Kara Ölüm, Kırsal Kesimi Ciddi Biçimde Etkilemişti

İngiltere’deki arkeologlar hıyarcıklı vebaya yakalanmış kurbanların toplu mezarları ile ilgili yeni detaylar ortaya çıkardı.

Toplu mezar, en az 48 erkek, kadın ve çocuğun kalıntılarını içeriyor. C: University of Sheffield

“Kara Ölüm” olarak da bilinen veba, 14. yüzyıl ortalarında Kuzey Lincolnshire boyunca yayıldığında hasta ve çaresiz insanlar tedavi ve bakım için yakınlarında bulunan Thornten Manastırı Hastanesi’ne yönelmişlerdi. Birçok insan burada öldü ve bu manastırın papazları kişiye özel defin yerine “veba çukuru” adı verilen hendeklere cesetleri gömdüler.

Cesetlere geleneklerine uygun bir şekilde özenli ve saygılı davransalar da, birkaç gün içinde düzinelerce insan derin olmayan toplu mezarlara bırakıldı.

(6. Yüzyıldaki Hıyarcıklı Vebanın Etkisi Abartılmış Olabilir)

Veba çukuru olarak da bilinen bu toplu mezarda erkek, kadın ve çocuklardan oluşan 48 kişi bulunmaktaydı. Bunların yarısından fazlası 17 yaş ve altı gençlerden oluşuyordu. Araştırmacılar, İngiltere’de kırsal bir bölgede keşfedilen veba kurbanlarının ilk kez bir toplu mezara gömülmeleriyle sonuçlanan ölümcül bir salgınla harap olmuş bir toplumun kasvetli görünümünü tasvir ediyor.

Toplu mezarın bir kısmı, ölenlerin dikkatlice yerleştirildiği ve üst üste binmeden organize bir şekilde yerleştirildiğini gösteriyor. C: University of Sheffield

Bilim insanları 2012 yılında Thornton Manastır alanında bir mezar buldular. Oldukça kırılgan haldeki cesetler bulunmalarından iki sene sonra yavaş ve dikkatli bir şekilde çıkartıldı. Söz konusu kalıntılara uygulanan karbon 14 metodu ile bu insanların 1300’lerde defnedildiği ortaya çıktı.

Uzmanlar sadece beden sayısından değil aynı zamanda kurbanların çok çeşitli yaş gruplarında olmalarından dolayı ölümlerin salgın hastalık kaynaklı olabileceği noktasında şüpheye düştüler.

(Veba, Salgınlar Başlamadan 1.000 Yıl Önce de Vardı)

Ortaçağ mezarlıklarında mezarların çoğunda genellikle hastalıklara ve ölümcül tehlikelere karşı savunmasız olan çok gençler ve yaşlılar bulunur.

Ancak çalışmanın başyazarı Hugh Willmott, “Ancak bu mezarda gördüklerimiz, bu profile uymuyordu. Mezardaki bireylerin oranından, herkesin etkilendiğini ve herkesin öldüğünü söyleyebiliriz.” diyor.

Toplu mezar, hastane ve manastırın yerini gösteren harita. C: University of Sheffield

Ölümlerin zamanlamasına bakıldığında, bunların vebanın İngiltere’de patlak verdiği döneme denk geldiği görüldü. Ayrıca mezarda bulunan 16 iskeletten alınan azı dişi örneklerinin analizi, vebaya yol açan “yersinia pestis” bakterisinin varlığını gösteren DNA’yı ortaya çıkardı.

Sıradışı konum

Araştırmacılar, çok kalabalık olarak yaşayan insanlar arasında hastalığın çok hızlı yayıldığını ve 1348 – 1350 yılları arasında on binlerce insanın öldüğü Londra’daki mezar alanlarında veba kurbanlarına ait toplu mezarların bulunduğunu önceden biliyordu. Fakat bugüne kadar kırsal topluluklarda “Kara Ölüm” nedeniyle hayatını kaybeden insanlara ait toplu mezarlar tespit edilmemişti.

