kabile, uluslararası normların gerektirdiği protein ve kalori miktarının iki katını, C vitamini miktarının ise altı katını tüketmekte.
6- Hayatları heyecan doluydu
Avcı toplayıcı yaşamın bir insana tarım ve sanayi yaşamından daha ilginç bir hayat sunduğu kesin. Zaman zaman kaplanlara yem olsalar ve yılanlar tarafından ısırılsalar da, sanayi kirliliği, trafik kazası, hava kirliliği, aşırı kalabalık gibi sorunları yoktu.
7- Çok daha kaliteli besleniyorlardı
Yüz binlerce yıldır olduğu gibi avcı toplayıcılıktan edinilen gıda, ideal beslenmeyi sağlıyordu ve vücutlarımız buna çok iyi uyum sağlamıştı. Fosilleşmiş iskeletlere yapılan analizler, eski avcı toplayıcı insanların açlık veya yetersiz beslenme sıkıntısını kendilerinden sonra gelen köylülerden daha az çektiklerini, ayrıca genellikle daha sağlıklı ve uzun boylu olduklarını gösteriyor.
8- Doğal afetler karşısında çaresiz kalmıyorlardı
Avcı toplayıcıların en büyük şanslarından biri yiyeceklerinin oldukça çeşitli olmasıydı. Çiftçiler ise genelde sınırlı ve dengesiz beslenirler. Özellikle modern öncesi çağlarda tarım nüfusunun aldığı kalorinin önemli bir kısmı tek bir üründen gelirdi. Doğal olarak tarım yapan bir insan, vitamin, mineral veya diğer besleyici ögelerden yoksun kalırdı. Buna karşın avcı toplayıcılar ise bir gündeki tüm öğünlerinin farklı olmasının yanısıra, bir diğer gün tamamen farklı bir çeşitlilikle beslenebiliyordu. Ayrıca bu ürün çeşitliliği, bir ürünün tükenmesine karşı hazırlıklı yapıyordu. Oysa ki, tarım toplumları, kuraklık, yangın, deprem, sel gibi afetlere karşı oldukça savunmasız kalıyordu.
9- Bulaşıcı hastalıklar yayılamıyordu
Bulaşıcı hastalıklar konusu ise avcı toplayıcı toplumların geneli için bir sorun teşkil etmiyordu. Tüberküloz, çiçek, kızamık gibi bulaşıcı hastalıkların çoğu tarım devriminden sonra ortaya çıkmış ve birçok can kaybına neden olmuştur. Fakat sadece köpeği evcilleştiren eski avcı toplayıcılar, bu tür hastalıklardan uzaktı. Küçük gruplar halinde gezen avcı toplayıcılar, salgınların sürmesi için elverişli bir ortam vermiyordu.
10- Toplumsal tabakalaşma yoktu
Kabileler halinde yaşayan avcı toplayıcılarda herkes her işi yapabilecek kapasitedeydi. Paylaşımcılık ön plandaydı. Avlanan hayvanı herkes beraber yerdi, herkes beraber aç kalırdı. Ayrıca avcı toplayıcı gruplarda herhangi bir toplumsal tabakalaşma olmadığı için, günümüz sanayi toplumlarında görülen farklı meslek gruplarına ait farklı hastalıklar görülmezdi.
Harari, Y. N. (2015). Hayvanlardan tanrılara Sapiens. (Çev: E. Genç). (4. Baskı). İstanbul: Kolektif Yayınevi.
Üstündağ, H. (2011). Antropoloji.(5. Baskı). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Levi-Strauss, C. (2014). Hepimiz yamyamız. (Çev: H. Bayrı). (1. Baskı). İstanbul: Metis Yayıncılık.
You must be logged in to post a comment Login