Shakespeare’in Zamanında Oyunlarını Seyredenler Ne Atıştırıyordu?

Shakespeare’in oyunlarının sahnelendiği tiyatrolarda yapılan arkeolojik kazılar, izleyicilerin oyunları izlerken neler yediklerini ortaya çıkardı.

Elizabeth I’in The Globe Tiyatrosu’nda Shakespeare’in “Windsor’ın Şen Kadınları” oyununu izlerken bir tasviri. Kraliçe özel bir locada otururken, izleyicilerin geri kalanı oyunun tadını galerilerde istiridye ve kabuklu yemiş tüketerek çıkarıyorlardı. Hulton Archive/Getty Images

Elizabeth I’in The Globe Tiyatrosu’nda Shakespeare’in “Windsor’ın Şen Kadınları” oyununu izlerken bir tasviri. Kraliçe özel bir locada otururken, izleyicilerin geri kalanı oyunun tadını galerilerde istiridye ve kabuklu yemiş tüketerek çıkarıyorlardı. Hulton Archive/Getty Images

“Hayat… yemekten ve içmekten oluşur” diyor Shakespeare’in Onikinci Gece oyununda Sir Andrew Aguecheek. Öyle görünüyor ki, o dönemin Shakespeare izleyicileri de böyle hissediyordu.

1988 ve 1990 yılları arasında arkeologlar, Shakespeare’in oyunlarının sahne aldığı The Rose ve The Globe tiyatrolarının kazılarını yaparken, tiyatro binaları hakkında bilgi edindikleri kadar, izleyici kitleleriyle ilgili de bilgi edindiler.

400 sene önce bu binalarda yiyecek satan yerler mevcut değildi. Hırçın Kız, Macbeth ve Size Nasıl Geliyorsa gibi oyunlardaki karakterler sahnede, avluda ve galerilerde yiyip içerken, seyirciler de soğuk atıştırmalıklarından ve hazır sokak yiyeceklerinden küçük ısırıklar alıyorlardı.

Londra Arkeoloji Müzesi’nden arkeolog Julian Bowsher, bu kazılarda üzüm, incir, böğürtlen, ahududu ve eriğin yanında ,küçük hayvan kemiklerinin kanıtlarını da buldu. Bu kanıtlar, seyircilerin bir yandan Shakespeare’in Aşkın Çabası BoşunaKuru Gürültü ve Veronalı İki Centilmen gibi oyunlarındaki “hadım horoz” şakalarına gülerken, bir yandan da soğuk bir tavuğu mideye indirmiş olabileceklerini gösteriyor.

Bowsher ayrıca, John Fletcher tarafında yazılan bir 17. yüzyıl oyunu olan Wit Without Money’de se, genç çırakların performans boyunca kabuklu yemiş yemelerinden şikâyetçi olunduğunu belirtiyor; bunları bir bakıma günümüzde sinema salonlarında yüksek sesle patlamış mısır yiyen insanlara benzetebiliriz.

Tiyatro binalarının altında yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntuların büyük kısmını ise istiridye kabukları oluşturuyor. Shakespeare, bu popüler kabuklu deniz hayvanlarından en az altı oyununda bahsediyor. Örneğin, Kuru Gürültü’de Benedict, aşk tarafından bir istiridyeye dönüştürülmekten korkarken, Windsor’un Şen Kadınları’nda Pistol “Dünya, benim istiridye kabuğumdur, kılıcımla açacağım onu” diyor. Böyle anlar da büyük ihtimalle, oyuncuların dördüncü duvarı kırmaları ve izleyicilerle küçük bir eğlence içine girmelerine fırsat sağlıyordu.

Globe Tiyatrosu’ndaki kazılar Elizabeth ve Jakoben dönemi tiyatro izleyicilerinin atıştırmalık alışkanlıkları hakkında birçok bilgiyi açığa çıkardı. (Flickr/The Commons)

Globe Tiyatrosu’ndaki kazılar Elizabeth ve Jakoben dönemi tiyatro izleyicilerinin atıştırmalık alışkanlıkları hakkında birçok bilgiyi açığa çıkardı. (Flickr/The Commons)

Peki, tiyatro izleyicileri bu atıştırmalıkları nereden ediniyorlardı? Muhtemelen, oyunu izlemeye gittikleri esnada yol üzerindeki seyyar satıcılardan satın alıyorlardı.

Bowsher. tiyatroların, yanı başlarında bulunan ve “gösteri için yemek ve içecek satın alınabilecek yerler olan” tavernalardan da sıklıkla faydalandıklarını dile getiriyor. Kısasa Kısas’ta Froth karakterinin hiçbir zaman kendi arzusu ile girmediğini, ama “içine çekildiği”ni iddia ettiği bu tesisler bir çeşit eğlenceli içki mekânlarıydı. Lord Chamberlain’s Men’in (Shakespeare’in oyunlarını yazdığı topluluk) oyuncularından bir olan John Hemmings de, Globe Tiyatrosu’nun yanındaki bir tavernanın sahibiydi.

Bowsher, taverna çalışanlarının tiyatro avlusuna da gelip ürünlerini satmalarını sağlayan bir mekanizma olduğunu belirtiyor ve “Bir keresinde bir su satıcısının olduğunu biliyoruz” diyor. Elizabeth Dönemi’nde İngiltere’ye seyahate gelmiş Alman bir hukukçu olan Paul Hentzer da, 1598’deki Londra ziyareti esnasında buralarda aynı zamanda şarap ve bira satıldığını da yazıyor.

Bu devirde oyunlar sadece tiyatro binalarında sergilenmiyorlardı. Hanlar da tiyatro mekânları olarak hizmet ediyordu. Örneğin, Whitechapel’daki Boar’s Head ve Clerkenwell’deki Red Bull, Shakespeare’in döneminde kalıcı olarak tiyatro binalarına döndürülmüşlerdi. Bowsher, zaten gerekli tesisatlar da olduğu için bu hanların, oyunların yanı sıra “büyük ihtimalle yiyecek ve içecek servis etmeye devam ettiklerini” belirtiyor.

Bowsher, bu araştırma ile “Shakespeare’in oyunlarını oynadığı, sergilediği ve yazdığı iş dünyasını açığa çıkardık” diye de ekliyor. Ve buldukları tüm kanıtlar, izleyicilerin yiyerek, içerek ve oyununun tadını çıkararak şamatalı zamanlar geçirdiklerine işaret ediyor.


Anne Bramley – NPR, 21 Nisan 2016.

Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde hem lisans hem de yüksek lisansını bitirdi. Şu anda ise Yıldız Teknik Üniversitesi Diller ve Kültürlerarası Çeviribilim doktora programına devam ederken aynı zamanda yine Yıldız Teknik Üniversitesi Yabancı Diller bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Özel olarak sanat sosyolojisine, göstergeler ve metinlerarasılık konularına ilgi duyuyor.

You must be logged in to post a comment Login