Savaşmak doğamızda mı var? İnsanların doğuştan bu eğilime sahip olduğunu ve diğer grup üyelerini öldürme dürtüsü olduğunu kabul etmeli miyiz?
Antropoloji profesörü Brian Ferguson, hayır diyor. Silahlanmak ve topluca öldürmek için içgüdüsel bir eğilimimiz olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yok.
Araştırmacılar yeni araştırmada, savaşın bizim doğamızda olup olmadığını tartışıyor. Araştırmaya göre, insanlar kişisel nedenlerle savaşabilir ve bazen öldürebilir, ancak cinayet savaş değildir.
Ferguson, “Bu soru söz konusu olduğunda alanda kesinlikle tartışma var. Ama bu, içinde yaşadığımız genel koşulların, savaşa gitmek ya da gitmemek dürtüsünü yaratmasıdır.” diyor.
(Almanya’daki 3200 Yıllık Savaş Alanında Ölenler İnceleniyor)
Ferguson, çalışmasında, savaşın tarihsel kökenine bakmak için insanlara her zaman savaşıp savaşmadığına ya da silahlı çatışmanın sadece kolektif olarak öldürme motivasyonunu sağlayan toplumsal koşulların değişmesi ile ortaya çıkmış olmasına ışık tutmak için binlerce yıl geriye gitti.
Ferguson’un araştırması, insanların savaşlarda savaşmak için zorlanmış olup olmadıklarına veya savaşın bir insan icadı olup olmadığına dair eski bir akademik tartışmayı çözme girişimiydi. “Eğer savaş insan doğasına işlemiş değilse, bu, savaşa karşı bir seçenek olarak tartışmaya zemin hazırlayabilir.”
Birçok bilim insanı, bir tür olarak insanların saldırgan, acımasız ve kana susamış olduğuna ve bu davranışın DNA’mızın bir parçası olduğuna inanıyor. Ancak Ferguson, insanların, tüm tarih boyunca savaşları sürdürmekte olduğuna dair gerçek bir gösterge ya da bilimsel kanıt olmadığını savunuyor.
Ferguson, “Savaş yanlısı kültürler bazı yerlerde sadece son 10.000 yıl içinde yaygınlaşmış ve hatta çoğu yerde bundan daha yakın bir zamanda yaygınlaşmıştır.” diyor.
Ferguson araştırmasında, tarih öncesi kayıtlarda şiddetli ölüm olarak rapor edilen vakalara baktı. Ferguson, birçok antropolog ve arkeoloğun, savaş sonucu olduğunu söylediği ölümlerin, %15 ila %25’inin, tüm arkeolojik alanların geniş çaplı araştırmaları ile çelişir şekilde, en şiddetli vakalardan uygun olanının seçildiğini yansıtabileceğini gösterdi.
“Bireysel öldürme, sosyal gruplar arasındaki savaşla aynı değildir. Savaş, arkeologların bulabileceği fiziksel izler bırakır. Ne zaman ve nerede başladığı dünyanın farklı yerlerinde çok farklılık gösterir. Açık bir savaş işareti olmadan binlerce yıl süren zamanlar var.”
(Mezopotamya’daki Şiddet Komşu Bölgelere Göre Çok Daha Azdı)
Tartışmanın nedeninin bir kısmı, silah, sanat ve mağara resimleri, savunma yapıları ve iskelet kalıntıları gibi tarih öncesi savaş kültürünü tanımlamak için kullanılan kanıtların genellikle muğlak ve yorumlanması zor olması. Tüm kanıtların dikkatli bir şekilde incelenmesiyle, tipik olarak, erken kalıntılarda güçlü bir savaş belirtisi bulunamıyor. Daha sonraki dönemlerde savaş izleri netleşiyor.
Ferguson, milyonlarca yıl önce insanların bu genetik yapılarını şempanze kuzenlerinden miras almış olabileceği inancına itiraz ediyor. Bildirilen her şempanze ölümünü inceledikten sonra, konuyla ilgili bir kitap yazan Ferguson, şempanzeler arasındaki savaşın evrimsel bir strateji değil, insan teması ve rahatsızlıklarına bir cevap olarak ortaya çıktığına inanıyor.
Peki, son zamanlardaki arkeolojik buluntularda savaş neden bu kadar yaygın hale geldi? Ferguson, sosyal hiyerarşi, daha yerleşik bir varoluş, büyüyen bir bölgesel nüfus, değerli kaynaklar ve sınırların oluşturulması gibi savaşı daha olası kılan ön koşulların çok daha yaygın hale geldiğini söylüyor. “Bu koşullar bazen ciddi çevresel değişikliklerle daha da kötüleşti.”
Ayrıca çağdaş savaş, dünya çapında vahşi savaşlar ve Irak ve Afganistan’daki ABD savaşları üzerine çalışmalar yapan Ferguson, antropolog Margaret Mead’ın “savaş yalnızca biyolojik bir zorunluluk değil, bir icattır” sözüyle hemfikir, ancak savaşların sona erdiğini düşünmüyor.
“Antropologlar uzun vadede savaş ihtimallerini düşünüyorlar. Savaşın insan doğasının bir parçası olduğu fikri bilimsel olarak desteklenmezse, alternatif gelecekler açılır. Daha fazla insan önlemek için çalışırsa, savaşın nihai olarak yok edilmesi kesin bir teorik bir olasılık olur.”
Rutgers University. 4 Aralık 2018.
You must be logged in to post a comment Login