Üç milyardan fazla insan Hint-Avrupa dilini konuşuyor olsa da, araştırmacılar bu dil ailesinin nereden geldiğinden emin değil.
Hint-Avrupa ailesindeki diller dünya nüfusunun neredeyse yarısı tarafından konuşuluyor. Bu grupta İngilizce ve İspanyolcadan Rusça, Kürtçe ve Farsçaya kadar çok sayıda dil bulunuyor.
İki yüzyılı aşkın bir süre önce bu dillerin aynı aileye ait olduğunun keşfedilmesinden bu yana filologlar, Proto-Hint-Avrupa olarak bilinen ilk Hint-Avrupa dilini yeniden inşa etmek ve dalların, zaman içinde dillerin evrimini ve ayrılmasını temsil ettiği bir “dil aile ağacı” oluşturmak için çalıştılar. Bu yaklaşım, diller arasındaki tarihsel ilişkileri tanımlamak ve ölçmek için en uygun modeli sağlayan biyolojik türlerin nasıl evrimleştiğini inceleyen filogenetikten yararlanıyor.
(İlgili: Hitit Başkenti Hattuşa’da Yeni Bir Hint-Avrupa Dili Keşfedildi)
Çok sayıda araştırmaya rağmen, Hint-Avrupa dilinin kökenine ilişkin pek çok soru hala cevaplanmayı bekliyor: Tarih öncesi çağlarda orijinal Hint-Avrupa dili nerede konuşuluyordu? Bu dil grubu ne kadar zaman önce ortaya çıktı? Avrasya’ya nasıl yayıldı?
Anadolu mu yoksa Pontus Bozkırı mı?
Görünüşte çelişkili olsa da iki ana hipotez var. Bir tarafta Hint-Avrupa halklarının kökenlerini Neolitik çağda Anadolu’ya, günümüz Türkiye’sine dayandıran Anadolu Hipotezi var. İngiliz arkeolog Colin Renfrew tarafından oluşturulan bu hipoteze göre Hint-Avrupa dilleri, tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte yaklaşık 9.000 yıl önce Avrupa’ya doğru yayılmaya başladı.
Diğer tarafta ise Hint-Avrupa dillerinin kökenini daha kuzeye, Pontus Bozkırlarına dayandıran Bozkır Hipotezi yer alıyor. Bu teori, Proto-Hint-Avrupa dilinin yaklaşık 5.000 veya 6.000 yıl önce Karadeniz’in kuzeyinde bir yerde ortaya çıktığını belirtiyor. Bu teori, aynı zamanda kendine özgü tümülüsleri ve at yetiştiriciliği uygulamalarıyla bilinen Kurgan kültürüyle bağlantılı.
DNA Karşılaştırması
Bu iki hipotezden hangisinin doğru olduğuna karar vermek için, tarihöncesi bölgelerde bulunan DNA’yı modern insanlarınkiyle karşılaştıran genetik çalışmalar yürütüldü. Ancak bu tür araştırmalar Hint-Avrupa dillerinin kökenine ilişkin sadece dolaylı ipuçları sağlayabilir, çünkü dil, örneğin kan grubunun aksine, genler yoluyla miras kalmaz.
Science dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, her iki hipotez tarafından öne sürülen zaman çizelgelerini değerlendirmek için doğrudan dilbilimsel verileri kullanarak soruya farklı bir açıdan yaklaştı.
Leipzig’deki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden Paul Heggarty ve Cormac Anderson yönetiminde 80’den fazla dilbilimci tarafından yürütülen bu projede araştırmacılar, daha kesin sonuçlar elde etmeyi sağlayan yeni bir metodoloji uyguladı.
Daha Kapsamlı Örnekleme
Daha önceki filogenetik çalışmalarda kullanılan örnekler sınırlı bir dil havuzundan alınmıştı. Dahası, bazı analizler modern dillerin aslında aynı dönemde konuşulan sözlü varyantlardan geldiği halde doğrudan eski yazılı dillerden türediğini varsaymıştı – örneğin İspanyolca, Vergilius’un eserlerinde bulunan klasik Latinceden değil, sıradan insanlar tarafından konuşulan popüler veya “kaba” Latinceden gelmişti. Bu eksiklikler ve varsayımlar Cermen, Slav gibi Hint-Avrupa dil ailesi alt gruplarının yaş tahminlerini çarpıttı.
Yeni çalışma, tutarsızlıkları ortadan kaldırarak ve daha dengeli ve eksiksiz bir örneklem seti sağlamak için 161 dilden daha geniş bir kaynak yelpazesinden veri alarak bu sorunları ele aldı. Bu veriler daha sonra, diller ve soy ağacının dalları arasında en olası ilişkileri kurmaya yönelik istatistiksel bir yöntem olan Bayesçi filogenetik analize tabi tutuldu.
Çalışma, örneğin, İtalik ve Kelt dilleri, yaklaşık 5.000 yıl önce gerçekleşen Cermen ve Kelt dillerinin ayrılmasından birkaç yüzyıl önce ayrıldığından, bir İtalik-Kelt dil ailesinin var olamayacağını gösterdi.
8.000 Yıllık Bir Dil Ailesi
Hint-Avrupa dillerinin kökeni sorusuna ilişkin olarak, yeni verilere dayanan hesaplamalar, bu dillerin ilk kez yaklaşık 8.000 yıl önce konuşulmaya başlandığını gösteriyor.
Bu araştırmanın sonuçları, ne Anadolu ne de Kurgan hipotezleriyle tam olarak örtüşüyor. Bunun yerine Hint-Avrupa dillerinin doğum yerinin Kafkasya bölgesinin güneyinde bir yer olduğunu öne sürüyor. Oradan da çeşitli yönlere doğru yayılmış olmalıydı: batıya doğru Yunanistan ve Arnavutluk’a; doğuya doğru Hindistan’a ve kuzeye doğru Pontus Bozkırlarına.
Yaklaşık 3.000 yıl sonra, Pontus Bozkırından Avrupa’ya doğru ikinci bir yayılma dalgası yaşandı ve bu dalga bugün Avrupa’da konuşulan dillerin çoğunun ortaya çıkmasına neden oldu. Daha önce ortaya konan iki teoriyi birleştiren bu melez hipotez, genetik antropoloji alanındaki en son çalışmaların sonuçlarıyla da uyumlu.
Bu araştırma, bizi dillerin kökenine ilişkin yüzyıllardır süregelen muammayı çözmeye yaklaştırmanın yanı sıra, genetik ve dilbilim gibi birbirinden farklı disiplinlerin, insanlığın tarihöncesine ilişkin sorulara daha güvenilir yanıtlar vermek üzere birbirlerini nasıl tamamlayabileceğini de gösteriyor. Aynı metodolojinin, gelecekteki araştırmalarda, dillerin ve popülasyonların diğer kıtalara nasıl yayıldığına dair anlayışımızı genişletmeye de hizmet edeceği umuluyor.
The Conversation. Kim Schulte. 25 Ekim 2023.
Makale: Heggarty, P., Anderson, C., Scarborough, M., King, B., Bouckaert, R., Jocz, L., … & Gray, R. D. (2023). Language trees with sampled ancestors support a hybrid model for the origin of Indo-European languages. Science, 381(6656), eabg0818.
You must be logged in to post a comment Login