Avrupa’nın İlk Modern İnsanları, Amerika Yerlileriyle Uzaktan Akraba

Genom dizilimi, bazı bireylerin şaşırtıcı popülasyonlarla aile bağları paylaştığını ve hepsinin çok sayıda Neandertal akrabasına sahip olduğunu gösteriyor.

Zlaty Kun’da bulunan kadın Homo sapiens’in kafatası. C: Marek Jantac.

45.000 yıl önce, Avrupa’yı evi olarak adlandıran ilk modern insanlardan bazıları, Bulgaristan’ın Bacho Kiro Mağarası’nda ve çevresinde yaşıyordu. Bu insanlar boncuk ve ayı dişlerinden kolye gibi süslemeler yarattılar. Yaptıkları taş ve kemik aletleri kırmızı aşı boyasıyla renklendirdiler. Yerel hayvanları avladılar, doğradılar ve onlarla ziyafet çektiler. Bu yaşam tarzının eserleri mağaraya dağılmış halde bırakıldı, ancak bu eski insanlar kendilerine dair çok az kanıt bıraktılar. Geriye kalan sadece bir diş ve birkaç küçük kemik parçası. Yine de bu parçalar, bilim insanlarının, bazı insanların hikâyelerini yeniden oluşturarak hem ataları hem de torunları hakkında şaşırtıcı bilgiler ortaya çıkarmasına yetecek kadar genetik materyal içeriyordu.

Bu hafta farklı dergilerde yayınlanan iki genetik dizileme çalışması, Avrupa’nın bilinen en eski modern insanlarının aile ağaçlarını ana hatlarıyla ortaya çıkardı. Bunlar, Bacho Kiro Mağarası’ndan 45.000 yaşındaki üç kişi ve Zlatý kůň (Altın At) alanında bulunan yaklaşık aynı yaşlarda bir bireyin kafatası. Anlaşıldığı üzere, yalnızca Bacho Kiro bireylerinin yaşayan torunları var ve bunlar şaşırtıcı yerlerde bulundular: Doğu Asya ve Amerika. Yani Bacho Kiro bireyleri, Doğu Asya ve Amerika’daki günümüz ve eski popülasyonlarla, daha sonraki Batı Avrasya popülasyonlarına göre daha yakından ilişkili.

(Roma’daki Bir Mağarada Dokuz Neandertal Kalıntısı Bulundu)

Her iki Avrupa bölgesindeki eski insanlar, ortak bir atadan kalma soyu paylaşıyorlar: sağlıklı bir dozda Neandertal DNA’sı. Bacho Kiro insanları arasındaki kanıtlar, modern insanların Avrupa’ya geldiklerinde Neandertallerle, genellikle inanıldığının aksine, daha sonra ve daha uzun bir süre melezleştiklerini gösteriyor gibi görünüyor.

2015 yılında, Bulgaristan mağarasında çalışan bilim insanları, insan fosillerinin yanı sıra kesilmiş hayvanlardan binlerce kemik ve bir Paleolitik eserler topluluğu buldular. Aralarından yalnızca bir azı dişinin açıkça bir insana ait olduğu göze çarpıyordu, ancak kemiklerin geri kalanı parçalara ayrılmıştı. Diğer türlerin kemiklerinde bulunmayan benzersiz insan protein dizilerini tespit edebilen protein kütle spektrometresi kullanılarak, bu parçaların insana ait olduğu anlaşıldı. Daha sonra insan kemikleri, radyokarbon tarihlendirmesi sayesinde günümüzden 42.580 ile 45.930 yıl öncesine tarihlendirildi. Araştırmacılar ayrıca, bir zamanlar mağarayı evleri olarak gören üç farklı bireyin DNA’sını çıkarabilecekleri ve genomlarını sıralayabilecekleri minik diş ve kemik tozu parçaları ürettiler.

Yaşları, bu bireylerin Avrupa’da yaşayan en erken modern insanlar arasında olduğunu öne sürerken, DNA’ları şu anda Avrupalı ​​olarak bilinen insanlarla çok az ilişkileri olduğunu ortaya koyuyor.

