Leş Yemek Bizi ‘İnsan’ Yapmış Olabilir

Yeni bir çalışma, insan topluluklarının evrimleri boyunca leş yemenin beslenmedeki rolünü anlamak için yeni bir paradigma öneriyor.

İnsanlarda leş yiyici davranışını etkileyen faktörler. C: Carmen Cañizares

Ana Mateos ve Jesús Rodríguez, “Homininlerin Leşçiliğini Optimum Beslenme Teorisi Merceğinden Yeniden Ele Almak” başlıklı makalelerini Journal of Human Evolution’da yayımladı.

Bu, paleontologların, arkeologların ve ekologların, bir hominin için leş tüketiminin avantaj ve dezavantajlarını gözden geçirdiği çok disiplinli bir sentez çalışması.

Yazarlara göre leşçilliğin başlıca avantajı, yiyeceğe ulaşmak için avcılığa kıyasla çok daha az çaba gerektirmesi. Dezavantajlar açısından ise uzun süredir leşin kıt ve öngörülemez bir kaynak olduğu, leş tüketmenin her zaman patojen bulaşma riski taşıdığı ve bir hayvanın cesedine ulaşmaya çalışırken yırtıcı saldırısı tehlikesi barındırdığı söylenegeldi.

Ne var ki, ekolojik araştırmalardan elde edilen bulgular çok farklı bir tablo çizerek leşçilliğe geleneksel olarak atfedilen dezavantajları sorguluyor. Leş, sanılandan daha güvenilir ve diğer besin kaynaklarının kıt olduğu dönemlerde daha sık bulunma eğiliminde; bu da onu gıda kıtlığı zamanlarında kritik bir kaynak yapıyor.

(İlgili: Erken İnsanlar Leoparlar Tarafından Avlanıyordu)

Çalışmanın başyazarı Mateos, “Büyük kara ve deniz memelileri öldüğünde, kolay ulaşılabilir tonlarca gıda sağlarlar; bu da birçok leşçil türün aynı anda bir arada bulunup beslenmesine olanak verir” diyor.

Leşçil hayvanlar ayrıca leşle temas ederken ya da onu tüketirken patojen kapma olasılığını azaltan davranışlar sergiler. Mateos, “İnsanlar, kökenlerimizden beri anatomik, fizyolojik, davranışsal ve teknolojik olarak etkin leşçilik için uyum sağladılar. İnsan midesinin asidik pH’ı patojenlere ve toksinlere karşı bir savunma olarak işleyebilir; ayrıca ateşi kullanarak pişirmeye başladığımızda enfeksiyon riski önemli ölçüde azaldı” diyor.

“Buna ek olarak insanlar, diğer memelilere kıyasla nispeten az enerji harcayarak uzun mesafeler kat edebilir; bu da yeterli miktarda leş bulmak için hayati önemde.”

Rodríguez ise, “Dil, en erken aşamalarında bile, büyük hayvan leşlerini aramak ya da bir yırtıcının avını kapmak için iletişim kurup örgütlenmemizi sağladı; onlara mızraklar (ya da basitçe taşlar) fırlatarak yırtıcıları uzaklaştırabilirdik.

“En basit yonga taş aletler bile büyük memelilerin kalın derisini kesmek, iç kısımlarına ulaşmak ve terk edilmiş bir cesetten geriye kalan eti verimli biçimde sıyırmak için kullanılabilirken, çekiç taşı olarak kullanılan taşlarla kemikler kırılıp içlerindeki yağ ve iliğe erişilebilirdi.”

Yazarlar, erken homininler için temel bir etkinlik olmanın ötesinde, insanların her zaman avcılık ve bitki toplayıcılığına tamamlayıcı ve son derece verimli bir alternatif olarak leşçiliğe başvurdukları sonucuna varıyor.

Bir beslenme davranışı daha

1960’larda Afrika’daki arkeolojik alanlarda erken homininlerin et tükettiğine dair kanıtlar ortaya çıktığında, hayvanların homininler tarafından avlanıp avlanmadığı ya da başka nedenlerle ölüp sonradan homininler tarafından leşlerinin yendiği üzerine yoğun bir tartışma başladı.

Bu noktadan itibaren arkeologlar ve paleoantropologlar, homininlerin büyük avları avlayabildiklerine dair en erken kanıtları bulmaya odaklandı. Bu da insan davranışında doğrusal bir ilerleme fikrini doğurdu; sanki homininler büyük avları avlayacak teknolojik yetiyi geliştirdiklerinde leşçiliği hızla terk etmişler gibi.

Bu tartışma, büyük yırtıcıların besin zincirinin zirvesi olduğu ve insanların da onların arasında yer aldığı, buna karşın leşçiliğin tarihsel olarak ikincil ve “asil olmayan” bir faaliyet—bağımlı ve ilkel türlerin karakteristiği—olarak görüldüğü anlayış tarafından şekillendirildi. Son yıllarda ekologların yürüttüğü çalışmalar bu bakışı geçersiz kıldı.

“Bugün biliyoruz ki leş, ekosistemlerde temel bir rol oynar ve tüm etçil türler onu az ya da çok tüketir. Dahası, günümüzdeki birçok avcı-toplayıcı insan grubu da leşçiliği bir beslenme davranışı daha olarak sürdürüyor.

“Uzun zamandır ‘et yemek bizi insan yaptı’ deniyorsa, aynı şekilde ‘leş yemek de bizi insan yaptı’ denebilir” diyor Mateos.


Spanish National Research Centre for Human Evolution. 21 Ekim 2025.

Makale: Mateos, A., Moleón, M., Palmqvist, P., Rosell, J., Sebastián-González, E., Margalida, A., … & Rodríguez, J. (2025). Revisiting hominin scavenging through the lens of optimal foraging theory. Journal of Human Evolution, 209, 103762.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login