İstanbul’da Bizans dönemine ait Bukoleon Sarayı’nda sürdürülen çalışmalarda, ani bir şekilde ölmüş insanlara ait iskeletler bulundu.
İstanbul’un Fatih İlçesi’nde yer alan ve harap halde olan Bukoleon Sarayı’nda bir süre önce İBB Miras ekipleri tarafından çalışmalar başlatıldı. Ekipler, yapının önemli unsurlarını gün yüzüne çıkartıyor ve açık hava müzesine dönüştürmek için çalışmalarını sürdürüyor.
Konstantinopolis’te Büyük İmparatorluk Sarayı kompleksi içinde yer alan bir sahil sarayı olan Bukoleon, demiryolu, yapılaşma ve kısmen sahil yolu çalışmaları nedeniyle oldukça tahrip olmuş durumdaydı. Doğrudan Marmara deniz surları üzerinde inşa edilmiş olan sarayın, merdivenlerle inilen bir limanı bulunmaktaydı. Bu liman tamamen imparatorların kullanımı için ayrılmıştı.
(Fatih’teki Bukoleon Sarayı’nda Kurtarma Çalışmaları Başladı)
Geçtiğimiz aylarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) himayesinde 1600 yıllık sarayda çalışmalar başladı ve yapının kurtarılması için kazılar sürüyor. Kazı ve restorasyon çalışmalarından sonra, Bukoleon Sarayı açık hava müzesi olarak ziyarete açılacak.
Arkeolojik muamma
Geçtiğimiz günlerde sarayda devam eden kazı çalışmalarında ilginç bir bulguyla karşılaşıldı. “Müthiş bir arkeolojik muamma” olarak nitelendirilen buluntular arasında, düzensiz bir şekilde yerde yatan iskeletler bulundu.
İskeletlerin kasıtlı olarak gömülmeyip, öldükleri pozisyonda kalmış olduklarını işaret eden biçimleri, bu kişilerin nasıl öldükleri konusunda merak uyandırıyor.
Dağınık vaziyetteki cesetlerin binlerce yıl öncesinde ani bir ölümü gösterdiğini belirten İBB Genel Sekrt. Yardımcısı Mahir Polat, “Müthiş bir arkeolojik muamma, Bukoleon Sarayı kazısında 7 iskelete ulaştık. Bir saray içinde bu insanlar nasıl öldü?” diyor.
“Depremle bina üzerlerine mi çöktü? Bir siyasi cinayet mi? Bu bölüm zindan mıydı?”
Alandaki çalışmalar sürüyor. Yapılacak incelemelerle söz konusu iskeletler hakkında daha fazla bilgi edinilmesi bekleniyor.
Bukoleon Sarayı
Marmara Denizi kıyısında bugünkü Cankurtaran ile Kumkapı arasındaki Çatladıkapı mevkiinde, Küçük Ayasofya’nın hemen doğusunda bulunan ve bugüne yalnızca kalıntıları kalmış olan Bizans sahil sarayı. Hıristiyanlık öncesi dönemlerden geldiği sanılan ismine bakılırsa, tarihinin çok eskilere gittiği düşünülmekle beraber Bukoleon Sarayı İmparator 2. Theodosius (408-450) tarafından yaptırılmıştı. Bilinen ve hala görülebilen kısımları ise büyük olasılıkla Theophilos zamanında (829-842) eklenmişti.
Faros denilen fener burcu ile imparatorluk iskelesi olarak kullanılan burun arasında, surların üzerinde uzanan Bukoleon Sarayı’nın temelinde İlk Çağ’dan kalma mermer bloklar kullanılmış. Sur duvarlarının arasında görülebilen yaklaşık 300 metre uzunluğundaki ön cephe, başlıca iki bölümden oluşmakta. Öndeki küçük limanla sarayı birbirine bağlayan ve güney-kuzey doğrultusundaki kısa bir duvarın içinden geçen anıtsal bir merdiven, bu iki parçayı birbirinden ayırıyor. Sarayın batı parçası 1980’lerdeki demiryolu yapımı yüzünde tahrip olmuş. Bu bölümün her iki yanında oturan aslan heykelleri ile süslü bir cumba bulunuyor. Sarayın doğu yakası ise hala ayakta. Faros yakasındaki mekanlar, zengin bezemelere sahip sütunlarla süslenmiş. Bunlara ait paye gövdelerinden birkaçı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergileniyor.
You must be logged in to post a comment Login