Anadolu’nun Son Avcı-Toplayıcıları 9.000 Yıl Önce Bakır İşliyordu

Anadolu’nun son avcı-toplayıcılarının bakır işlediğini gösteren yeni bulgular, metalurjinin başlangıcına dair bildiklerimizi şekillendiriyor.

a) Vitrifiye malzemenin ön ve arka yüzleri. b) kompozit alet, taş baltalara benzeyen kemik saplı keski baltası. c) Keski baltası. d) Bakır nesnenin kesiti. C: Muşkara, Ü., Bozbaş, S. K., Telli, M. B., & Konak, A. (2025).

Arkeologlar çok uzun bir zamandır, insanlık tarihindeki metal işleme sürecini anlamaya çalışıyor. Şimdi ise Kocaeli Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi tarafından Journal of Archaeological Science: Reports dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, Anadolu’daki son avcı-toplayıcıların yalnızca bakır hakkında bilgi sahibi olmakla kalmayıp, 9.000 yıl önce deneysel metalurjik işlemler gerçekleştirmiş olabileceğini ortaya koyuyor.

2018 yılından beri kazıları devam eden Diyarbakır’daki Gre Fılla arkeolojik alanı, Dicle Nehri’nin üst vadisinde yer alıyor. Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B (Pre-Pottery Neolithic B – PPNB) dönemine ait katmanlarda, araştırmacılar mimari yapılar, bakır objeler ve erken dönem pirometalurjik faaliyetlerle ilişkili olabilecek vitrifiye bir malzeme tespit etti.

(İlgili: Çatalhöyük Metalurjinin Keşfedildiği Tek Yer Olmayabilir)

Bakır metalurjisi geleneksel olarak Kalkolitik Çağ (MÖ 4000 civarı) ile ilişkilendirilir, çünkü bu dönemde Neolitik toplumlar zaten yerleşik hale gelmişti. Ancak Gre Fılla’da yapılan keşifler bu kronolojiyi sorguluyor ve bakır işlemenin çok daha erken başladığını düşündürüyor.

Araştırma ekibi, çeşitli obje ve malzeme kalıntılarını X-ışını floresans spektroskopisi (pXRF)alev atomik absorpsiyon spektroskopisi (FAAS) ve X-ışını kırınımı (XRD) gibi ileri tekniklerle analiz etti. En dikkat çekici buluntular arasında çubuk şeklinde bir bakır obje ve içinde küçük bakır damlacıkları bulunan vitrifiye bir malzeme yer alıyor.

Anadolu’daki erken metalurjik faaliyetlerin yeri ve Gre Fılla arkeolojik alanı. C: Muşkara, Ü., Bozbaş, S. K., Telli, M. B., & Konak, A. (2025).

1.000 Dereceyi Aşan Isı Kontrolü

GRE-VRF olarak adlandırılan vitrifiye malzemenin bir yüzeyinde akışkan bir doku, diğer yüzeyinde ise çöküntü bulunuyor. Bu durum, yüksek sıcaklıklara maruz kaldığında bir kap ya da yapıyla temas halinde olduğunu gösteriyor. Kimyasal analizi, krom ve demir açısından zengin mineraller içerdiğini ortaya koyuyor ki bu da deneysel metalurjik süreçlere işaret ediyor.

Metalurjik arkeolojide en çok tartışılan konulardan biri, doğal bakırın soğuk işlenmesinden yüksek sıcaklıklarda ergitme aşamasına geçiş süreci. Bugüne kadar, ergitme işlemi için bilinen en eski kanıt, MÖ 5.000 yılına tarihlenen Anadolu’daki Yumuktepe kazılarında bulunmuştu. Ancak Gre Fılla’da bulunan ve MÖ 8.000 yılına tarihlenen kalıntılar, bu anlatıyı değiştirebilir.

Araştırmacılar, “Analizlerimiz, bakırın 1.000 santigrat derecenin üzerinde bir sıcaklığa maruz kaldığını gösteriyor ve bu, dönemin ateş kontrolü konusundaki yetkinliğinin düşündüğümüzden çok daha ileri düzeyde olduğunu kanıtlıyor” diyor.

Uzak Kaynaklardan Gelen Bakır

Kurşun izotop analizi, çubuk şeklindeki bakır objenin yakınlardaki Ergani bakır yataklarından değil, çok daha uzaklardaki Karadeniz bölgesinden (Trabzon veya Artvin) getirildiğini ortaya çıkardı. Bu durum, o dönemde uzun mesafeli ticaret ağlarının varlığına işaret ederek, bakır hakkındaki bilginin çoktan yaygınlaşmış olabileceğini gösteriyor.

Ayrıca, objedeki bakırın saflık düzeyi, metalin belirli bir işlemden geçmiş olabileceğini düşündürüyor. Bu da Gre Fılla’daki insanların yalnızca ateşle deneyler yapmadığını, aynı zamanda metalin kalitesini artırmaya yönelik bazı teknikler geliştirmiş olabileceklerini akla getiriyor.

Eğer Gre Fılla’nın sakinlerinin bakır ergitme deneyleri yaptığı doğrulanırsa, bu keşif metalurjinin kökenine dair mevcut anlayışımızı kökten değiştirebilir. Neolitik Çağ’dan Kalkolitik Çağ’a geçişin çok daha aşamalı olduğu ve daha önce arkeolojik kayıtlarda gözden kaçan deneysel bir süreci içerebileceği anlaşılabilir.

Bu çalışma aynı zamanda teknolojik yeniliklerin her toplumda aynı hızda gelişmediğini ve farklı toplulukların kendi ihtiyaç ve kaynaklarına bağlı olarak kendilerine özgü uygulamalar geliştirdiğini gösteriyor. Metalurjinin tek bir yerde ortaya çıkıp yayılmadığı, aksine farklı bölgelerde ve farklı zamanlarda bağımsız olarak gelişmiş olabileceği düşüncesini güçlendiriyor.


Makale: Muşkara, Ü., Bozbaş, S. K., Telli, M. B., & Konak, A. (2025). Early copper production by the last hunter-gatherers. Journal of Archaeological Science: Reports, 62, 105051.

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login