Orta Amerika’nın Sahipleri: Maya Medeniyeti Nasıl Çöktü?

Mayaların Orta Amerika’daki varlığı MÖ 1800 yılında başlayıp günümüze kadar uzanıyor. Bugün hala 7 milyon nüfusu olan bu antik toplumun kurduğu medeniyetin siyasi tarihi, çöküş ve yükseliş arasında gidip geliyor.

Chichén Itzá. C: Pixabay

Mayaların Orta Amerika ve Yucatan Yarımadası’ndaki varlığı en geç MÖ 1800 yılına tarihleniyor. Mezoamerika’nın bu kadim uygarlığı üzerinde yürütülen sayısız araştırmadan çıkarılan sonuç ise Maya medeniyetinin çöküşü olarak MS 800 ile 1000 yılları arasına işaret ediyor. Her ne kadar “çöküş” denildiğinde akılda antik bir medeniyetten geriye kalan terk edilmiş şehirlerin balta girmemiş bir ormanın içindeki harabeleri canlansa da Mayaların başına gelenler aslında çok daha karmaşık.

Peki, Maya medeniyeti neden yok oldu ve bu yok oluşa “çöküş” demek ne kadar doğru?

Aslında, Mayaların hala var olduğunu belirterek başlamak en iyi olacaktır. Illinois Üniversitesi Antropoloji ve Orta Çağ Araştırmaları bölümünden Profesör Lisa Lucero, “Çöken şey Mayaların siyasi sistemiydi, toplulukları değildi.” diye belirtiyor. “Günümüzde Orta Amerika’da 7 milyondan fazla Maya yaşıyor, dolayısıyla Maya toplumunun yok olmadığı kesin.”

(Dışkılar, Mayaların İklim Değişikliğinden Etkilendiğini Gösteriyor)

Antik Mayaların tek bir merkezi yöneticisi (örneğin bir imparatorları) yoktu; birleşik bir Maya devleti altında yaşamıyorlardı. Bunun yerine pek çok küçük şehir devletinden oluşan bir medeniyet söz konusuydu. Bu şehir devletleri kültür ve din bakımından benzerlikler taşısalar dahi farklı yerel liderlerce yönetiliyordu; kimi şehir devletleri diğerlerinden daha güçlüydü.

Maya şehir devletlerinin hepsi aynı anda çökmedi, bilim insanlarına göre kimisinin çöküşü 800 ile 1000 yılları arasında gerçekleşirken, kimisi daha sonraki dönemlerde de siyasi varlıklarını sürdürdü. Örneğin, günümüzde Guatemala sınırlarında bulunan Tikal gibi güney Mezoamerika’daki yerleşimler, çevresel problemler ile siyasi karışıklıklar sonucunda 8. ve 9. yüzyıllarda gerileyip tarihe karışırken, Meksika’nın Yucatan Yarımadası’ndaki topraklarında var olmuş olan Chichén Itzá gibi farklı yerleşimlerde yaşayan halklar yükseliş devirlerini yaşıyorlardı.

Albany Üniversitesi Antropoloji Kürsüsü başkanı Profesör Marilyn Masson, “Mayaların başına gelenleri ‘çöküş’ olarak adlandırmamak gerek, hatta Maya sözcüğünü tekil olarak kullanmak bile doğru değil.” diye söylüyor. “Mayaların yaşadığı coğrafya genişti, pek çok devlete ev sahipliği yapıyor, üzerinde Maya dil ailesinden farklı diller konuşuluyordu.”

Chichén Itzá, 11. yüzyıldaki kuraklığın da etkisiyle çökerken, yerine başka bir Yucatan şehri, Mayapan yükselmeye başlamıştı. “Mayapan’ın yöneticileri, rahipleri, yüzlerce dini hiyeroglif kitabı, karmaşık bir astronomisi ve bir panteonu vardı.” diye söylüyor Masson. “Erken Maya dini hakkında bildiklerimizin büyük bir kısmı Mayapan döneminde yazılan kitaplardan ve Mayapan’ın Avrupalılarla temas kurup hayatta kalan mirasçılarından geliyor.”

Masson’un belirttiğine göre, Avrupalıların gelişinden önce, yapılan savaşların da etkisiyle, çöküşe geçen Mayapan’ın yerine bir başka Yucatan şehri olan Ti’ho, Avrupalıların Orta Amerika’ya geldiği sırada yükselişteydi.

Maya şehirleri Avrupalıların Orta Amerika’daki fetih hareketleri sonucu bölgeye yayılan savaş ve hastalıklardan sonra bile varlıklarını sürdürdüler. “Asla unutmamamız gereken şey son Maya şehri Nojpeten’in 1697 tarihinde, yani bayağı yakın bir tarihte düştüğüdür.” diye belirtiyor araştırmacı Guy Middleton.

