Bir Strateji Ustası: Roma İmparatoriçesi Agrippina Kimdi?

Roma’nın sert siyaseti kadınları dışarıda bırakıyordu, ancak Augustus’un torununun kızı Agrippina, kendisi ve sonradan kendisini öldürecek olan oğlu Nero adına güç kazanabilmişti. 

Agrippina, oğlu Nero’yu bir defne çelengi ile taçlandırıyor. Agrippina şans ve bolluğu sembolize eden bir cornucopia taşırken Nero, Romalı bir kumandanın zırh ve pelerinini giyiyor. Aphrodisias. Sebasteion, kuzey yapı.

Hiç kimse Agrippina’nın imparatorluktaki konumu tartışamaz: O, Augustus’un torunun kızı, Tiberius’un büyük yeğeni, Caligula’nın kız kardeşi, Claudius’un eşi ve Nero’nun annesiydi. MS 50 senesinde Augusta unvanı ile ödüllendirilmişti. Bir erkek gibi politik gücünü kullanmış ve bunun bedelini de ödemişti.

Agrippina, 1. yüzyıl tarihçisi Tacitus’a göre hayatını anılarını yazarak kaydetti. Tacitus’a göre “O, kendi hayat hikâyesini ve ailesinin başına gelen talihsizlikleri gelecek kuşaklara aktardı.” Maalesef onun yazdıkları ve kendine has bakış açısı kayboldu. Onun hakkında bildiklerimizin büyük çoğunluğu onun ölümünün ardından yazılan şeylerden geliyor.

(Roma Cumhuriyeti’nin Son Savunucusu Cicero Kimdi?)

Pek çok çağdaş yazar onun açık hırsları ile Roma patriarkal sistemini ihlal etmesini kınadı. Birçoğu, oğlu Nero’nun yaptıklarından dolayı onu sorumlu tuttu. Bazen irrasyonel, sapık ve vicdansız olarak tanımlanmış, ancak bazı tarihçiler Agrippina’ya Roma imparatoriçesi olduğu anı anlatırken Tacitus’un yaptığı gibi isteksiz bir hayranlık duymuşlardı:

“Bu andan itibaren ülke değişti. Bir kadına tam olarak itaat edildi ve bir kadın olmayana… Ulusal işlerle kendi iştahını tatmin etmek için oynadı. Bu katı, neredeyse erkeksi bir despotizmdi. Herkesin önünde Agrippina sert ve bazen küstahtı. Kazanılacak yeni bir güç olmadığı zamanlarda özel hayatında iffetliydi. Para kazanma tutkusu sınırsızdı. Onu üstünlük sağlamak için bir basamak olarak kullanmak istiyordu.”

Agrippina olduğu düşünülen oturan kadın heykeli. Napoli Ulusal Müzesi.

Elbette Agrippina, araştırmacılar tarafından adaletsiz bir şekilde değerlendirilen tarihteki tek güçlü kadın değil. Ancak ona karşı bu önyargı, bugünün tarihçilerini Agrippina’nın hayatını, başarılarını ve Roma İmparatorluğu üzerindeki etkisini yeniden değerlendirmek için motive etti.

Ünlü Aile

MS 15 yılı civarında Agrippina Ren Nehri’nin kıyısındaki bir askeri kampta, imparatorluğun önemli karakterlerinden birinin kızı olarak doğdu. Babası Germanicus, imparator Tiberius’un yeğeni ve evlatlık oğluydu ve onun ardından gelecek kişi olarak görülüyordu. Annesi Yaşlı Agrippina ise Augustus’un en sevdiği torunuydu. 

Agrippina henüz 4 yaşındayken, babası Germanicus, annesinin her zaman imparator Tiberius’u suçladığı bir suikast ile Suriye’de zehirlenerek öldürüldü. Agrippina, Tiberius’un Germanicus’un ordudaki popülerliğini kıskandığını iddia ediyordu. İnanç oydu ki Germanicus bir gün ordudaki bu popülerliğini kullanarak imparator Tiberius’u tahttan indirecek ve onun yerine geçecekti. Tiberius’un bu komplodan sorumlu olup olmadığı belli değil, ancak üvey oğlu için kamuya açık bir cenaze onurlandırması yapmayı reddetmişti.

(Kendisini Tanrı İlan Eden İmparator Caligula Kimdi?)

