Dünyada Yaşamak için En Kötü Yıl Hangisiydi?

Yaşadığınız zamanın çok kötü olduğunu düşünüyorsanız, 536 yılında dünyada olup bitenleri öğrenmek isteyebilirsiniz.

Cole Thomas. The Course of Empire Destruction. 1836. C: Wikimedia Commons

Orta Çağ tarihçisi Michael McCormick’e hayatta olunacak en kötü yılın hangisi olduğunu sorduğunuzda şu cevabı alıyorsunuz: “536.” Kara Ölüm’ün Avrupa’nın yarısını yok ettiği 1349 yılı değil. Gribin çoğunlukla genç yetişkinler olmak üzere 50 ila 100 milyon insanı öldürdüğü 1918 yılı değil. Cevap 536. Harvard Üniversitesi İnsan Geçmişi Bilimi Girişimi’ne başkanlık eden tarihçi ve arkeolog McCormick, “En kötü yıl olmasa da hayattaki en kötü dönemlerden birinin başlangıcıydı.” diyor.

Gizemli bir sis Avrupa’yı, Orta Doğu’yu ve Asya’nın bazı bölgelerini 18 ay boyunca gece gündüz karanlığa sürükledi. Bizans tarihçisi Prokopius, “Çünkü Güneş, tıpkı Ay gibi, bütün yıl boyunca parlak olmayan ışık yaydı.” diye yazmıştı.

536 yazında sıcaklıklar 1,5°C’den 2,5°C’ye düşerek son 2.300 yılın en soğuk on yılını başlattı. O yaz Çin’de kar yağdı; mahsuller başarısız oldu; insanlar açlıktan öldü. İrlanda kronikleri “536-539 yıllarından kalma bir ekmek kıtlığını” anlatıyor.

Daha sonra, 541’de, hıyarcıklı veba, Mısır’daki Roma limanı Pelusium’u vurdu. McCormick, Jüstinyen Vebası olarak adlandırılan hastalığın hızla yayıldığını, Doğu Roma İmparatorluğu’nun nüfusunun üçte bir ila yarısını yok ettiğini ve çöküşünü hızlandırdığını söylüyor.

Tarihçiler, 6. yüzyılın ortalarının, Karanlık Çağlar olarak adlandırılan dönemde zorlu zamanlar olduğunu uzun zamandır biliyorlardı, ancak gizemli bulutların kaynağı uzun süre bir bilmece olarak kalmıştı. 2018 yılında yapılan bir çalışmada, Maine Üniversitesi İklim Değişikliği Enstitüsü’nden McCormick ve buzulbilimci Paul Mayewski liderliğindeki bir ekip tarafından İsviçre’deki bir buzuldan alınan buzun son derece hassas analizi bunun suçlusunu ortaya çıkardı.

Ekip, 536’nın başlarında İzlanda’daki yıkıcı bir volkanik patlamanın Kuzey Yarımküre’ye kül saçtığını bildirdi. Bunu 540 ve 547’de iki büyük patlama daha izledi. Tekrarlanan darbeler ve ardından gelen veba, Avrupa’yı 640 yılına kadar süren ekonomik durgunluğa sürükledi. 640’ta ise buzdaki başka bir sinyal (havadaki kurşundaki artış) gümüş madenciliğinin yeniden canlandığını işaret ediyordu.

Bir ortaçağ ve Roma tarihçisi olan Amir Kyle Harper’a göre, doğal afetlerin ve buzun içinde donmuş insan kirliliğinin ayrıntılı kaydı, Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne yol açan insani ve doğal nedenlerin birleşimini anlamak için bize yeni bir tür kayıt sağlıyor.

İsviçre Alpleri’ndeki Colle Gnifetti Buzulu’ndan çıkarılan 72 metrelik buzul çekirdeği, volkanlardan, fırtınalardan ve insan kirliliğinden kaynaklanan en az 2.000 yıllık serpintiyi barındırıyor. C: Loveluck et al. 2018.

1990’lardaki ağaç halkası araştırmaları, 540 yılı civarındaki yazların alışılmadık derecede soğuk olduğunu öne sürdüğünden beri, araştırmacılar bunun nedenini araştırmaya başladı. Birkaç yıl önce Grönland ve Antarktika’dan alınan kutup buz çekirdekleri bir ipucu verdi. Bir yanardağ patladığında kükürt, bizmut ve diğer maddeleri atmosferin yükseklerine püskürtür, burada güneş ışığını uzaya geri yansıtarak gezegeni soğutan bir aerosol perdesi oluştururlar. Bern Üniversitesi’nden Michael Sigl liderliğindeki bir ekip, bu kimyasal izlerin buz kayıtlarını iklimin ağaç halkası kayıtlarıyla eşleştirerek, son 2500 yıldaki neredeyse her olağandışı soğuk yazdan önce volkanik bir patlamanın yaşandığını buldu.