Çöküş Neden Başlamıştı?

Maya şehirlerinin çöküşü genelde çeşitli siyasi ve iklimsel sorunlara dayandırılır.

Lucero’nun belirttiğine göre mağara çökelleri incelendiğinde, güney Mezoamerika’da MS 800 ile 930 arasında uzun süreli kuraklıkların gerçekleştiği görülebiliyor. “Güçlü Maya kralları yılın kurak dönemlerinde şehirlerdeki su depolarını kullanarak halkın temiz içme suyuna ulaşmalarını sağlayıp çiftçilerin, yani tebaalarının, üzerindeki etkilerini koruyorlardı; yağmurların azalması su seviyesinin düşmesiyle sonuçlandı, yeterli mahsul elde edilemedi, krallar ise güçlerini yitirdiler.” Dahası, Lucero, “Azalan yağmurlar halihazırda sorun yaşayan kralları daha da kötü bir duruma düşürüyordu.” diye ekliyor

Geleneksel kıyafetlerini giyen genç Maya kadınları. C: Ericwaltr – CC BY-SA 3.0

Maya hükümdarlarının sahip oldukları güçleri sık sık tanrılarla ilişkilendirmesi daha fazla siyasi probleme yol açıyordu. Mayaların kuraklık sebebiyle çektikleri sıkıntılar, halkın yöneticilerine duydukları güveni yitirmelerine sebep oldu, üstelik yöneticiler ile tanrılar arasındaki bağlar göz önüne alındığında, bu güven kaybı daha kötü sonuçlara yol açıyordu.” diye belirtiyor Redwoods Koleji’nden antropoloji profesörü Justine Shaw. Shaw’ın belirttiğine göre kuraklıkların siyasi karışıklıklarla birleşmesi tarıma zarar verdi, su depolama sistemleri korunamadı, sonunda Maya kralları kendilerini kaynakları savaş için çarçur ederken buldular.

Lucero bazı Maya bölgelerinin ormansızlaşmayla karşı karşıya kaldığını, düşük su seviyesininse ticareti zorlaştırdığını da ekliyor. “Daha az yağmur muhtemelen kanoyla yapılan ticari seferleri etkilemişti, zira su seviyesi yağışsız mevsimlerde gözle görülür biçimde düşüyordu, bu durumda daha az yağmur daha az kano yolculuğu anlamına geliyordu.” diye belirtiyor Lucero.

Maya coğrafyasında bir şehrin “çöküşü” başka bir şehrin “yükselişi” anlamına geliyordu. Yucatan Yarımadası’ndaki Cochuah bölgesi, Geç Klasik dönemde [MS 800 ile 930 arasında], güneyin büyük bir kısmı kuraklık ve siyasi mücadeleler sonucunda nüfusunu yitirdikten sonra yükselişe geçti. “Ancak bu bölgenin ahalisi de sonunda yaşadıkları yeri terk ettiler.” diye belirtiyor Shaw. Cochuah’ın gerileyip düşmesinin nedeni hala araştırılıyor.

Bir bölgenin düşüp diğerinin yükselişi Avrupalıların Maya şehirleriyle mücadele ettikleri zamanda da devam etti. Siyasi ve çevresel sorunlar sık sık bir bölgenin gerilemesine, bu sorunlardan etkilenmeyen bir diğer bölgenin ise yükselmesine sebep oluyordu.

Bir Mayapan freski. C: A.ruizvelasco – CC BY-SA 3.0

Modern Mayalar

Son Maya devleti de İspanyollar tarafından 1697 yılında işgal edilince, Maya halkı ayrımcılıkla ve İspanya’yla mücadele etmeye başladılar; 1821 yılında İspanyol koloni yönetimi sona erince bölgede yeni devletler kuruldu, ancak Mayaların mücadelesi sona ermedi. “Mayalar çektikleri çilelere rağmen sık sık başkaldırdılar, başarısız oldular; yaşadıkları ülkelerde hala yeterli siyasal temsile sahip değiller.” diye belirtiyor Middleton.

“Şehirleri ve devletleri çökmüş, kültürleri değişikliğe uğramış olsa bile, Mayaların yok olmadığının farkında olmalıyız.” diye belirtiyor Middleton. “Mayaların mirasçısı olan Mezoamerikalı halkların hikayelerini ve içinde bulundukları koşulları görmezden gelmemeliyiz.”


Live Science. 12 Eylül 2021.

Ege Üniversitesi İngilizce Mütercim ve Tercümanlık bölümü öğrencisi.

You must be logged in to post a comment Login