Germanicus’un mücadeleci dul eşi Yaşlı Agrippina imparatora açık bir meydan okuma olarak yorumlanabilecek bir şekilde, eşinin küllerini yanına alarak Roma’ya geldi. Büyük bir asaletle, eşinin küllerinin bulunduğu kabı aldı ve yanında çocukları olduğu halde, kendilerine eşlik eden yaslı bir kalabalıkla birlikte, Roma sokaklarında, eşinin küllerini koyacağı Augustus’un mozolesine doğru sessiz bir yürüyüşe öncülük etti. Tiberius gelininin bu meydan okumasına son derece kızdı ve onu asla affetmedi. 

Genç Agrippina açıkça iyi bir eğitim almıştı ve onun zekâsına, kararlılığına ve gücüne dair herhangi bir şüphe yok. Erken yaşlarından itibaren imparatorluk sarayının nasıl işlediği anladı ve bir kadının burada nasıl manevra yapması gerektiği öğrendi. Onun büyük büyükannesi Livia, büyükannesi Antonia ve annesi sarayın işleyişini ve tehlikelerini ona öğretmişlerdi.

Agrippina’nın portreleri genellikle onu iri badem şekilli gözler, saç bukleleriyle çerçevelenmiş bir alnı, dolgun dudaklar ve sert bir çene ile tasvir ediyordu.

Yaşlı Agrippina, Tiberius ile dalaşmanın bedelini ağır bir şekilde ödedi. Birkaç sene sonra imparator onun iki büyük oğlunu öldürmüş ve Agrippina’yı orada hayata veda edeceği Pontine Adalarına sürmüştü. Bu vahşet henüz çocuk yaştaki Agrippina tarafından da görülmüştü ve O’nu derinden yaralayarak, silinmez izler bırakmıştı. Büyüdüğü ve yaşadığı erken travmanın karakterini şekillendirdiği yer burasıydı. En azından başlangıçta annesi gibi güce meydan okumama kararı aldı. Bu bakımdan kuzeni Gnaeus Domitus Ahenobarbus ile evlenerek kendisini güvenceye aldı. 

Kardeş ve İmparator

Kardeşi MS 37 senesinde imparator olduğunda Agrippina dalgalar yaratmaya başladı. Onun tarihteki en eski görünümü bu çağa ait. Caligula’nın büstünün resmedildiği bir paranın arkasında üç kız kardeşi de vardı. İmparatorluğun güvenliği ve gücünü temsil eden “securitas” olarak tasvir edilen Agrippina, concordia (esenlik, uyum, anlaşma) ve fortuna (baht, şans) olarak resmedilen kızkardeşleri Drusilla ve Livilla ile bir sütuna yaslanır resmedilmişti. İmparator Caligula kızkardeşlerini onurlara boğmuştu. Onları resmi dualara dahil etmiş ve hatta consullar Senato’ya önerilerini sunarlarken “Lütuf ve iyi talih, Gaius Cesar ve kız kardeşleriyle birlikte” ifadesi kullanılır olmuştu.

Birinci yüzyıla ait bir büst, MS 54’te 16 yaşında Roma imparatoru olan Nero’yu tasvir eder. Nero, 59’da cinayet emrini verene kadar ilk birkaç yılda Agrippina tarafından yönlendirildi.

Agrippina’nın popülerliği bu dönemde artmıştı. 22 yaşındayken, daha sonra Nero olarak tanınacak olan Lucius Domitius Ahenobarbus isimli tek biyolojik çocuğunu doğurdu. En başından itibaren Agrippina’nın tek bir amacı vardı: oğlunu imparator yapmak. Seçkin bir aileden gelmesini göz önüne alındığında bu mantıksız ya da olağan dışı değildi. Çünkü annelerden çocuklarının çıkarlarını gözetmeleri beklenirdi. 

Agrippina’nın politikaya dahil olmak için kişisel dürtüleri vardı. Toplum, kadınları yönetimin dışında tutmaktaydı ve O’nun kendi başına bu sahaya girebilmesini düşünmeyi de olanaksız kılıyordu. Nero sayesinde, gücü yakalamanın bir yolunu bulmuştu ancak oğlu için imparatorluk tahtını korumak hem zor hem de tehlikeliydi. 

Caligula ciddi şekilde hastalandı ve sağlığını yeniden kazandığı zaman, rakiplerini bertaraf etmek konusunda Tiberius’un kötü şöhretini hatırlatan kanlı bir temizlik başlattı. İddiaya göre Agrippina kardeşini öldürmek için bir suikast tertipledi ve ahlaksızlık ile suçlanarak, Pontine Adalarına sürüldü. Bir sene sonra, Caligula’nın suikaste uğraması, Agrippina’nın baba tarafından kuzeni Claudius’un MS 41 senesinde imparator olmasından önce yeni bir kaos dalgası yarattı. Yeni imparator yeğeninin cezasını tersine çevirdi ve Roma’ya geri dönmesine izin verdi. 

