Sidney’de bir şantiyede başlayan ve Londra’daki Thames Nehri’nin kıyısında sona eren arkeolojik bir araştırmanın hikayesi bu. BBC’den Phil Mercer, yakın tarihte bulunmuş olan Aborjin eserlerinin kökenini rapor ediyor.
Aborjinler için, 1788’de İngiliz yerleşimcilerin gelişi, kuşkusuz nesillere zarar verebilecek mülksüzleştirme, şiddet ve politik olayların başlangıcını işaret ediyordu.
Ancak son araştırmalar, Aborjin grupların bazı sömürgeci teknolojilerini kendi avantajlarına nasıl kullandıklarına dair daha fazla bilgiler veriyor.
(İnsanlar Avustralya’ya Tam 65.000 Yıl Önce Ulaşmış)
Arkeologlar, yerli kabilelerin 18. yüzyıl sonlarında ve 19. yüzyılın başlarında hükümlü gemilerin gelişini takiben İngiliz gemilerinde denge ağırlığı olarak kullanılmış çakmaktaşı taşlardan geleneksel aletler ürettiğine inanıyorlar.
Uzmanlar, taş parçalarının Sidney’e varışta büyük olasılıkla atıldığını söylüyor. Materyaller daha sonra, Randwick’in şu andaki Sidney banliyösü olan yerde yaşayan kıyı Aborjin aileleri tarafından alındı ya da verildi.
2016 yılında işçiler Aborjin eserlerinin bir parçası olduğu düşünülen şeyi ortaya çıkarmışlardı. Hafif raylı bir hat üzerinde yapılan çalışmalarda, başlangıçta şans eseri 30.000’den fazla taş ele geçmişti.
Ancak, özenli araştırmalardan sonra arkeologlar artık sadece 100-200’ünün kültürel olarak önemli öğeler olduğuna inanıyorlar.
Taş parçaların çoğu çakmaktaşıydı, bu Sidney’de bulunmayan bir kaya türü.
Danışman grubu GML Heritage’dan bir arkeolog olan Dr. Tim Owen, çakmaktaşlarının geleneksel Aborjin uygulamasına uygun olarak aletler için yeniden işlendiğine dair kanıtlar olduğunu söylüyor.
(İlk Defa Bir Aborjin, Arkeolojide Doktora Sahibi Oldu)
BBC’ye verdiği demeçte, “Bu site sadece çakmaktaşı malzemeyi içermiyor, Aborjin halkının orada çalışmasını gösteren çeşitli başka eserler de içeriyor.” diyor.
“Bulgular, burayı Aborjin halkının kullandığı geleneksel bir yer olduğunu gösteriyor. Aborjinler objeler üretirken sadece kayaları birbirine çarpmıyorlar, taşları gerçekten parçalara ayırmak için çok özel teknikler kullanıyorlar. Çok tanımlanmış vuruş noktaları olan parçaların sayısı bize bunu gösteriyor. ”
Çakmaktaşının kaynağını bulmak için, Dr. Owen’in araştırması onu dünyanın diğer tarafına götürdü: Thames Nehri’nin çamurlu kenarlarına yakın yerde, mahkum gemilerinin hazırladığı ve Sidney’e olan uzun yolculuklar için denge ağırlığı yüklendiği yere.
“Deptford’daki eski tersaneye gidebildiğim en yakın çamurluk dairelere gittim ve malzeme topladım. Görebildiğim tüm farklı renklerdeki 50 kadar örneği topladım ve tüm farklı durumları ve yıpranmış yerlerini inceledim.”
Londra çakılları Sidney’de ortaya çıkarılanlarla karşılaştırıldı ve adli analizden sonra bunların hepsinin kimyasal olarak özdeş oldukları bulundu.
(Avustralya’da Atık Camlardan Yapılmış 100 Yıllık Mızrak Ucu Bulundu)
Bununla birlikte, Sidney’deki ilk keşif de tartışmaya neden oldu. 2016 yılında, bir grup Aborjin yaşlı, 1984 yılında Aborjin Miras Koruma Yasasını gerekçe göstererek hafif raylı hat üzerinde çalışma çağrısında bulundu.
En yaşlı amca olan Darug durdu ve “Aborjin mirası alanı olarak sınıflandırılan alanı görmek istiyorum.” dedi.
Ancak federal hükümet teklifi reddetti. Sitenin, zulüm görme alanı olmadığını ve eylemin kapsamına girmediğini söyledi.
Son bulunan eserler Sidney’deki türlerinin tek örneği değil.
1980’lerde ve 90’larda, Sidney Müzesi’nin limana yakın oturduğu ilk Hükümet Evi’nde yapılan kazılar, 20’den fazla yerli eser ortaya çıkardı.
Bunlara taş aletler, camdan yapılmış ürünler ve – Randwick’te ortaya çıkarılan malzeme gibi – ithal çakmaktaşı aletler dahildi. Aynı zamanda Londra’dan gelen sert kaya ile aynı kimyasal belirteçleri vardı.
Eski Hükümet Evi’ni yöneten Sidney Yaşam Müzeleri’nden Beth Hise için araştırma, Aborjinlerin ilk koloniye girme biçimlerini aydınlatmaya yardımcı oldu.
“Avrupalıların varlığından ve kültürlerinin bozulmasından ve topraklarının mülksüzleştirilmesinden muazzam derecede acı çektiler, ancak yine de yeni koşullarına uyarlandılar yani ittifak yapmak için neye ihtiyaç duyduklarını anladılar.” diyor.
Keşfin, “koloninin ilk yılları hakkında yeni bir düşünce biçimi”ni geliştirmeye yardımcı olduğunu söylüyor.
“Aborjin tarihi ve Avrupa tarihi arasında net bir ayrım yoktur, ikisi arasında çok büyük bir bağlantı var. Aborjin halkı, bir yandan şiddet ve düşmanlığın bir parçası olan bir ortama, bir yandan dostluğa ve bağlantıya ve elbette her zaman istilaya direnen bir ortama yöneliyordu.”
Aborjin liderler, atalarının Sidney’deki erken kolonizasyon tarihinden yok edildiğinden şikayet ediyorlar.
La Perouse Yerel-Yerli Topraklar Konseyi’nden Chris Ingrey, “Biz sömürgecilerle gelen yeni teknolojiye karşı dirençliyiz ve uyumluyuz.” diyor.
“Sadece taş malzemeler değil, metal de vardı. Sidney’deki Aborjin ailelerimizin birçoğu 1790’lardan 1890’lı yılların sonuna kadar ekonomiyle meşgul olan Avrupalı tekneleri, balıkçı işletmelerini çalıştırmak için kullanmışlar.”.
“Bizim eski insanlarımız mızrak yerine tüfeklerle avlanırlardı. Avrupa teknolojisini oldukça hızlı bir şekilde aldılar ve kendi avantajlarına kullandılar.”
Sidney’in karmaşık ve zengin sömürgeci geçmişine dair birçok hikaye, sokaklarının, ofislerinin ve banliyölerinin altında saklı kalıyor, ancak bunlar gün ışığını asla göremeyen sırlar ne yazık ki.
BBC. 31 Mart 2018.
You must be logged in to post a comment Login