Ekibin öne sürdüğüne göre, büyük bir patlama (muhtemelen Kuzey Amerika’da) 535’in sonlarında veya 536’nın başlarında göze çarpıyordu; 540’ta bir diğeri onu takip etti. Sigl’ın ekibi, çifte darbenin uzun süreli karanlık ve soğuğu açıkladığı sonucuna vardı.

Mayewski ve disiplinler arası ekibi, 2013 yılında İsviçre Alpleri’ndeki Colle Gnifetti Buzulu’ndan çıkarılan bir buz çekirdeğinde aynı patlamaları aramaya karar verdi. 72 metre uzunluğundaki çekirdek, Avrupa’nın merkezinde volkanlardan, Sahra’daki toz fırtınalarından ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan 2.000 yılı aşkın serpintiyi barındırıyor.

Ekip bu kaydı, bir lazerin çekirdeğin uzunluğu boyunca sadece birkaç gün veya birkaç hafta süren kar yağışını temsil eden 120 mikronluk buz şeritlerini oyduğu yeni bir ultra yüksek çözünürlüklü yöntem kullanarak çözdü. Numunelerin her biri (çekirdeğin her bir metresinden yaklaşık 50.000 adet) yaklaşık bir düzine element açısından analiz edildi. Bu yaklaşım, ekibin 2.000 yıl öncesine uzanan fırtınaları, volkanik patlamaları ve kirliliği belirlemesini sağladı.

Araştırmacılar, 536 baharından kalma buzda iki mikroskobik volkanik cam parçacığı buldular. Kimyasal izlerini belirlemek için kırıklara röntgen ışınları uygulayarak, bunların daha önce Avrupa’daki göllerde ve turba bataklıklarında ve Grönland buz çekirdeğinde bulunan cam parçacıklarıyla yakından eşleştiğini buldular.

Bu parçacıklar da İzlanda’daki volkanik kayalara benziyordu. Kimyasal benzerlikler, İsviçre buz çekirdeğindeki parçacıkların muhtemelen aynı İzlanda yanardağından geldiğini söyleyen yer bilimci David Lowe’u ikna etti. Ancak Sigl, kendisini patlamanın Kuzey Amerika’dan ziyade İzlanda’da olduğuna ikna etmek için daha fazla kanıta ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Her iki durumda da, 536’daki rüzgarlar ve hava sistemleri, volkanik sis ilerledikçe soğuk bir örtü oluşturan, patlama bulutunu Avrupa’dan güneydoğuya ve daha sonra Asya’ya yönlendirmek için uygun olmuş olmalı. Araştırmacılar için bir sonraki adım, İzlanda’daki konumunu doğrulamak ve neden bu kadar yıkıcı olduğunu anlamak için Avrupa ve İzlanda’daki göllerdeki bu yanardağdan daha fazla parçacık bulmaya çalışmak.

Bir asır sonra, birkaç patlamanın ardından, buz rekoru daha iyi haberlerin sinyalini verdi: 640’taki kurşun artışı. Arkeolog Christopher Loveluck, gümüşün kurşun cevherinden eritildiğini, dolayısıyla kurşunun, bir yüzyıl önceki darbeden sonra toparlanan bir ekonomide değerli metale talep olduğunun bir işareti olduğunu söylüyor. 660 yılındaki ikinci kurşun zirvesi, ortaya çıkan ortaçağ ekonomisine büyük bir gümüş akışına işaret ediyor. Bu, ticaret arttıkça altının kıt hale geldiğini ve para standardı olarak gümüşe geçişe zorlandığını gösteriyor. Araştırmacılar, “Bu, ilk kez tüccar sınıfının yükselişini gösteriyor.” diyor.

Buzullar daha sonra, başka bir karanlık döneme açılan bir pencereyi yansıtıyor. Kurşunun 1349’dan 1353’e kadar Kara Ölüm sırasında havadan kaybolması, ekonominin yeniden durma noktasına geldiğini ortaya çıkardı.


Makale: Loveluck, C., McCormick, M., Spaulding, N., Clifford, H., Handley, M., Hartman, L., . . . Mayewski, P. (2018). Alpine ice-core evidence for the transformation of the European monetary system, AD 640–670. Antiquity, 92 (366).

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login