Tunç Çağı’nda, günümüzde Macaristan olan bölgede ikiz bebek taşıyan hamile bir kadın, doğumdan hemen önce veya doğum esnasında ölmüş.
Kadın ve ikizleri yakılıp bir urne’nin içinde değerli mezar eşyalarıyla birlikte gömüldü: bir bronz boyun halkası, bir altın saç halkası ve kemikten broş ya da iğneler. Bunlar kadının elit biri olduğunu gösteriyor, diyor araştırmacılar. Dahası, kadının dişleri ve kemiklerinin kimyasal analizi, onun yerel halktan olmadığını, uzaklardan geldiğini ve büyük ihtimalle yeni bir topluluğa evlenmek için gittiğini gösteriyor.
Bologna Üniversitesi’nde Tarih ve Kültürler departmanında yardımcı doçent ve çalışmanın baş araştırmacısı Claudio Cavazzuti, “Urne’nin dış görünüşünün diğerlerinden pek farklı olmamasına rağmen, nesneler, kadının topluluğun en üst noktasında ya da ortaya çıkan bir elit sınıfın parçası olduğunu gösteriyor.” diyor.
(Tunç Çağı’na Ait ‘Sonsuzluk Havuzu’, Ritüellerde Kullanılıyordu)
Arkeologlar kadının ve ikizlerin kalıntılarını, sadece birkaç km güneyde Tuna Nehri kıyısındaki büyük bir süpermarketin inşası öncesi yapılan bir kurtarma kazısı sırasında ortaya çıkardıkları, Macaristan’da Tunç Çağı’na (MÖ 2150-1500) tarihlenen bir mezarlıkta buldular. Şimdiye kadar kazılan 525 mezarla, “mezarlık, günümüz Macaristan’ında bu döneme ait bilinenler arasında en büyüklerden biri.” diyor Cavazzuti. Bölgede muhtemelen henüz kazılmamış binlerce Tunç Çağı mezarı olduğunu da ekliyor.
Bu mezarlar, MÖ 2200-1450 yıllarında Macaristan’ın Erken ve Orta Tunç Çağlarında gelişen Vatya kültürüne aitti. Vatya insanları, tarım ve hayvancılığı destekleyen yerleşim yerleri, yerel ve uzun mesafeler arası ticarete bağlı ekonomisi (Vatya’nın bronz, altın ve kehribarı, Orta, Doğu ve Kuzey Avrupa’dan alıyordu) ve Tuna Nehri’nin bölümlerini kontrol eden surlarıyla karmaşık bir kültüre sahipti.
Mezarlığa gömülenler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Cavazzuti ve çalışma arkadaşları, 26’sı kremasyon sonrası urne’ye konan, 3’ü gömülen 29 mezar üzerine derinlemesine analiz yaptı. İkizleriyle birlikte gömülen bu elit kadın hariç mezarların hepsi sadece bir kişinin kalıntılarını içeriyordu. Mezarların çoğu, çömlek ve bronzdan yapılmış basit mezar eşyalarını barındırıyordu. Alandaki Vatya mezarlarının yüzde 20’si metal mezar eşyalarını içeriyor. “Fakat bu elit kadınınki gibi itibarı temsil eden eşyalar oldukça nadir.” diyor.
Gömülen üç kişi, cinsiyeti belirsiz yetişkinlerdi. Yakılmış kişilerin 20’si yetişkin (11 kadın, 7 erkek, 2 belirsiz), ikisi 5-10 yaşlarındaki çocuk ve dördü 2-5 yaşlarındaydı. Fakat ölenlerden en genci, gebelik süresi bakımından muhtemelen 28-32 haftalık ikizlerdi. Araştırmacılar iskelet analizine göre elit kadının öldüğünde 25-35 yaşlarında olduğunu buldu.
Elit kadının kemikleri daha fazla incelendiğinde, muhtemelen birkaç saat boyunca yanan büyük bir odun yığını üzerinde yakıldığı görüldü. Araştırmacılar, ateş söndürüldüğünde, “küllerin normalde olduğundan daha dikkatli bir şekilde toplandığını (diğer yakılmış mezarlara kıyasla kemik ağırlığı yüzde 50 daha fazlaydı) ve erken Vatya kültürüne ait bir urne içine yerleştirildiğini” yazdılar. Araştırmacılar, ikiz fetüslerle birlikte gömüldüğü düşünüldüğünde kadının muhtemelen doğumla ilgili komplikasyonlardan öldüğünü söylüyor.
Kadın nereden gelmişti?
Araştırma ekibi, ölen kişinin dişlerinde ve kemiklerinde farklı versiyonlara, izotoplara veya stronsiyuma bakmayı gerektiren bir kimyasal analiz yaptı. Farklı bölgeler, insanların tükettikleri su ve yiyeceklerle bedenlerine kattığı farklı oranlarda stronsiyum izotoplara sahip. Bu stronsiyum izotopları insanların kemiklerine ve dişlerine karışıyor. Böylece araştırmacıların bunları doğada bulunan stronsiyum izotopları ile ölçmesine ve karşılaştırmasına olanak sağlıyor.
Ekibin incelediği bireylerin büyük çoğunluğu yerel bölgenin stronsiyum izlerine sahipti. Buna karşın, elit kadın başka bir yerde doğmuştu. 8-13 yaşlarında bölgeye taşınmıştı, diyor Cavazzuti. Ayrıca mezar eşyalarının analizi, bronz boyun halkası ve altın halkanın, Orta Avrupa’daki diğer mezarlarda bulunan değerli eşyalara benzer “itibarı simgeleyen nesneler” olduğunu ortaya çıkardı.
“Altın saç halkası (belki de bir düğün hediyesi) yeni bir topluluğa en üst seviyede katılarak elde ettiği yeni yerel kimliği şekillendirirken, boyun halkasının ve broş/iğnelerin anavatanıyla olan bağlantısını simgelediği ihtimal dışı değil.” diye yazdı araştırmacılar.
Mezar eşyası olmadan gömülmüş diğer bir kadın, başka bir bölgenin stronsiyum izlerine sahipti. Bu izler büyük olasılıkla Kuzey Macaristan/Orta Slovenya’daki Balaton Gölü’ndendi.
Önceki araştırmalar, Avrupa’daki kadınların – özellikle yüksek sınıftan olanların – en az geç Neolitik ya da Kalkolitik Çağ’dan beri (MÖ 3200-2300) kendi yerel topluluklarının dışında evlilikler gerçekleştirdiklerini gösteriyor. Tunç Çağı boyunca Avrupa’daki toplumlar yaygın biçimde patrilokaldi (Babayerli). Yani, kadınlar farklı topluluklardan evlenmek için gelirken, erkekler memleketlerinde kalıyorlardı.
Belki de bu evlilikler, ortaya çıkan elit sınıf için “siyasi gücü ve askeri ittifakları kurmak veya güçlendirmek, aynı zamanda yolları ve ekonomik ortaklıkları kontrol altına almak açısından” oldukça önemliydi, diyor Cavazzuti.
Live Science. 28 Temmuz 2021.
Makale: Cavazzuti, C., Hajdu, T., Lugli, F., Sperduti, A., Vicze, M., Horváth, A., … & Kiss, V. (2021). Human mobility in a Bronze Age Vatya ‘urnfield’and the life history of a high-status woman. PloS one, 16(7), e0254360.
You must be logged in to post a comment Login