Çayönü’nde göçmen çocuğu olduğu düşünülen küçük bir kız çocuğunda, kafatası şekillendirme ve dağlama uygulaması tespit edildi.
Bu, kafatasında dağlama uygulamasının bilinen en eski örneklerinden biri olma özelliğini taşıyor.
Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Human_G Antik DNA Laboratuvarında yürütülen bir çalışma, Diyarbakır’daki Çayönü tepesinde MÖ 8.500-7.500 yılları arasında yaşamış toplumun, genetik olarak yüksek çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koydu.
Çayönü’ndeki toplulukta, her ne kadar genetik çeşitliliğin yüksek olduğu gözlense de, toplumun genetik yapısında incelenen 1.000 yıl boyunca büyük bir değişim gözlenmiyor. Buna rağmen, 2 yaşlarındaki bir kız çocuğunun Bereketli Hilal’in doğu yakasında yaşayan toplumlara genetik açıdan daha yakın olması, Çayönü’ne dışarıdan insanların geldiğini ve bu köyde yaşayabildiğini ortaya koyuyor.
(İlgili: Çayönü, Neolitik Dönemde Önemli Bir Çekim Noktasıydı)
Genetik akrabalık analizi, Cay008 etiketli bu çocuk ile, aynı binaya gömülen yetişkin bir kadın (Cay013) arasında üçüncü dereceden bir ilişki olduğunu öne sürdü. Soy ağacı analizi, olası bir senaryo olarak yetişkin kadının, küçük kızın baba tarafından büyük halası olduğunu gösterdi. Kanıtlar, küçük kızın Zagros benzeri soyunun anne tarafından miras alındığını ve göçmen atalarının yerel bireylerle melezleştiğini gösterdi.
Söz konusu iki yaşındaki kızın kafatasında iki ilginç özellik belirlendi. Bu özelliklerden ilki, kızın kafatasının kasıtlı olarak şekillendirilmiş, yani kafatası modifikasyonu yapılmış olmasıydı. Bu şekillendirme, çift sargılı dairesel bir kafa şekillendirme prosedürü ile yapılmış olabilir. Buna ek olarak üç farklı kişide de (çocuk ile ilişkili olan yetişkin kadın da dahil) aynı kafatası şekillendirme uygulamasının kanıtları belirlendi.
İki sargılı dairesel kafa şekli daha önce Neolitik Güneybatı Asya’da belgelenmiş olsa da Çayönü bu geleneğin bilinen en eski örneklerinden birini sunuyor.
Bu kız çocuğunun kafatasında görülen ikinci özellik ise dağlama, yani kafatasının bir aletle kasıtlı olarak yakılması uygulamasının kanıtıydı. Dağlama izleri, Anadolu ve Avrupa’daki Neolitik popülasyonlarda yaygındı, ancak araştırmacıların belirttiğine göre bu örnek, bu tedavinin belgelenmiş en eski vakasını gösteriyor.
O dönemde Avrupa’da dağlama uygulaması, genellikle kafa kemiğini inceltmek için yapılan trepanasyon ile ilişkilendirilir, ancak buradaki kız çocuğunun kafatasında bir trepanasyon izi yok. Bunun yerine araştırmacılar, kızın kafatasının iç kısmında çeşitli lezyonlar gözlemledi. Dolayısıyla bu çocuğun bir enfeksiyondan muzdarip olduğu düşünülüyor.
Kafatasında ayrıca anemiye işaret edebilecek kanıtlar vardı. Araştırmacılar, bu hastalıkların olumsuz etkilerini tedavi etmek için parietal kemik üzerine dağlama uygulanmış olabileceğini varsayıyor. Kemik oluşumu, bu çocuğun dağlama uygulamasından sonra bir süre daha yaşadığını gösteriyor.
Araştırma ekibinden Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal, bir tedavi aracı olarak dağlamanın Anadolu’da yaygın bir uygulama olduğunu, Çayönü örneğinin bu uygulamanın en eski örneklerinden birini oluşturduğunu söylüyor.
Prof. Dr. Erdal, Çayönü’nde saptanan trepanasyon örneği ile birlikte düşünüldüğünde, bu verilerin, Neolitik Çağ’da Mezopotamya’nın oldukça dinamik, bir ölçüde karmaşık bir kültürel dinamiğe sahip olduğuna işaret ettiğini belirtiyor.
Dağlama, yaygın kafa şekillendirme ve Çayönü’ndeki ek trepanasyon raporları, bu toplulukta belirgin bir kasıtlı vücut modifikasyonu kültürünü ortaya koyuyor.
Makale: Altınışık, N. E., Kazancı, D. D., Aydoğan, A., Gemici, H. C., Erdal, Ö. D., Sarıaltun, S., … & Somel, M. (2022). A genomic snapshot of demographic and cultural dynamism in Upper Mesopotamia during the Neolithic Transition. bioRxiv.
You must be logged in to post a comment Login