Aynı ay içinde Agrippina eşi Ahenobarbus’un ölümünün ardından dul kalmış ancak hızlıca yeniden evlenmişti. Claudius, çevresi geniş ve kendisine iki kere consul olarak hizmet eden varlıklı Crispus ile bir birleşme düzenlemişti. Evlilik Crispus’un MS 47 senesinde ölmesi ile sona ermişti ancak Agrippina son derece zengin bir dul olmuştu. Eşinin bu şekilde ölmesi söylentileri de beraberinde getirdi. Agrippina’nın vâris olarak adını söylettikten sonra eşini öldürdüğü iddia edildi.

Agrippina ve Claudius ebeveynleri ile beraber. Cameo, MS 48.

Amca ve Yeğen

Bir sene sonra Claudius da dul kalmış ve kendisi için yeni bir eş bakmaya başlamıştı. Agrippina, Claudius’un biyolojik yeğeni olmasına rağmen, zamanla en güçlü evlilik adayı haline geldi. O güzeldi, hâlâ gençti ve Tacitus’un aktardığı üzere “imparatorluk rütbesine son derece layık” Germenicus’un torunu olan oğlunu da yanında getirmişti. Claudius, bu şekilde “Caesarların ihtişamının başka bir haneye taşınmayacağını” umuyordu. 

Romalı tarihçiler Claudius’un seçimini manipülasyona bağladılar. Tacitus, Agrippina’nın çekiciliğinin buna yardımcı olduğunu, yazdı. Tacitus “Agrippina sıklıkla amcasını ziyaret etti… Önceliğini ona verme eğiliminde oldu.” şeklinde yazdı. 2. yüzyılda yaşamış olan biyografi yazarı Suetonius daha kınayıcı bir dil takınmıştı: “Onu kendine bağlayan Agrippina’ydı. Claudius’u öpme ve okşama ayrıcalığına sahipti ve tutkuları üzerinde gözle görünür bir etki yaratmak için bunu kullandı.”

Claudius ve Agrippina arasındaki evlilik, MS 49 senesinde gerçekleşti. Agrippina yetenek ve incelikle Senatus ile yakın ilişkiler kurdu, emirler empoze etti, saraya düzen ve ılımlılık getirdi. Bunların yanında eşinin işleri ile de ilgilendi. Augusta unvanını kazandı ve benzeri görülmemiş bir şekilde kamunun önünde imparatorun yanında durmaya başladı.

Bir vakada, İngiliz kral Caratacus eşi ve çocukları ile birlikte, savaş esiri olarak zincirlenerek kentin sokaklarında dolaştırılmıştı. Sonunda onlar merhamet dilemek için imparator Claudius’a getirilmişlerdi. Praetorlar tarafından çevrelenmiş bir kürsünün üzerine duran imparator söylediklerini duymak için onlara yaklamış ve ardından onları affederek serbest bırakmıştı. Caratacus önce imparatora teşekkür ettikten sonra başka bir galeride oturan Agrippina’ya da giderek ayrıca teşekkür etmişti. Tacitus bu konu hakkında: “Bir kadının Roma standartlarının önünde oturması, kesinlikle ve eski geleneklerde emsali olmayan bir yenilikti: atalarının yarattığı imparatorlukta bir ortaklık iddiasının ilanıydı.” yazdı.

Palatine Tepesi, imparatorluk konutları için tercih edilen yerdi.

Agrippina’nın kendi tarihi, şiddetli iktidar mücadelesi tarafından şekillenmişti ve bu durum O’nu oğlunun en az şiddetle imparatorluk tahtına çıkması için plan yapmaya sevk etmişti. Agrippina halihazırda genç olmasına rağmen Claudius’un oğlu Britannicus varken, oğlu için taht yolunun basit olmadığının farkındaydı. İmparatoriçe insanların zihninde Britannicus’un değil Nero’nun, açıkça halef olduğunun yer etmesinin önemli olduğuna inanıyordu. Agrippina bunu sağlamak için perde arkasından çalışmaya devam etti. Agrippina, Nero’nun Claudius’un en küçük kızı Octavia ile evlenmesini kendi evliliğinin bir şartı haline getirdi. Nero bir imparatorluk çifti olarak ortaya çıktı ve kamu görevleri ile onurlara boğuldu. Bir sonraki adım imparatorun onu evlatlık oğlu olarak kabul etmesiydi. Nero’nun, Britannicus üzerindeki üstünlüğü böylece garanti altına alınmış oldu.