Bu hafta Nature’ da yayınlanan çalışmanın eş yazarı olan Francis Crick Enstitüsü’nden Mateja Hajdinjak, “İlginç bir şekilde, Bacho Kiro Mağarası’nda bulduğumuz bu ilk Avrupalılar, daha sonraki Batı Avrasyalılara önemli ölçüde katkıda bulunmadı. Batı Avrasya’da bu grupların yerini, büyük ölçüde sonradan göç eden insanlar aldı. Ancak, günümüz nüfusu da dâhil olmak üzere, daha sonra Doğu Avrasyalıların ve Amerikalıların ortaya çıkmasına neden olan insan gruplarıyla yakından ilişkiliydiler.” diyor.

Bilim insanları Bulgaristan Bacho Kiro mağarasında yaptıkları kazılarda, taş aletler, hayvan kemikleri, kemik aletler ve takılarla birlikte dört modern insanın kemiklerini buldu. C: Tsenka Tsanova, MPI-EVA Leipzig.

Smithsonian’s Human Origins Programının direktörü, genetik araştırmalara dâhil olmayan Rick Potts, “Bulgaristan’daki üç bireye ait fosillerde DNA bulunması ve onların soyundan gelenlerin, dünyanın beklediğimizden daha farklı yerlerinde (antik ve yaşayan Doğu Asyalılar ile Amerika’nın Yerli halklarında) izlerini sürebilmek gerçekten harika.” diye ekliyor.

Genom çalışması ayrıca Bacho Kiro insanlarının soy ağacındaki belirgin bir dalın Neandertallere ait olduğunu da gösteriyor. Bireyler genlerinde yüzde 3 ila 3,8 oranında Neandertal DNA’sı taşıyorlar, bu da aile geçmişlerinde bir defaya mahsus bir çiftleşme olduğunu gösteriyor. Aslında, genomlar, bu Avrupalı ​​insanların sadece altı veya daha az kuşak önce Neandertal atalarına sahip olduklarını gösteriyor.

Hajdinjak, “Bacho Kiro Mağarası bireyleri, Neandertallerle karışımın, tanışma şansı bulduklarında yaygın olması gerektiğine dair daha fazla kanıt sağlıyor, çünkü hepsinin aile geçmişlerinde çok yakın zamanda Neandertal ataları var.” diyor.

Nature Ecology and Evolution’ da yayınlanan ikinci bir çalışma, 1950’lerin başlarında, Zlatý kůň Çekya bölgesinde bulunan ve o zamandan beri bazı araştırmacıların kafasını karıştıran ilginç bir modern insanın kafatasını ele aldı. Kafatasının mağarada tam olarak nereye gömüldüğüne veya hangi eserlerle birlikte bulunduğuna dair herhangi bir bağlam uzun zamandır yok. Kontaminasyon nedeniyle radyokarbon tarihleme başarısız oldu. Çalışmanın analizi, bir zamanlar kafatasının korunmasına yardımcı olmak için kullanılan hayvan yapıştırıcısının muhtemel sonucu olan sığır DNA’sını ortaya çıkardı, bu nedenle kafatasının net yaşı bilinmiyor.

Ancak DNA kafatasında iyi korunmuştu ve genetik dizileme çalışmaları bu gizemli kadın hakkında bazı ilginç şeyler ortaya çıkardı. Bu birey, yüzde üç oranında önemli Neandertal soyuna sahip ve Neandertal genomunun mevcut bölümleri son derece uzun. Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nde arkeogenetik üzerine çalışan Kay Prüfer, “Bu, Neandertallerle çok yakın zamanda karışmış olunduğunun iyi bir göstergesi.” diyor.

Prüfer ve yeni çalışmanın ortak yazarları bunun üzerine kafa yoruyor çünkü günümüze kalan Neandertal DNA’sının bölümleri, Sibirya’da bulunan 45.000 yaşındaki Ust’-Ishim adlı çok eski bir modern insan genomundakilerden daha uzun. Dolayısıyla bu birey de, Ust’-Ishim ile benzer yaşta veya daha yaşlı olabilir.

Bacho Kiro’daki bireylerin aksine, DNA analizi, eski Çekya’ da yaşayan bu insan grubuna ne olduğuna çok fazla ışık tutamadı. Prüfer, “Bu grup, 50.000 ila 60.000 yıl önce Afrika’yı terk edenlere kadar atalarının izini süren nüfusun küçük bir kolu gibi görünüyor. Yaşayan insanlar arasında doğrudan doğruya bağlantılı herhangi bir nüfus tespit edemiyoruz. Neden izlerini bırakmadılar?” diyor.

Genetik araştırmalar, bu dönemin Avrupa’sının, Afrika’yı terk eden ortak atalardan alakasız, farklı erken insan gruplarının ayrıldığı karmaşık bir erken göçler dizisine sahne olduğunu gösteriyor. Avrupa’ya yerleştiler ve zaten orada yaşayan Neandertallerle karşılaştılar.

Bu modern insan hikâyelerinin çoğu evrimsel çıkmazlara girmiş gibi görünüyor. Zlatý kůň bireyinin daha sonraki insan gruplarına katkıda bulunmadığı göründüğü gibi, Sibirya’dan 45.000 yıllık Ust’-Ishim ve Romanya’dan 40.000 yıllık Oase 1 gibi şimdiye kadar sıralanan bir avuç örnek de katkıda bulunmuyor. 

Rick Potts, “Tüm fosil insanlar, yaşayan popülasyonların atalarını veya genetik olarak soylarından gelen popülasyonları sergilemiyor. Bu, istisnadan çok kural olabilir ve genom bilimi bunu vurguluyor.” diyor.

Avrupa’da iki türün bir arada var olduğu birkaç bin yıl boyunca, insanlar ve Neandertaller arasındaki melezleşme de o kadar nadir olmamış olabilir. Araştırmadan bağımsız olan Natural History Museum’da paleoantropolog olan Chris Stringer, “Bu yeni çalışmalar, Homo sapiens’in, belki de farklı arkeolojik imzalarla ve Neandertallerle çok sayıda melezleşme olayıyla birlikte, Avrasya boyunca birden fazla yayılmasına işaret ediyor.” diyor.

İlk insan atalarımızın Neandertallerle nerede, ne zaman veya ne sıklıkla melezleştiği tam olarak bilinmiyor. Çoğu zaman, melezleşme Neandertaller için başarılı olmadı ve genetik varyantlarının çoğu geriye kalmadı. Ancak Stringer bunu, erken modern popülasyonların, Doğu Avrupa gibi yerlerde sınırlı yerel melezleşme olmasına rağmen, zaman zaman Neandertal gruplarını sünger gibi absorbe etmiş olabileceğini teorileştiriyor. Belki de bu, Neandertallerin yaşayabilir bir popülasyon olarak ölümüne neden oldu, ancak yine de tamamen yok olmadılar.

Prüfer, “Sonuçta atalarımız arasında bir grup Neandertal var. Öyleyse yok olduklarını söylemek tamamen doğru değil.” diyor. 


Smithsonian Magazine. 7 Nisan 2021.

Makale 1: Prüfer, K., Posth, C., Yu, H., Stoessel, A., Spyrou, M. A., Deviese, T., Mattonai, M., Ribechini, E., Higham, T., Velemínský, P., Brůžek, J., & Krause, J. (2021). A genome sequence from a modern human skull over 45,000 years old from Zlatý kůň in Czechia. Nature Ecology & Evolution, 192. 

Makale 2: Hajdinjak, M., Mafessoni, F., Skov, L., Vernot, B., Hübner, A., Fu, Q., … & Pääbo, S. (2021). Initial Upper Palaeolithic humans in Europe had recent Neanderthal ancestry. Nature, 592(7853), 253-257.

Bilkent Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu.

You must be logged in to post a comment Login