Mağara Ayıları İnsanlar Yüzünden Yok Olmuş Olabilir

Yapılan son araştırmada Geç Pleistosen Mağara Ayılarından elde edilen mitokondriyal genomlar, bu ayı türünün neslinin tükenmesinin anatomik olarak modern insanların Avrupa’da yayılmasıyla aynı zamana denk geldiğini gösteriyor.

Sırbistan’da bir doğa tarih müzesinden mağara ayısı kafatası C: R. Kowalczyk

Yaklaşık 50.000 yıl önce geç Pleistosen dönemindeki kıtalar birçok büyük memeliden oluşan çok özel bir faunayı barındırıyordu. Mamutlar, yünlü gergedanlar ve kılıç dişli kediler gibi 150’den fazla türden oluşan bir megafauna Avrasya bozkırlarında ve Kuzey Amerika’da varlığını sürdürüyordu. Fakat, son 11.000 yıldan beri bu ekosistemler büyük cüsseli memeli türlerinin büyük bir kısmını kaybetti. 

Mağara ayıları, Ursus spelaeus, Geç Pleistosen megafaunasına ait son buzul çağının sonlarında nesli tükenen türlerden biridir ve karşılaştıkları Neandertal ve anatomik olarak modern insanlar üzerinde çok büyük etkileri olmuştur. Büyük cüsseli ve geniş omuzlu bu hayvanlar yavaşça bütün Avrupa’yı gezindiler. İsminden beklediği üzere mağaralarda uyarak kışı geçirdikten sonra Pleistosen güneş ışığıyla beraber bahara gözlerini açtılar. Günümüz boz ayılarından oldukça ağır olup en büyükleri yaklaşık bir ton ağırlığa ulaşmışlardır.

(25.000 Yıl Önce Nesli Tükenen Mağara Ayıları Tamamen Veganmış)

Günümüzde keşfedilen bu ayı kemikleri bir zamanlar bulundukları mağaralara yayılmış haldedir. Yaklaşık 20.000 yıl önce ise mağara ayılarının soyları tükendi. Bu ayıları neyin öldürdüğü ise bilim insanlarının oldukça ilgisini çeken bir soru haline geldi. Neyse ki inceleyebilecekleri çok fazla sayıda fosile sahipler. Bildiğimiz şu ki boz ayıları ile oldukça yakınlığı olan mağara ayılarının farklı bir sonu oldu. 

Tübingen Üniversitesi ve Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü tarafından yürütülen yeni bir çalışmada Batı, Orta ve Doğu Avrupa’dan 14 sit alanından elde edilen 59 tane yeni mağara ayısına ait mitokondriyal genom verileri yayımlandı. Bu yayımlanan genomlar daha önceki verilerle karşılaştırılıp bu türün Avrupa’da tahmin edilenden çok daha karmaşık biyocoğrafyaya sahip olduğunu ortaya çıkardı.

Almanya, Potsdam Üniversitesinde bir biyolog olan Axel Barlow “Çok iyi bir çalışma. Yaklaşık 40.000 yıl önce küresel düzeyde mağara ayısı popülasyonuna olanlar adına oldukça etkili” diyor. Daha önce Barlow ve çalışma arkadaşları günümüz boz ayıların mağara ayısı DNA’sı taşıdığını yani insanlar ve Neandertaller gibi bu iki türün de çiftleştiğini göstermişlerdi. Mağara ayıları boz ayılarından yaklaşık 1.2 milyon yıl önce ayrıldı.

Fransa, Chauvet mağarasında Cro-Magnon’lar tarafından çizilmiş bir mağara resmi C: Jean Clottes

Bu yeni araştırmanın yazarları 130 ayıdan elde edilen mitokondriyal DNA’yı incelediler, yani maternal (anneden çocuğa aktarılan) soyu. Bu genetik materyaldeki ufak çaplı değişimler, araştırmacılara bu türün dünya üzerindeki son zamanlarında sahip olduğu dişi ayı sayısını hesaplamaya olanak sağladı.

Zürih Üniversitesi’nde paleogenetik profesörü olan Verena Schünemann “Radyokarbon tarihlerine ve mitokondriyal genomların çeşitliliğine dayanarak zamanla değişen dişi “etkili popülasyon büyüklüğünü” (Ne) modelleyebilirsiniz” diyor. Bu popülasyon 200.000’den 50.000 yıl öncesine kadar sabit kalıyor. Yaklaşık 40.000 yıl öncesinde ise bir kırılma noktası yaşandı. Yirmi bin yıl sonrasındaysa da mağara ayıları ortadan kayboldu.

