Bilim insanları, Sibirya’da bulunan 40.000 yıllık at yavrusunun, soyu tükenmiş türleri klonlamak için kritik genetik materyal sağlayabileceğini ümit ediyor.
Ancak uzmanlar, binlerce yıl önce tükenmiş bir türün klonlanmasıyla ilgili muazzam zorlukların üstesinden gelinmesi gerektiğinin yanısıra, donmuş atın vücudunda canlı DNA bulanabileceğine şüpheyle yaklaşıyor.
Donmuş tayın gövdesi henüz yeni keşfedildi ve Yakutistan’daki Batagaika kraterinde ortaya çıkarıldı. Donmuş tay üzerinde çalışan araştırmacılar, kalıntıların eski atı klonlamak için kullanılabilecek canlı hücreler bulundurup bulundurmadığını araştırıyor.
(Yakutistan’da 40.000 Yıllık Donmuş Tay Bulundu)
Mumyalanan atın analizinde yer alan bilim insanlarından biri de, Güney Kore’de bir kök hücre araştırmacısı ve klonlama öncüsü olan Woo-Suk Hwang. Güney Kore’nin Seul Ulusal Üniversitesi’ndeki eski bir profesör olan Hwang, verileri değiştirdiği için 2006 yılında ateşe tutuldu ve üç yıl sonra biyoetik ihlaller ve zimmete para geçirme suçlarından yargılandı. Şimdi ise, çoğunlukla köpekler olmak üzere hayvan klonlamasını araştıran ve uygulayan Güney Koreli bir şirket olan Sooam Biotech Araştırma Vakfı’nı yönetiyor.
Hwang da dahil olmak üzere Rusya ve Güney Kore’den bilim insanları, hali hazırda yünlü bir mamutu klonlamak için işbirliği yapıyorlar ve şu anda, donmuş attan canlı hücrelerin çıkarılması olasılığını araştırıyorlar; bu da potansiyel olarak bir klon oluşturmak için kullanılabilir.
Hwang, “Sadece bir tane canlı hücre bulursak, bu eski atı klonlayabiliriz. Onu çoğaltabilir ve ihtiyacımız olan kadar çok embriyo alabiliriz.” diyor.
(Sibirya’daki Donmuş Mağara Aslanları En Az 30,000 Yıllık Çıktı)
Soyu tükenmiş bir at, bir mamuttan daha kolay klonlanabilir çünkü embriyosu modern bir ata nakledilebilir. Ancak klonlanmış bir mamut embriyosunun dişi bir filin içine nakledilmesi gerekirdi.
Filler, soyu tükenmiş mamutlarla aynı ailenin üyeleri, ancak yakın akraba değiller. Dolayısıyla klonlanmış bir “mamut”, daha çok genetik olarak tasarlanmış bir mamut ve fil melezi olur.
Hwang, “Bununla birlikte, soyu tükenmiş bir buz çağı atını klonlamak, bir mamutun klonlanmasını sağlamaya yönelik bir adım olabilir, çünkü bu teknolojiyi kullanmamıza yardımcı olur.” diyor.
Ancak, tayın analiz çalışmalarına dahil olmayan bazı bilim insanları, mumyalanmış atı başarılı bir şekilde klonlamanın mümkün olabileceğinden kuşku duyuyor.
California Üniversitesi’nden Ekoloji ve evrimsel biyoloji profesörü Beth Shapiro, “Tıpkı mamutları klonlama girişimlerindeki gibi zorluklarla karşı karşıya gelecekler.” diyor.
İsveç Doğa Tarihi Müzesi’nde evrimsel genetik profesörü Love Dalén, “Klonlama sadece orijinal hayvanın DNA’sı bozulmamışken mümkündür ve buzul çağı örneklerinde DNA’nın çoğunluğu tipik olarak on milyonlarca parçaya ayrılmıştır.” diyor.
Shapiro, “Eğer mumyalanmış atın kalıntılarından yeterli DNA alınabiliyorsa, bilim adamları, soyu tükenmiş tayın DNA’sını yaşayan atların genomlarıyla karşılaştırarak bir genom dizisi oluşturabilirler.” diyor.
Chicago Üniversitesi İnsan Genetiği bölümünde yardımcı doçent Vincent Lynch ise, “Ancak, bozulmamış bir genomu olan hasarsız bir çekirdek veya hatta kurtarılabilecek bir donmuş hücre bulmanın şansı astronomik.” diyor.
Live Science. 7 Eylül 2018.
You must be logged in to post a comment Login