Yeni keşfedilen dikenli yaratık, yaklaşık 308 milyon yıl önce Illinois'de yaşamıştı ve boyu yalnızca 1,5 cm civarındaydı.
Kolombiya'da bulunan fosilleşmiş bir reçine içinde, karıncaları taklit eden bir örümceğin bilinen ilk kanıtı var.
Fransa'da 22.5 milyon yıllık fosilleri inceleyen araştırmacılar, örümcekler floresan mikroskobu altında parladığında oldukça şaşırdı.
Avustralya'da 11 milyon yıldan daha önce var olmuş şaşırtıcı derecede iyi korunmuş yüzlerce fosil arasında bitkiler, böcekler ve balıklar var.
Çin'deki araştırmacılar, 99 milyon yıl öncesine ait kehribar örneğinde yavrularını koruyan bir anne örümceğin kanıtını buldular.
Gezegenin yedi kıtasından altısında bulunabilmeleri oldukça kafa karıştırıcı, çünkü tarantulalar göçebe yaşam tarzlarıyla bilinmiyor.
Kehribar fosilleri; milyonlarca yıl önce yaşamış hayvanların ve bitkilerin üç boyutlu yapılarını muhafaza eden birer zaman kapsülünü andırıyor.
Milyonlarca yıl önce yaşamış örümceklerin fosilleri, gece görüşüne dair kilit bir adaptasyon işaretçisi olan karanlıkta parlayan gözleri olduğunu gösteriyor.
Danimarka'daki Bornholm adasında bulunan örümcek ağı çizimli tuhaf taşlar ve diğer eserler, yaklaşık 5.000 yıl önceki Neolitik güneş tapınımı hakkında yeni sırlar ortaya çıkardı.
Yeni bir araştırma, 6 aylık bebeklerin bile yılan veya örümcek gibi hayvanlarla karşı karşıya geldiğinde korkuya dayalı stres yaşadığını ortaya koydu.
Araştırmacılar, örümcek korkusunun, yani araknofobinin DNA’mıza yazılmış bir hayatta kalma dürtüsü olduğunu keşfetti.