Yapımı süren Ilısu Barajı ile sular altında kalacak Hasankeyf Höyük’te MÖ 9500 yıllarına tarihlenen yerleşim gün yüzüne çıkıyor.
Ilısu Barajı HES Projesi Kültürel Varlıkları Koruma Kurtarma çalışmaları kapsamında başlatılan “Hasankeyf Arkeolojik Kazı Çalışmaları”nın beşinci etabında Dicle Nehri kıyısında 2009 yılından bu yana Hasankeyf Höyük’te sürdürülen kazıda günümüzden 11500 yıl öncesine ait yerleşim yeri belirlendi.
Ilısu Barajı HES Projesi Kültürel Varlıkları Koruma Kurtarma Çalışmaları kapsamında başlayan Hasankeyf Arkeolojik Kazı Çalışmaları’nın beşinci etabı devam ediyor.
Hasankeyf Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, Japonya’dan 12 arkeoloğun da yer aldığı çalışmada ilk 3 aylık etapta kazı faaliyetinin, ikinci etapta da ortaya çıkartılan eserlerin konservasyon işlemlerinin yapıldığını söyledi.
“Hasankeyf Höyük’teki yerleşim yerinin MÖ 9500 yani günümüzden 11500 yıl öncesine ait olduğu analizler ve buluntular sonucunda ortaya kondu. Kazıda Göbeklitepe’deki taşlara benzer dikili taşların yerleştirildiğini düşündüğümüz alanlar belirlendi ancak taşlar günümüze kadar ulaşmamış.”
Höyükte yaşamın 1000 yıl sürdüğünü vurgulayan Eliüşük, “Höyüğün en önemli özelliği, devamlı yerleşim görmemiş. Yani günümüzden 11500 yıl önce yerleşim başlamış ve bu yerleşim şu andaki haliyle yaklaşık 1000 yıl sürdükten sonra alan terk edilmiş.” dedi.
Kazının bilimsel danışmanlığını yürüten Japonya Tsukuba Üniversitesi Öğretim Üyesi Yutaka Miyake de Neolitik Dönem’in başlarına ait olduğu belirlenen höyükteki kazıda yaşamın avcılık ve toplayıcılığa dayalı olduğunu tespit ettiklerini bildirdi.
Miyake, “En çok yabani koyun avlamışlar. Bitki olarak ise yabani fıstık, badem ve çitlembik tespit ettik. İlginç olan hiç buğday veya arpa gibi kalıntıların çıkmamasıdır. Yani burası tarım ve hayvancılığa geçmeden önceki bir yerleşim yeri. Höyükte iki evrenin yaşandığını ortaya çıkardık. İlk evrede evlerin mimari yapısı yuvarlaktı. Bir çukur kazıp, çukura duvar örüp ev yapmışlar. Ondan sonra bu evler dikdörtgen plana geçiyor. Bu da iki evrenin varlığını gösteriyor.” dedi.
Ortaya çıkartılan konutların tabanlarında 120 mezar bulduklarını belirten Miyake, mezarlarda ölülerin yanlarında hediyelik eşyalar da yer aldığını söyledi.
Hediyeler arasında taştan yapılmış kap, boncuk ve deniz kabuklarının olduğunu belirten Miyake,
“Bu gömülerin üçte birinin kemiklerinde kırmızı ve siyah olmak üzere iki renk boya tespit ettik. Bu iskeletler üzerinde çok net şekilde geniş bant ya da çizgi şeklinde boya bulunuyor. Bunu da belli bir zaman ölüyü gömdükten sonra etin çürümesini beklemişler. Et arındıktan sonra kemik üzerine bu boyayı sürmüşler. Bazılarında kemiklerin anatomik düzeni korunmuş bazılarında ise kemikler oynamış. Daha sonra kemikleri yerine yerleştirmişler.”
Miyake, höyükteki yerleşimin Şanlıurfa’daki dünyanın bilinen en eski anıtsal tapınağı Göbeklitepe ile benzer özelliklere sahip olduğunu söyledi.
Yetişkin mezarlarının yanında birer çocuk kafatasının da gömüldüğüne dikkat çeken Miyake, “Onunla birlikte büyük olasılıkla yabani koyun ve keçi olduğunu düşündüğümüz kafatası da gömüyle bulundu. Yaklaşık 6 adet böyle mezar bulduk.” dedi.
Hasankeyf Höyük’te kazı çalışmalarının 15 Aralık’a kadar sürmesinin planlandığı öğrenildi.
AA
Beynimizin Bu Kadar Büyümesinin Nedeni Bağırsaklarımız Olabilir
Göbeklitepe Aslında Ne Anlatıyor? Kimler, Neden, Nasıl Yaptı?
Göbeklitepe Aslında Ne Anlatıyor? Kimler, Neden, Nasıl Yaptı?
Afyon’da Homo erectus ve Neandertal İzleri: Yavuz Aydın Röportajı
Afyon’da Homo erectus ve Neandertal İzleri: Yavuz Aydın Röportajı
You must be logged in to post a comment Login