Tanrılar ya da bir inanç uğruna canlıların kurban edilmesi geleneğinin kökeni binlerce yıl öncesine dayanıyor. Her ne kadar yazının keşfinden önce kurban ritüellerinin nasıl uygulandığı hakkında kesin bir bilgimiz olmasa da, yazının keşfi ile beraber günümüzden çok önce yaşamış medeniyetlerin kurban ritüelleri hakkında bir miktar bilgiye sahibiz. Bu medeniyetlerin kurban olarak seçtikleri canlıları, tanrılara nasıl kurban ettiklerini kabaca bu listede derledik.
MÖ. 4000 – MÖ. 2000 yılları arasında bugünkü Güney Irak’ta, bilinen ilk sistemli yönetimi kuran ve kendinden sonraki birçok medeniyete etki eden Sümerlerde kurban ritüelleri, Ziggurat adı verilen tapınaklarda gerçekleşirdi. Kişisel kurban ritüellerinde genellikle, ekmek, şarap, tereyağı, bal, tuz gibi yiyecekler kutsal mekandaki Tanrı heykelinin önüne konuluyor, sağ ayağı ve böbrekleri kızartılarak Tanrıya ikram edilecek olan bir sığır öldürülüyor, törene katılanlar arasında paylaşılıyordu. Toplu törenlerde ise, hayvanların insanlar için yaratıldığı vurgulanırken, bu durum şu sözlerle orada bulunanlara özenle anlatılıyordu;
‘’Koyun insanlığın vekilidir; insan yaşamı için bir koyun vermelidir, insan başı yerine bir koyun başı vermelidir’’
MÖ. 17 yüzyılda Anadolu’nun ilk merkezi gücü olan, ‘’bin tanrılı halk’’ olarak adlandırılan Hititler için bayramlar önemli bir yer tutmaktaydı ve kurban sunumları için katı kuralları bulunmaktaydı. Ülkenin ilk meyveleri, bir yaşındaki hayvanları, yiyecek ve içeceğin ilkinin sunulması gerekiyordu. Pis olarak kabul ettikleri domuz ve köpeği kurban olarak pek tercih etmiyorlardı. Kurban için tercih edilen hayvanlar genellikle öküz, koyun ve keçiydi. Tanrılar için seçilen hayvanların kusursuz ve iyi durumda olmaları gerekirdi. Hititlerde kan akıtmak önemliydi, bazı kültürlerde görülen yakarak kurban etme yerine, hayvanlar boğazları kesilerek öldürülürdü.
Antik Yunan’da Hititlerden farklı olarak kurban için seçilen hayvan kan akıtılarak değil, belli parçaları ya da tamamı yakılarak Tanrılara sunulurdu. Çok sayıda olan Tanrı ve Tanrıçaların her biri için belirlenmiş evcil hayvanlar, yabani hayvanlar, kuşlar hatta balıklardan oluşan kurbanlar sunulurdu. Genellikle, ‘’Gök’’ ile alakalı Tanrılar için az tüylenmiş, yeraltı ve öte dünya Tanrıları için ise siyah renkli kurbanlar tercih edilirdi. Bir kadının doğurganlığını artırması için, toprak tanrıçasına tohum saçması ve savaş Tanrısına kömür sunması gerekirdi. Denizciler ise rüzgar için Poseidon’a yanmış kurbanlar sunmalıydı.
İspanyol işgaline değin (MS. 1697) Meksika’nın güneydoğusunda binlerce yıl varlığını sürdüren Maya medeniyetinin, kurban ritüellerinde insan kurban etmesi 12. yüzyılda başladı. Mayalar, Kafkas Arnavutlarında görülen bir esir kurbanı ritüeli uygularlardı. Bu ritüelde, alınmış esirlerden birinde olağandışı bir durum görülürse, bu esirin boynuna kutsal olduğuna inanılan pamuk bir ip bağlanıp, bir yıl süresince tüm istekleri yerine getirilerek yaşatılırdı. Sonunda vücudu gül yağı ile ovulduktan sonra Ay Tapınağı’nda rahip tarafından kalbi çıkarılırdı. Rahip, bu kalp üzerine elini koyup dua ederek halkı kutsardı.
Mayalar gibi Azteklerde Amerika kıtasında büyük bir medeniyet kurmuş ve Mayaları bile gölgede bırakacak şekilde kurban ritüelleri gerçekleştirmişlerdir. Geleneğe göre ilk doğan çocuk veya onun yerine satın alınan bir kölenin kurban edilmesi gerekiyordu. Bazı bayramlarında ise Tanrı bedenlerinin ekmek gibi ortaklaşa yenmesini temsil eden uygulamada, insan olan kurbanlığın eti ve kanı hamura karıştırılarak tapınanlarca yeniyordu. Kurban ritüelinin diğer bir parçası da kurbanın kalbinin sökülüp atar vaziyetteyken tanrı heykelinin önüne bırakılır, cesedin derisi yüzülüp, törene/bayrama katılanlardan biri tarafından giyilip, kanın akıtılarak gezilmesiydi. Azteklerde insan kurbanın temelinde Tanrı için kurban edilen insanın bedenin paylaşılarak yenmesi esası vardı.
Erginer, G. Kurban, Kurbanın Kökenler ve Anadolu’da Kanlı Kurban Ritüelleri. 1997. İstanbul: Yapıkredi Yayınları
You must be logged in to post a comment Login