Willmott, pek çok insan vebadan öldüğünde bile hayatın genel olarak mümkün olduğunca normal seyrinde devam ettiğinin söylenebileceğini belirtiyor.

“İnsanlar öldüğünde normal bir şekilde, normal mezarlıklarda bireysel olarak gömülüyorlardı. Toplu bir mezar bulduğunuzda, sistemin çöktüğünü söyleyebilirsiniz. Thornton’da olduğunu düşündüğümüz durum da bu.”

Toplu mezardaki bireylerin nasıl düzenlendiğini gösteren mezar çizimi. C: University of Sheffield

Normal şartlar altında Lincolnshire’daki insanlar vefat ettiklerinde manastıra 1.6 kilometre uzaklıkta bulunan bölge kilisesinde gömülürlerdi. Fakat bir ihtimal papazlar ve mezar kazıcılar salgın nedeniyle önceden zaten ölmüşlerdi. Dolayısıyla yöre halkı, yığın halde bulunan ölülerle baş edemeyecek duruma gelmişti.

“Sonuç olarak Kanon”lara (bir çeşit din adamı) yöneldiler; böylece ölü gömme işini bir düzene oturttular Cesetler tek bir katman halinde düzenlenmiş sekiz sıra halinde genç, yaşlı karışık olarak birbirlerinin üstüne binmeden göğüs göğüse gelecek şekilde bırakılmışlardı.”

Ayrıca araştırmacılar mezarda herhangi bir kişisel eşya bulamadılar, ancak mezarın içine muhtemelen tesadüfen düşürülmüş bir Ortaçağ kemer tokasını bulup koruma altına aldılar. 

Bilim insanları, iskeletlerin tasnif edilmesiyle birlikte gömülme usulünün özel ve törensel olarak değil de sade, basit bir şekilde topluca olduğunu belirtiyor.

Bununla birlikte veba kurbanlarının gruplar halinde gömülmeleri  cesetlere özensiz davranıldığı anlamına gelmiyor, her biri uygun şekilde hazırlanarak gömü yerine yatırılmıştı. İskeletlerin etrafındaki sargılar uzun zaman önce çürümüştü. Fakat omuz kemiklerinin sıkışmış halde olması cesetlerin çukura bırakılmadan önce kefenlenmiş olduğunu gösterdi.

Salgının ardından normale dönüş

1350’lerin başlarında İngiltere’de “Kara Ölüm” durulana kadar ülkedeki insanların yarısı öldü. Araştırma yazarlarına göre, bu kadar çok ölümün ardından yine de toplumsal yapı bozulmadı ve hayat devam etti ve yüzyıl içinde nüfus miktarı veba vurgunundan önceki sayısına ulaştı.

Willmott, “Kara Ölüm ya da herhangi bir salgın hastalık, etkilenen herkes için çok kişisel bir trajediydi.” diyor.

Ayrıca “Kara Ölüm” ya da herhangi bir salgın hastalık, hastalığa yakalanan herkes için büyük bir trajedidir. Bununla birlikte bu Ortaçağ salgını, hızlı yükselişinin ardından bıraktığı feci bir sonla, tekrar eski sağlıklarına kavuşan insanlara unutamayacakları değerli bir ders vermişti.

“Bu yıkıcı salgın hastalık bu kadar  ciddi sonuçlara yol açmışken insanlığı çökertmedi. İnsan nesli olarak bunu deneyimledik ve yolumuza devam ettik.”


Makale: Willmott, H., Townend, P., Swales, D. M., Poinar, H., Eaton, K., & Klunk, J. (2020). A Black Death mass grave at Thornton Abbey: the discovery and examination of a fourteenth-century rural catastrophe. Antiquity, 94(373), 179-196.

Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu. Tarih Öğretmeni.

You must be logged in to post a comment Login