Dik Yürümeyi Bir Süpernovaya Borçlu Olabiliriz

Arkaik insanların iki ayakları üzerinde yürümesini ve sonrasında serbest kalan elleri ile binalar inşa eden, roketler tasarlayan, telefonlarıyla selfie çekebilen Homo sapienslere dönüşmesini antik bir süpernova tetiklemiş olabilir.

Yayımlanan araştırmaya göre antik süpernova, dünyayı yaklaşık 8 milyon yıl önce başlayan kozmik bir enerji bombardımanına tuttu. 2,5 milyon yıl önce zirve yapan bu bombardıman alt atmosferde bir elektron çığına sebep olarak Homo habilis gibi ellerini kullanabilen ve iki ayak üzerinde durabilen homiminler ile bitecek bir olaylar zincirinin başlangıcı olacaktı.

Araştırma yazarları, atmosferik iyonizasyonun bulut ve yeryüzü arasındaki yıldırım sayısında ani ve hızlı bir artışa sebep olduğuna ve bu artış ile birlikte dünya çapında pek çok orman yangını yaşandığına inanıyorlar. Kuzeydoğu Afrika’da tahrip olan ormanlarının yerini alan savanlara adapte olmaya çalışan arkaik sapienslerin bipedalizm geliştirmelerinin sebepleri arasında bu devasa yangınlar yatıyor olabilir.

(İnsan Benzeri Yürüyüş, Homo Cinsinden Önce Gelişti)

Araştırmanın baş yazarı Adrian Melott, “Homininlerin bu olay öncesinde de iki ayak üzerinde yürümeye ilişkin yatkınlıkları olduğu düşünülüyor” diyor.

“Ancak yine de temelde ağaçlara tırmanmaya uygundular. Ormanların savanlara dönüşmesinden sonra bir ağaçtan diğerine ulaşmak için otlaklarda daha fazla yürümek zorunda kaldılar ve böylece dik yürüme konusundaki becerilerini geliştiler. İki ayakları üzerindeyken otlaklara yukarıdan bakabiliyor ve yaklaşmakta olan avcıları kolaylıkla görebiliyorlardı. Bipedalizmin bu dönemden sonra daha yaygın hâle gelmesi savana geçişin bipedalizme katkı sağladığını düşündürüyor.”

Dik yürümeye başlamak, ellerin serbest kalmasını sağladı ve bu durum alet yapımında önemli rol oynadı.

Deniz tabanındaki demir-60 birikintilerini temel alan astronomlar süpernovanın, Pliyosen Evreden Buzul Çağı’na geçiş döneminde, Dünya’nın 163 ışık yılı kadar yakınında patlamış olduğu konusunda hemfikirler.

“Demir-60 birikintileri ile süpernovadan gelen kozmik ışınların atmosferdeki iyonizasyonunu mümkün olduğunca hesapladık” diyor Melott.

“Çok daha uzun bir serinin en son patlamasına benziyor. Bu patlamanın alt atmosferdeki iyonizasyonu 50 kat artırdığını düşünüyoruz. Genellikle kozmik ışınlar alt atmosfere kadar işleyemediği için bu tabakada herhangi bir iyonizasyon gözlemlenmiyor ancak süpernovadan gelen yüksek enerjili ışınlar doğrudan yüzeye ulaşabilmişti. Yani patlamadan sonra atmosferde ayrışmış çok fazla elektron bulunuyordu.”

(Evrimin Gerçekten Yaşandığını Nasıl Bilebiliriz?)

Melott ve araştırmanın eş yazarı Brian Thomas, alt katmanında yaşanan ve elektron bolluğu anlamına gelen bu iyonizasyonun normalden daha fazla yıldırım yolu oluşturduğu kanısında.

Melott, “Atmosferin ilk katmanı normalde olduğundan çok farklı bir şekilde etkilenmişti.” diyor.

“Yüksek enerjili kozmik ışınlar atmosferdeki atom ve moleküller ile çarpıştığında atom ve moleküllerin yapısında bulunan elektronların ayrışmasına sebep olur. Ayrışan bu elektronlar etrafta serbest bir şekilde dolaşmaya başlar. Normalde yıldırım esnasında iki bulut veya bulut ve yeryüzü arasında voltaj birikir, ancak etrafta elektriği taşıyacak yeterli elektron bulunmuyorsa akım gerçekleşmez. Bu yüzden elektronlar harekete geçmeden önce yüksek voltajın birikmesi gerekir. Elektronların harekete geçmesiyle daha fazla elektron daha fazla atomdan ayrışır ve yıldırıma neden olur. Ancak bu sefer mevcut olan iyonizasyon sayesinde bu süreç çok daha kolayca başlamış ve çok daha fazla yıldırım düşmüştü. “

Araştırmacılara göre kozmik ışın bombardımanı dönemine ait toprak örneklerindeki karbon artıkları, yıldırımların dünya çapında yaşanan büyük yangınlara sebep olduğu ihtimalini destekler nitelikte.

“Yapılan çalışmalar yeryüzündeki kömür ve kurum miktarında birkaç milyon yıl önce başlayan büyük bir artış yaşandığını gösteriyor” diyor Melott.

“Her yerde aynı durum söz konusuydu ve kimse farklı iklim bölgeleri de dâhil olmak üzere tüm dünyada neyin buna sebep olduğunu bilmiyordu. Bu güzel bir açıklama olabilir. Yangınlardaki bu artışın pek çok yerde ormanlık alanlardan savanlara geçişe neden olduğu ve eskiden ormanlık olan alanların yerini çalılıkların ve açık alanların aldığı düşünülüyor. Bu durumun Kuzeydoğu Afrika’daki insan evrimi ile bir bağlantısı olabilir. Özellikle de pek çok hominin fosilinin bulunduğu Great Rift Valley’deki evrim ile.”

Melott yakın zamanda benzer bir durumun yaşanmayacağını söylüyor. Önümüzdeki milyon yıl içerisinde patlama ihtimali olan en yakın yıldız Betelgeuse bizden 652 ışık yılı uzakta.

Melott, “Betelgeuse, benzer bir etki yarayacak kadar yakın değil. Bu konudan bir endişeniz olmasın. Endişe edecekseniz güneş fırtınalarından endişe edebilirsiniz. Tüm elektrik gücünü devre dışı bırakabilecek bir güneş patlaması teknolojimiz için büyük bir tehlike demek. Aylarca elektriksiz kaldığınızı bir düşünsenize.”


Science Daily. 28 Mayıs 2019.

Makale: Adrian L. Melott, Brian C. Thomas. 2019. From Cosmic Explosions to Terrestrial Fires? The Journal of Geology.

Boğaziçi Üniversitesi 2015 Çeviribilim mezunu.

You must be logged in to post a comment Login