Arkeoloji Bölümü’ne Harvard Yerine İlahiyat Diplomalı Başkan

Mardin Artuklu Ünivesitesi’nde yolsuzluklar, görevden alınmalar, kayırmalar devam ederken arkeoloji bölümü de yeni darbeler alıyor. 16 Eylül’de görevinden alınan Harvard diplomalı Arkeolog Yrd Doç Dr Güner Coşkunsu’nun yerine o zaman tarih bölümünden Yrd Doç Dr Ercan Gümüş getirilmişti.

Bu sefer ise Ercan Gümüş’ün istifası üzerine, 17 Aralık’ta ilahiyat kökenli Doç Dr Mehmet Akbaş arkeoloji bölümü başkanlığına getirildi. İslam Tarihçileri Derneği’nin yönetiminde olan Mehmet Akbaş’ın yüksek lisans tez konusu “Sahabenin İslam’ı Tebliği (Suriye Bölgesi)” imiş. Diğer bazı tebliğleri de “Seyfullah Lakabının Halid b. Velid’in Cihadına Yansıması’’, ‘’Hz. Ömer Dönemindeki fetihlerin ardından gerçekleştirilen tebliğ faaliyetleri’’, ‘’Fetihlerden Sonra Suriye Bölgesine Yerleşen Sahâbîlerin Mescidlerdeki İlmî Faaliyetleri’’. Akbaş Marmara Üniversitesi İlahiyat mezunu.

Rektörü de değişen üniversitede, aynı zamanda genel olarak sosyal bilimler kadrolarında da bir ilahiyatçı atağı var, son zamanlarda açılan 8 sosyal bilimler kadrosunun 5’ine ilahiyatçılar alınmış.

Arkeolog Güner Coşkunsu Olayı

Coşkunsu ise, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’de, Fırat vadisi ve özellikle Şanlıurfa’da bulunan Mezraa Teleilat sitinin taş alet teknolojileri üzerine çalışmaları ile biliniyor. Bunun yanında Mardin’deki kültürel mirasın korunması için de çaba harcıyor.

Güner Coşkunsu Artuklu Üniversitesi’nde uğradığı mobbing’e ve karşılaştığı usulsüzlüklere Facebook’taki kişisel duvarından isyan ettiği için Bölüm Başkanlığı görevinden alınmıştı. Güner Coşkunsu’nun, birçok arkeologun ve bu işe gönül verenlerin de katılacağı isyanı şöyleydi:

“Önümdeki bir dosya dolusu rezalet belgeyi yeniden incelerken dışa vurmak istediğim düşüncelerimden bir özet:

Mardin’de çok kanunsuzluk var, çok. Neyse ki arkalarında kollektif aptallıkları sonucu suçlarına dair epey somut kanıt bıraktıkları için dokunulmaz olduklarını sanan o gafil kuklalar ve kuklaların ipini tutan büyük kuklalar bir gün adaletin hükmünden kaçamayacaklar. Bu ülkeyi sahipsiz, akademisyeni (bu ünvanı hakeden akademisyenlerden bahsediyorum, zira gerisi de zaten kukla) aciz sanıyorlar. Usulsüzlüklere, yolsuzluklara, haksızlıklara, nepotizme, anti bilimselliğe, intihale, her türlü kadrolaşmaya (ajanlar dahil olmak üzere), bölücülüğe, fişlemeye, kısacası kurumsal ahlaksızlığa karşı duran, gerekli yasal işlemleri talep eden veya uygulayan akademisyene mobbing yapmanın yanında aba altından sopa gösterenlerden veciz sözler:

– Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin…

– Hay Allah sizin doçentliğiniz hala bizlerin elinde, değil mi? (herkes alanındaki namert ve satılmış doçentlik jüri üyelerinin kim olduğunu, kimlerin eline kırbacı alarak jüriyi kontrol etmeye çalıştığını bilir.)

– Bakanlık’taki ahbaplarım kazı ve yüzey araştırması başvurularında çok etkin. Sahi neden hala başvurularınız onaylanmadı? (Bakanlığın adını kullanarak tehdit savurma cüreti ve Bakanlığın öcü olduğunu inandırmadaki başarı sadece korkakların ve kölelerin hakim olduğu toplumumuza özgü bir durum olsa gerek)

– Bölüm Başkanlığı görevinizin ve iş sözleşmenizin yenilenmesi de yaklaşıyor…

– Böyle yapmaya devam edersiniz herkes geçimsiz ve deli olduğumuza daha çok inanacak, yalnız kalacaksınız (bildiğiniz malum kitlesel sistematik algı yönlendirme taktiği. Dedikodudan beslenen ve önyargıdan kurtulamamış sorgulama yeteneği gelişmemiş toplumlardaki popüler bir silah)
– Aman hocam, yakınlarınız sizi bir köşede ölü bulmasın… Onca emeğiniz ve Harvard diplomanız da boşa gitmesin (Harvard’ın adı bile bazı hassas bünyelilerde bir çeşit biyolojik tolerans sorununa sebep oluyor, çölyak hastalığı gibi bir şey)

– Maaazallah bir köşede ayağınıza kurşunu yemiyesiniz (şehrin her karış sit alanını ranta satan bir arkeolog da aynı tehdidi yapmıştı)…

Haydi oradan namert korkaklar! 

Bendeki yürek ve zeka sizde olsa zaten böyle pespaye yollara muhtaç olduğunuzu düşünmezdiniz. Hepiniz çirkin eylemleriniz ve ardınızda bıraktığınız somut suç delillerinizle tarihe kayıt olarak düşüldünüz. Elbet bir gün kitaplar sizi yazacak, haberler sizden bahsedecek, bilimsel platformlarda berbat örnekler olarak kullanılıp çatır çatır eleştirileceksiniz (karalama, iftira ve dedikodudan bahsetmiyorum. Hiç sevmediğiniz ve mahrum kaldığınız bilimsel eleştiri yeteneğinden bahsediyorum). Aldığınız ahlar hep ayağınıza dolanacak. Ve tarih sizi affetmeyecek ağalar, sultanlar!”

Robert Kolej’de okuduktan sonra, Kanada-McGill Üniversitesi’nde Antropoloji ve Klasik Tarih bölümlerini bitirdi. Koç Üniversitesi’nde Tarihöncesi Arkeoloji alanında yüksek lisans yaptı. 2015-2017 yılları arasında İstanbul’daki Pera Müzesi’nde koleksiyon sorumlusu olarak görev yaptı. Şu anda A.B.D.’deki Notre Dame Üniversitesi’nde doktora yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply