Çin’de Bulunan Binlerce Yıllık Mumyaların Kökenleri Keşfedildi

DNA analizine göre, bir zamanlar Batı Asya’dan gelen göçmenler olduğu düşünülen insanlar, aslında yerel bir Buz Devri popülasyonunun doğrudan torunlarıydı.

Doğal olarak mumyalanmış kalıntılar, kıyafetleri ve saçlarıyla birlikte oldukça iyi korunmuş. C: Wenying Li / Xinjiang Institute of Cultural Relics and Archaeology

Onlarca yıl önce araştırmacılar, Çin’in kuzeybatısındaki bir çölde teknelere gömülmüş yüzlerce doğal olarak mumyalanmış kalıntılar keşfettiler. 4.000 yıl öncesine kadar tarihlenen mumyaların kıyafetleri ve mezar eşyaları, bu insanların Batı Asya’dan gelen göçmenler olduklarını düşündürdü. Ancak Nature dergisinde yayınlanan yeni DNA kanıtları, Tarim mumyaları adı verilen mumyaların aslında doğrudan Buz Devri sırasında bölgede yaşayan bir popülasyondan geldiğini gösteriyor.

Harvard Üniversitesi’nde bir antropolog olan çalışmanın ortak yazarı Christina Warinner, “Aslında bu insanların genetik olarak izole kalmış bir yerel nüfusu temsil ettiğine dair güçlü kanıtlar bulduk.” diyor.

(Bilinen En Eski Peynir 3800 Yıllık Bir Mumyanın Yanında Bulundu)

Antik Kuzey Avrasyalılar (ANE) olarak bilinen bu farklı grup, Buz Devri boyunca geniş bir alana yayıldı, ancak çoğunlukla yaklaşık 10.000 yıl önce ortadan kayboldu. Bilim insanları, günümüz insanlarında, özellikle Sibirya ve Kuzey Amerika’daki yerli popülasyonlarda bu insanların genetik soylarının küçük izlerini buldular.

Seul Ulusal Üniversitesi’nde bir genetikçi olan ortak yazar Choongwon Jeong, ”Arkeogenetikçiler, İç Avrasya’nın genetik tarihini daha iyi anlamak için uzun zamandır Holosen ANE popülasyonlarını aradılar. Şimdi ise en beklenmedik yerde bulduk.” diyor.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nin Tarim Havzası’ndaki çok sayıda mezarlıkta bulunan insan kalıntıları, MÖ 2.000’den MS 200’e kadar uzanan bir süre boyunca gömülmüştü. İlk olarak 20. yüzyılın başlarında keşfedildiler ve kazıların çoğunluğu 1990’larda tamamlandı. DNA araştırmacılarının yeni çalışma için dizilediği 13 Tarim mumyası, grubun en eskileri arasında yer alıyor ve 4.100 ila 3.700 yıl öncesine tarihleniyor.

Havzanın kuru koşulları sayesinde mumyalar, çoğu zaman saçları ve kıyafetleri bile bozulmadan günümüze kadar oldukça iyi korunmuş. Kültürleri ise ayırt edici görünüyor. Bir çöl ortamında yaşamış olmalarına rağmen, çoğu zaman Vikinglerle ilişkilendirilen bir uygulama olan kürek şeklinde mezar işaretlerine sahip, sığır derileriyle kaplı tekne şeklinde yapılara gömüldüler.

Çölde yaşayan Tarim halkı, ölülerini tekne şeklindeki tabutlara gömdü. C: Wenying Li / Xinjiang Institute of Cultural Relics and Archaeology

Washington Üniversitesi’nden antropolog olan Michael Frachetti, “Cesetlerini teknelere gömüyorlardı ve bunu başka kimse yapmıyordu. Bu, bu geleneğin nereden geldiği, bunu yapan dünyadaki son topluluk olması gereken bu çöl nüfusunun en büyük gizemlerinden biri olmaya devam ettiği anlamına geliyor.” diyor.

Tarim’daki arkeolojik alanlarda yapılan önceki kazılarda, muhtemelen çölün içinden geçen nehirlerde balık tutmak için kullanılan eski ağlar ortaya çıkmıştı. Warinner, teknelerin, bu sert iklim koşullarında hayatta kalmaya elverişli vaha ortamları yaratan bu nehirlerin önemine bir vurgu yapmak için kullanılmış olabileceğini söylüyor.

Mumyaların yün, keçe ve deriden yapılmış kıyafetleri bölge için olağandışıydı. Ölenlerin bazılarının kızıl veya açık renkli saçları ve Asya popülasyonlarında alışılmadık yüz hatları olduğu görülüyor. Ve diğerlerine kıyasla daha yeni olan mumyaların bir kısmı, boyunlarında, belki de öbür dünyada onlar için yiyecek olması için bırakılmış peynir parçalarıyla gömülmüştü. Tüm bunlar birlikte ele alındığında, bu faktörler bazı arkeologların esrarengiz bireylerin güney Sibirya’dan veya Orta Asya dağlarından gelen göçmenler olduğunu varsaymalarına neden oldu.

Yeni çalışma, Tarim mumyalarını, Tianshan sıradağlarının diğer tarafında, Çin’in Dzungaria bölgesinde bulunan benzer eski insan kalıntılarıyla karşılaştırıyor. Dzungar halkı, güney Sibirya’dan hem ANE hem de Afanasievo çobanlarından gelirken, Tarim halkı genetik olarak daha izole kalmıştı.

Jeong, ”Tarim Havzasının sert ortamının gen akışı için bir engel oluşturmuş olabileceğini tahmin ediyoruz, ancak şu anda bu noktada emin olamayız.” diyor.

Görünüşe göre Tarim halkı, sığır, keçi ve koyun gütmenin yanı sıra buğday, arpa ve darı yetiştiriciliği gibi uygulamaları benimseyerek komşularıyla kültürel olarak karışmıştı.

Warinner, ”Genetik olarak izole kalmış olmalarına rağmen, Tarim Havzasının Tunç Çağı halkları kültürel açıdan oldukça kozmopolitti.” diyor.

Mumyaların dişleri, süt ürünlerinden elde edilen proteinlerin kanıtlarını taşıyor. Bu da uygarlıklarının hayvancılığı benimsemesinin erken başladığını gösteriyor.

Warinner, ”Bu kurucu nüfus zaten süt pastoralizmini yaşam biçimlerine dahil etmişti.” diyor.


Smithsonian Magazine. 28 Ekim 2021.

Makale: Zhang, F., Ning, C., Scott, A., Fu, Q., Bjørn, R., Li, W., … & Cui, Y. (2021). The genomic origins of the Bronze Age Tarim Basin mummies. Nature, 1-6.

Bilkent Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu.

You must be logged in to post a comment Login