Arkeologlar, İtalya'nın Latium bölgesinde Vulci antik kentinde, Etrüsklerin bilinen en büyük kutsal yapılarından birini belirlediler.
Yeni bir araştırma, Buz Adam Ötzi'nin bu kadar uzun süre nasıl korunduğuna dair bilinen hikayesinde kusurlar olduğunu öne sürüyor.
Wyoming'de bulunan bir plesiosaur fosilini inceleyen araştırmacılar, onu yılan boyunlu ve timsah çeneli bir deniz sürüngeni olarak tanımladı.
Yapılan bir araştırmaya göre, kuruma ve sönme süreci, dinozor mumyalarının neden tahmin edildiği kadar nadir olmadığını açıklıyor.
Arkeologlar, Ege ve Akdeniz'deki antik kentlerde bulunan gizemli taş kürelerin, en eski masa oyunlarından birine ait olabileceğini öne sürüyor.
Mezoamerika'daki Antik Maya kentlerinde toksik seviyede cıva bulundu. Bu durum uygarlıkta cıva zehirlenmelerine neden olmuş olabilir.
Endonezya'nın Alor Adası’nda 7.500 ila 12.000 yıllık üç iskeletin keşfi, bölgedeki ölü gömme geleneklerini ve yapılan göçleri aydınlatıyor.
Arjantin'de keşfedilen küçük ama zırhlı bir dinozor, Güney Amerika’da daha önce gözden kaçan bir dinozor soyunu ortaya çıkardı.
Bantu Genişlemesi, Sahra altı Afrika’nın dilsel, ekonomik ve kültürel yapısını değiştirdi. Araştırmacılar, Bantu göçlerini dil bilim verilerini kullanarak yeniden canlandırdı.
Avrupa’daki insanlar, 9.500 yıl kadar önce araziyi tarıma elverişli hale getirmek için kes-yak yöntemini kullandı.
Ren geyiği boynuzlarında bulunan insan yapımı izler, 40.000 yıldan fazla bir süredir insanların Kuzey Kutbu’nda olduğunu gösteriyor.
Bulgular, hayvanın Avustralya kangurularıyla yakından ilişkili olmadığını, yalnızca Papua Yeni Gine’de yaşamış benzersiz bir kanguru olduğunu gösteriyor.
Uluslararası bir ekip, Kore’nin Üç Krallık dönemine tarihlenen 1.700 yıllık sekiz insan genomunu başarıyla dizileyip inceledi.
İngiltere'deki arkeologlar, 140’tan fazla insanın gömüldüğü, çarpıcı eserlerle dolu, en büyük Anglo-Sakson mezarlıklarından birini keşfetti.
Çalışma, organizmaların gen dizilemeleri yerine anatomilerini karşılaştırmanın evrim ağaçlarını belirlemede yanıltıcı olduğunu gösteriyor.
Tunç Çağı’ndan kalma yaklaşık 2 metrelik eşsiz makaralı yay, uzmanlar tarafından otantik malzemelerle yeniden inşa edildi.
Deniz seviyesindeki yükselişin, Mezolitik ve Neolitik dönemlerde Akdeniz kıyısında yaşayan toplumları nasıl etkilediğini ortaya çıktı.
Bipedalizm yaklaşık yedi milyon yıl önce gelişti ve hominin pelvisini gerçek bir doğum kanalına dönüştürdü.
11. ila 12. yüzyıl Kudüs’ünden kalma kapların içindeki kalıntıların incelenmesi, bunların muhtemelen el bombası olduğunu gösteriyor.
Tunç Çağı hançerleri, kişinin kimliğini temsil eden işlevsiz birer sembol değildi ve hayvan leşleri üzerinde kullanılıyordu.