Uluslararası bir ekip, güney Sibirya’daki Denisova Mağarası’nın kilit bölgesinden soyu tükenmiş beş yeni insan fosili tespit etti.
Üç Denisovalı ve bir Neandertal içeren kalıntılar, güvenli ve iyi tarihlendirilmiş ~ 200.000 yıllık bir bağlamda bulundu. Taş aletler ve yemek artıkları gibi arkeolojik kalıntılarla çevrili buluntular, bu erken homininlerin Avrasya’ya yayılırken uyum stratejilerine ışık tutuyor.
Güney Sibirya’nın Altay Dağları’ndaki Denisova Mağarası, 11 yıl önce, fosil bir kemiğin genetik dizilimi ile daha önce bilinmeyen yeni bir insan grubunu ortaya çıkardığında ün kazandı. Bölgenin adına ithafen “Denisovalılar” olarak adlandırılan bu türe ait kalıntılar, herhangi bir insan kalıntısı son derece parçalı olduğundan ve aynı zamanda mevcut olan yüz binlerce hayvan kemiği arasında tespit edilmesi zor olduğundan oldukça nadir belirlenebiliyor.
Kesin bir Denisovalı kalıntısı olmadan, bu insanlar bölgeye geldiklerinde, nasıl yaşadıkları ve alanı paylaştığı diğer insanlarla nasıl etkileşime girdikleri gibi konular günümüze kadar bir sır olarak kaldı.
(Filipinler’deki İnsanlar, En Çok Denisovalı DNA’sına Sahip)
Dört yıl boyunca, Viyana Üniversitesi Evrimsel Antropoloji Bölümü’nde Doçent Katerina Douka liderliğindeki bir ekip, Denisova Mağarası’ndan yaklaşık 4.000 kemik parçasından antik proteinleri ve DNA’yı çıkarmak ve analiz etmek için çalıştı. Ekibin yeni bulguları Nature Ecology and Evolution dergisinde rapor edildi ve Denisova Mağarası’nın ilk sakinlerine ve arkeolojik imzalarına dair sağlam bilgiler sağlıyor.
Peptit parmak izi veya ZoomS (Kütle Spektroskopisiyle Zooarkeoloji) olarak bilinen biyomoleküler bir yöntem kullanan ekip, sitenin 200.000 yıl öncesine kadar uzanan ve şimdiye kadar insan fosillerinden yoksun olan en eski katmanlarına odaklandı. Bu tür yöntemler, bilim insanlarının bölgedeki binlerce kemik arasında insan kalıntılarını bulabilmelerinin tek yolu, çünkü kemiklerin yüzde 95’ten fazlası standart tanımlama yöntemleri için fazla parçalanmış durumdaydı.
Douka’nın ERC FINDER Projesi’nde doktora öğrencisi ve şimdi Tübingen Üniversitesi’nde ikincil grup lideri olan Samantha Brown, daha önce taksonomik olarak tanımlanamaz olarak kabul edilen, uzunluğu 4 cm’den büyük olmayan 3800 kemik parçasını analiz etti. En nihayetinde Brown, kolajeni insanların peptit profiliyle eşleşen beş kemiği tanımladı.
Brown, “Yeni bir insan kemiği bulmak harika olurdu, ama beş tane bulmak? Bu benim en çılgın hayallerimi bile aştı.” diyor.
Douka, “Bu tür eski katmanlardan bozulmamış biyomolekülleri koruyan yeni insan kemiği parçalarını keşfetmek bizi hayrete düşürdü.” diyor.
Yeni tanımlanan beş insan kemiğinden dördü, araştırmacıların mitokondriyal genomlarını yeniden yapılandırmasına izin verecek kadar yeterli otantik DNA parçası içeriyordu. Bunlardan üçü Denisovalı mtDNA tipiyle ve biri Neandertal tipiyle uyumlu. 200.000 yıl öncesine tarihlenen yeni Denisovalı kemikleri, genetik olarak dizilimi yapılmış en eski insan fosillerinden bazıları oldu.
Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden doktora sonrası araştırmacı ve yeni fosillerin genetik analizlerine öncülük eden Dr. Diyendo Massilani, “Denisova Mağarası, aDNA’nın korunması için harika bir yer ve şimdi en eski ve en iyi korunmuş insan fosillerinden bazılarının genomlarını yeniden oluşturduk.” diyor.
Yeni bulgular, en eski Denisovalıların arkeolojik uyarlamaları ile ilgili bir boşluğu kapatmaya yardımcı oluyor. Denisovalılar, buzullar arası bir dönemde (çevrenin ve sıcaklıkların günümüze benzer olduğu sıcak bir dönem) bölgede ortaya çıkmış ve mağaranın stratejik konumundan yararlanmıştı. Yakındaki Anui Nehri’nin alüvyonunda bulunan hammaddeleri kullanarak ve bizon, karaca ve kızıl geyik, ceylan, antilop ve hatta yünlü gergedan gibi otçulları avlayan tam teşekküllü bir taş geleneği ile ortaya çıkmışlardı. Birkaç bin yıl boyunca benzer geçim modellerini takip etmeye devam ettiler. Yaklaşık 130-150.000 yıl önce, mevcut çalışmada da bulunan fosillerden biri tarafından temsil edilen Neandertaller de bölgede ortaya çıktı.
Viyana Üniversitesi’nden ekip üyesi Profesör Tom Higham, “Denisova’da uyguladığımız gibi biyomoleküler imza uygulaması, resmi arkeolojik kazılardan daha fazla insan fosili bulmamıza izin verdi. Paleolitik arkeoloji için muazzam bir teknik atılım.” diyor.
Denisova Mağarası’ndaki araştırmalar, her yıl yaklaşık altı ay boyunca orada kamp yapan arkeologlardan oluşan bir ekiple sistematik saha çalışması ve hedeflenen kemik ve tortu analizleriyle devam ediyor. Burası, son 200.000 yılda üç büyük hominin grubunun, Denisovalılar, Neandertaller ve modern insanların periyodik olarak varlığının kanıtlarını içeren, şimdiye kadar keşfedilen tek yer olmaya devam ediyor.
Max Planck Society. 30 Kasım 2021.
Makale: Brown, S., Massilani, D., Kozlikin, M. B., Shunkov, M. V., Derevianko, A. P., Stoessel, A., … & Douka, K. (2021). The earliest Denisovans and their cultural adaptation. Nature Ecology & Evolution, 1-8.
You must be logged in to post a comment Login