Bazı araştırmacılar iklim değişikliğinin bu ayıları ortadan kaldırdığını öne sürdüler. Buz örtüsü daha da arttı ve 2.6 milyondan 11.700 yıl öncesine kadar süren Pleistosen Çağı esnasında küçüldü. Bu ayıların dişleri üzerindeki izler ise çoğunlukla bitkiler ile beslendiklerini gösteriyor. (Her ne kadar yakın zamandaki diş izleri bulguları diğer mağara ayılarını da yediklerini gösterse de.) Eğer bitki örtüsünde bir kayma yaşandıysa belki de ayılar küçük yiyecek olanakları ile mücadele ettiler. 

Fakat araştırmacılar Avrupa’da 200.000 ila 50.000 yılları öncesinde iklimin ayılar üzerinde belirgin bir etkisi olmadan iki kez soğuyup ısındığını da belirtiyorlar.  Ya da bu çalışmanın yazarlarından ve Tübingen Üniversitesi’nde paleobiyolog olan Hervé Bocherens’ın dediği gibi “Mağara ayısı popülasyonları 50.000 yıldan daha önce yaşanan iklim değişiklikleri sırasında dikkate değer dalgalanmalar göstermedi.” Buna karşılık ani popülasyon düşüşü modern insanların Avrupa’ya vardığı zamanda başladı. 

İnsanların ayıları öldürdüğüne dair kanıtlar ise mevcut. On yıl kadar önce paleontologlar çakmaktaşından yapılmış bir silah ucunun mağara ayısı omurgasına saplı halde buldular. Daha yakın zamanda ise İtalya’da bir grup bilim insanı Neandertallerin hayvanları kış uykusundan yeni uyandıkları gibi en korunmasız oldukları zamanlarda avladıklarını gösterdiler. Bocherens “Büyük ihtimalle mağara ayılarını diğer büyük memelileri öldürmeleriyle aynı sebepten dolayı öldürdüler” diyor, yani derileri ve etleri için.

Schünemann mağara ayılarının doğdukları mağaralara geri döndüklerini söylüyor. İnsan popülasyonları ise büyüdükçe daha uzun zamanlı barınak ihtiyacı da artıyor. Yani insanlar ayıları doğdukları mağaralardan kaçırdılar. “Hem insanların hem de iklimin birlikte bir etkisi olmuş olabilir.” Belki de insanlar ayılara baskı uygularken iklim de onların yiyecek olanaklarını kısıtladı.

Bocherens son olarak “Büyük memeliler üzerindeki iklim değişikliğinin ve insan etkisine baktığımızda büyük memelilerin neslinin tükenmesi süreci ve sonuçları hakkında bize birçok şey söyleyebilir. Geçmişi araştırmak geleceği kurtarabilir: Bu bizim ne yapmaya çalıştığımızdır” diyor.


WashingtonPost, 15 Ağustos 2019. Ben Guarino.

Makale: Joscha Gretzinger-Martyna Molak-Ella Reiter-Saskia Pfrengle-Christian Urban-Judith Neukamm-Michel Blant-Nicholas Conard-Christophe Cupillard-Vesna Dimitrijević-Dorothée Drucker-Emilia Hofman-Kamińska-Rafał Kowalczyk-Maciej Krajcarz-Magdalena Krajcarz-Susanne Münzel-Marco Peresani-Matteo Romandini-Isaac Rufí-Joaquim Soler-Gabriele Terlato-Johannes Krause-Hervé Bocherens-Verena Schuenemann. Large-scale Mitogenomic Analysis Of the Phylogeography Of the Late Pleistocene Cave Bear. Scientific Reports. 2019

Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü mezunu ve Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü ile yandalı var. Paris Diderot Üniversitesi'nde Genetik yüksek lisansını tamamladı ve Jacques Monod Enstitüsü'nde Paleogenomik laboratuvarında doktorasına devam ediyor. Araştırma alanları: Fransa'daki Neolitik Dönemden itibaren antik insan popülasyonlarının demografisi ve dinamiği, nadir görülen genetik hastalıkların evrimi ve Orta Çağ Fransızlarının genetik yapısı.

You must be logged in to post a comment Login