Satrancı Kim İcat Etti?

Satranç, genellikle beyaz ve siyah olmak üzere zıt renklerde parçalarla iki rakip tarafından oynanan en eski ve en popüler oyunlardan biri.

Bu etkileyici satranç taşları, British Museum’daki en ikonik objelerden olan Lewis Satranç Figürleri. Mors dişi ve İspermeçet balinası dişinden yapılan figürler, yaklaşık MS 1150-1175 yıllarına tarihlendiriliyor.

Satranç, dünyanın en popüler ve sevilen oyunlarından biri. Birleşmiş Milletler, dünya çapında 605 milyona yakın insanın – veya dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 8’inin – düzenli olarak satranç oynadığını tahmin ediyor.

Bazı oyunların akıbeti, mağaza raflarında birkaç yıl geçirdikten sonra belirsizliğe düşerken, satranç zaman sınavını atlatmayı başardı. Oyun ayrıca, ilk dört haftasında yaklaşık 62 milyon hesaptan izlenen 2020 Netflix dizisi “The Queen’s Gambit”ten de destek aldı. Bu durum, dizinin yayınlanmasından sonraki haftalarda eBay’deki satranç seti satışlarının yüzde 215’lik bir artış göstermesiyle, bir satranç satın alma patlamasına yol açtı.

(İlgili: Ürdün’de Bilinen En Eski Satranç Taşı Bulundu)

Satranç, bugün yaşayan herhangi bir insandan çok daha uzun süredir var. Ama bu oyun aslen nereden çıktı ve kaç yaşında?

Modern bir satranç tahtası.

Satrancın kökeni nereye dayanıyor?

Oyunun yaşı göz önüne alındığında, satrancın kesin kökenlerini doğru bir şekilde belirlemek zor. Ve satrancın tek yaratıcısı olarak kabul edilebilecek kimse olmasa da, çoğu tarihçi oyunun Hindistan’da ortaya çıktığını düşünüyor.

Uluslararası bir satranç ustası ve Buffalo Üniversitesi’nde bilgisayar bilimi ve mühendisliği dalında doçent olan Kenneth W. Regan’ın söylediğine göre, Hindistan’da Orta Doğu’dan daha önce tarihsel atıflar olmasının yanı sıra, dilbilim de önemli bir ayrım noktası.

“Hem Farsça hem Arapça’da kullanılan modern ‘shatranj’ kelimesi, açıkça Sanskritçe ‘chaturanga’dan türemiştir. Bu kelimeyi incelediğimizde, ‘chatur’, Latince ‘quattor’ (dört) ve ‘anga’ (aza) anlamına geliyor.”

Çevrimiçi Etimoloji Sözlüğü’ne göre Sanskritçe “chaturanga” adı, kabaca “bir ordunun dört üyesi” (filler, atlar, savaş arabaları ve piyadeler) anlamına geliyor. Chess Central’a göre, MS 760’a tarihlenen bilinen en eski versiyon da dahil olmak üzere ilk satranç örnekleri, savaş arabası ve fil parçaları içeriyordu. Bu parçalar sonunda sırasıyla kale ve fil (bishop) olarak değiştirildi. 

Satrancın mucidi olarak tek bir kişi adlandırılamazken, eski bir efsane, oyunun yaratıcısı olarak baş vezir Sissa ibn Dahir’i gösteriyor. Hikayeye göre, ilk satranç tahtasını Sissa ibn Dahir Hindistan kralı Shirham’a hediye etmişti, ancak bu hikayenin en eski yazılı referansının 1256’ya ait olduğu göz önüne alındığında, sadece uydurma olması değil, gerçekte hiçbir temeli olmaması da oldukça muhtemel.

Ancak, tüm tarihçiler satrancın Hindistan’da ortaya çıktığı konusunda hemfikir değil. 2002’de ölen İspanyol satranç oyuncusu ve tarihçi Ricardo Calvo, 1996 tarihli bir makalesinde, büyük ölçüde, eski Fars edebiyatının, Hint edebiyatında hiç bahsedilmeden önce satrançtan bahsetmesi temelinde ulaşılan bir sonuç olarak, oyunun “kesinlikle İran’da icat edildiğini” öne sürdü. Ancak genel fikir birliği, oyunun Hindistan’da icat edildiği yönünde; aslında, Pers kökenli hikayenin destekçileri İran’dan olma eğiliminde ve bu nedenle tamamen tarafsız olmayabilir. 

1831’de Benjamin Franklin ve Lady Caroline Howe’u Londra’da satranç oynarken gösteren bir gravür.

Satranç ne zaman icat edildi?

Britannica’ya göre, satrancın 6. yüzyıldan önce modern versiyonuna yakın bir biçimde var olduğuna dair inandırıcı bir kanıt yok. 

O zamandan beri oyun, yüzyıllar boyunca hem küçük hem büyük değişiklikler getiren farklı kültürlerle beraber gelişti. 

Regan, bazı versiyonların diğerlerinden daha iyi olduğunu belirterek, “Bütün büyük bölgesel kültürler – coğrafi olarak genişleyecek kadar zengin ve birleşik olanlar – kendi satranç biçimlerine sahipti” diyor. “Herhangi bir boyuttaki Arap tahta oyunları oldukça zor ilerliyordu. Bunun nedeni büyük ölçüde parçaların bugünkü kadar çevik veya dinamik olmaması ve sonuç olarak birçok oyunun berabere bitmesiydi.”  

Ancak zamanla satranç daha standart hale geldi. Regan, “De ludo schacorum” (“Satranç Oyununda”) metnini yazan 15. yüzyıl matematikçisi Luca Pacioli’nin etkisinin altını çiziyor. “Schifanoia” olarak da bilinen bu el yazması, esasen o noktaya kadar bir dizi bölgesel varyanta tabi olan bir oyunu kodlayarak, hızla bir satranç incili gibi konumlandı.

Peki, satranç neden bu kadar uzun süre popülerliğini korudu ve neden dünyanın en eski masa oyunu olarak kabul edilen ve satrancın onda biri kadar yani yaklaşık 60 milyon düzenli oyuncusu olan Go gibi diğer eski oyunlardan daha yaygın olarak oynanıyor?

Regan bu konuda, “Satranç, birçok yeterlilik düzeyinde keyif alabileceğiniz bir oyun. Bir deyişe göre satranç, bir sivrisineğin içebileceği ve bir filin yüzebileceği bir gölet. Go, doğası gereği daha derin ve daha zorlu bir oyun. Sıradan bir Go oyunundan sonra başım ağrıyor ama satrançta öyle değil!” diyor.


Live Science. 27 Temmuz 2022.

You must be logged in to post a comment Login