İngiliz Manş Adaları’ndan birinde bulunan Nazi toplama kampı, II. Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra resmi raporlarda önemsiz gibi gösterilen korkunç zulmün yaşandığı yerdi. Şimdi ise yapılan çalışma, onlarca yıl halktan gizlenen detayları ortaya çıkarıyor.
II. Dünya Savaşı sırasında, Fransa ile İngiltere arasında bulunan Manş Denizi’ndeki adaların bir parçası olan Alderney Adası’nda, Britanya’da inşa edilmiş tek Nazi toplama kampları bulunuyor. Orada tutuklular ağır işçilik, şiddet ve açlık gibi acımasız muamelelere maruz kaldılar; fakat savaş bittikten sonra bile onların tam anlamıyla ne çektikleri bilinmiyordu.
Şimdi ise arkeologlar yayınlanmış uydu fotograflarını inceleyerek ve buradaki yıkık binaları bularak Alderney’in Sylt kampının hikayesini bir araya getirdiler. Araştırmacılar 1942’de Naziler tarafından inşa edilen ve ilk olarak politik mahkumlar için zorunlu çalışma kampı, daha sonra ise toplama kampı olarak kullanılan kampın ilk haritasını oluşturduklarını bildiriyor.
(Adada Bulunan Ortaçağ Yunus Mezarının Gizemi Araştırılıyor)
Araştırmaya göre, Britanya Manş Adaları’nın en kuzeyindeki Alderney 5 km uzunluğunda 2,4 km genişliğinde bir ada ve Sylt başlangıçta orada 100 ila 200 mahkumu barındırmak için inşa edilmişti. Bu mahkumların yüzde 20’si ise ilk yılda kötü muameleden hayatını kaybetti.
1943’te kampa yaklaşık 1.000 kişi daha transfer edildi. Bu sayı Sylt’ın kapasiteninin çok daha üstündeydi.
Araştırmaya göre, o zamanlar mahkumların denetimi “Totenkopfverbond” (ölümün baş birimi) olarak isimlendirilen Nazi paramiliter gruba devredildi. Sylt mağdurları ifadelerinde 12 saatlik ağır inşaat işinde çalıştıklarını, az yiyecek verildiğini ve ellerine geçen her şeyle mahkumlara şiddet uygulayan gardiyanları anlattılar.
Bilim insanlarının çalışmada belirttiğine göre Almanya’nın Avrupa üzerindeki tutumu zayıfladıkça, Naziler suç kanıtlarının üstünü örtmek için Sylt’e ve diğer toplama kamplarına ilişkin kendi kayıtlarını sistematik olarak yok etmeye başladılar.
Sylt 1944’te kapandı ve savaşın bitiminden sonra İngiliz yetkililer Alderney ve ana kara üzerindeki kamp mağdurlarıyla, tanıklarla ve Alman yetkililerle yaklaşık 3.000 röportaj yaptılar. Alman yetkililerin raporları 1981’e kadar açıkça duyurulmadı ve Manş Adaları’ndaki ölüm kampıyla ilgili söylentilerin önüne geçmek için ayrıntıların en kötü tarafları yumuşatıldı.
Bölgeyi haritalandırmak
Uzmanlar, mahkumların yaşam ve çalışma koşullarını daha iyi anlamak adına arkeolojik metotlar kullanarak yeri ve kampı değerlendirmek ve yeniden yapılandırmak için 2010’da Sylt’e gittiler.
Bitki örtüsünü temizlemek ve kalan birkaç yapıyı incelemek amacıyla adada gezdiler. Kampın önceki halini yukarıdan incelemek ve binaların o zamanlar nerede durduğunu ve nasıl inşa edildiğini gösteren yükselti farklılıklarını haritalamak için ışık algılama ya da Lidar olarak bilinen uzaktan algılama metodunu da kullandılar.
Yaptıkları haritalar ve 3 boyutlu modeller, mahkumların koğuşlarının kötü bir şekilde inşa edildiğini, rüzgar ve soğuğa karşı korumasız olduğunu gösteriyor. Binalar ayrıca kişi başına yaklaşık 1,5 metre yaşam alanı sağlıyor ve bu da aşırı yoğunluğa yol açıyor olmalıydı. Yazarlar, hijyen olmayan koşullar altında rahatsız edici şekilde birbirine yakın olan alanlarda yaşayan insanlar arasında hızla yayılan bit ve tifüs salgınlarıyla ilgili tanıkların ifadelerinin bu bulguları desteklediğini söylüyorlar.
Buna karşın Nazi muhafızları onları hava koşullarından ve saldırılarından koruyan taş duvarlarla çevrili betonarme binalarda rahatça yaşıyorlardı.
Nazi kayıtlarına göre Sylt’te sadece 103 kişi öldü. Bu kişiler kampın Alderney doktorlarına tedarik ettiği önceden hazırlanmış ölüm belgelerine göre “dolaşım bozukluğu” ve “kalp yetmezliği”nden ölmüşlerdi. Fakat son zamanlarda toplu mezarların bulunması, Sylt’te en az 700 kişinin can verdiğini gösteriyor. Bu yeni bulgular mağdurların hikayelerinin unutulmamasına yardım ediyor.
İngiltere’de Staffordshire Üniversitesi’nde Arkeoloji ve Soykırım Araştırma Bölümü’ndeki Profesör Caroline Sturdy Colls, bu çalışmanın Alderney’in Alman işgaline ve en önemlisi de oraya gönderilen binlerce zorunlu ve köle işçinin deneyimlerine yeni bir ışık tuttuğunu söylüyor.
Tarihsel, adli ve arkeolojik yaklaşımların sonuç olarak yeni kanıtlar ortaya çıkarmayı sağladığını ve yıllar önce Alderney’de acı çeken ve ölen kişilere ses verdiğini ekliyor.
Makale: Colls, C. S., Kerti, J., & Colls, K. Tormented Alderney: archaeological investigations of the Nazi labour and concentration camp of Sylt. Antiquity, 1-21.
You must be logged in to post a comment Login