Claudius’un sağlığı genel olarak zayıftı ve bu bakımdan ölümünün doğal yollardan olmuş olması son derece akla uygun. Yine de imparatorun MS 54 senesinde ölümü için Agrippina suçlandı ve tahtı Nero’ya devretme taahhüdünü iptal etmemesini sağlamak için onu zehirlediği iddia edildi. Agrippina’nın bu suçu işlediğine dair bir kanıt yok, ancak bu hikâye şimdiye kadar anlatılageldi.

Anne ve oğul

Claudius’un ölümünün hemen ardından, Agrippina elini çabuk tuttu. Yalnızca üç saat içinde, genç Nero ordu ve Senatus tarafından imparator olarak selamlanmıştı. Onun annesi ile olan yakın ilişkisi biliniyordu ve yakından incelendi. Suetonius, Nero’nun Claudius için yaptığı cenazede Agrippina’nın kamu ve özel işlerini devralacağını nasıl duyurduğunu anlatır. Enteresan bir detay: “Nero’nun tahta çıktığı gün yanında ki askere verdiği parola şuydu: “Annelerin en iyisi”. Nero ve Agrippina sık sık sokaklarda birlikte gezerlerdi.” İkisinin ensest bir ilişki içinde oldukları tarihçiler tarafından da fısıldanmıştı.

Agrippina, oğlu Nero’yu bir defne çelengi ile taçlandırıyor. Agrippina şans ve bolluğu sembolize eden bir cornucopia taşırken Nero, Romalı bir kumandanın zırh ve pelerinini giyiyor. Aphrodisias. Sebasteion, kuzey yapı.

Agrippina’nın etkisi ve Nero’nun şükranı zamanla azaldı. Nero’nun danışmanları Seneca ve Burrus Agrippina tarafından atanmışlardı ve şimdi yeni bir güce sahiptiler ve bunu Agrippina’yı dışlamak için kullandılar. Yeni rolünü kabul etmek bir yana, Agrippina oğlunun üzerine etkisini devam ettirmeyi denedi ancak başarısız oldu. Saltanatın başında gelen popülerlikten hoşnuttu ancak zamanla işler yolunda çıkmaya başlayacaktı. Genel siyaset ve Nero’nun yoldaş seçimi konusundaki gerilimler zamanla artacaktı. Anne ve oğul arasında gerilim, Nero, Britannicus’u öldürdüğünde daha da belirgin hale geldi. 

Nero’nun iktidar olmasından sonraki bir sene içinde, Agrippina’nın imparatorluk sarayını terk etmesi ve Misenum’daki bir mülke yerleşmesi emredildi. O gücü elinde tutan çemberden dışlanmıştı ancak oğluna karşı yine de güvende değildi. Nero onu bir tekne kazasında öldürmek istedi ancak Agrippina kurtulmayı başardı. Ancak inatçı olan Nero, annesinin sığındığı malikâneye suikastçıları göndererek, MS 59 senesinde Agrippina’yı öldürttü. Agrippina arkasından herhangi bir cenaze ile onurlandırılmadı. Anne katilliğini örtmek için, Nero ve danışmanları kadın düşmanlığı ile kaplı bir hikâye uydurdular ve Agrippina’ya çok sayıda suç isnat ettiler.

Tacitus’un aktardığı üzere: “İmparatorluktan bir pay hedefliyordu ve praetorian muhafızlarını bir kadına itaat sözü vermeye teşvik ederken, Senato ve halkı utanç içinde bırakıyordu.” Onun ünü paramparça oldu ve onun doğum günü uğursuz bir gün olarak sınıflandırıldı.

Dokundurma ve eleştirilere rağmen, Agrippina’ya gönülsüz saygı bazı Romalı tarihçiler tarafından ifade edildi. Tacitus: “Bu Agrippina’nın yıllardır beklediği bir sondu. Beklenti onu yıldırmamıştı. O astrologlara Nero’yu sorduğunda, oğlunun imparator olacağını ancak annesini öldüreceği, cevabını almıştı. Bunun üzerine Agrippina, ‘eğer imparator olacaksa beni öldürebilir’ demişti.” 


National Geographic. 18 Mart 2021.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu. Marmara Üniversitesi Eski Çağ Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi.

You must be logged in to post a comment Login