Antik Maya Kentleri, Tehlikeli Miktarda Cıva İçeriyordu

Mezoamerika’daki Antik Maya kentlerinde toksik seviyede cıva bulundu. Bu durum uygarlıkta cıva zehirlenmelerine neden olmuş olabilir.

Tikal.

Cıva kirliliği halk sağlığında felakete yol açma potansiyeline sahip. Bu ağır metal, cıva zehirlenmesi yoluyla, fiziksel rahatsızlıklardan zihinsel sağlık sorunlarına kadar birçok sıkıntıya neden olabiliyor. Ayrıca doğada çok yaygın bir element, balıklarda ve hatta diş dolgularında bulunabiliyor.

Ancak bu yalnızca günümüzün problemi değil. Yeni yayımlanan bir makalede, araştırmacılar Mezoamerika’daki Antik Maya kentlerinin altında yüksek düzeyde cıva buldu. Cıva konsantrasyonları 0.016 ila 17.16 ppm (milyonda parça) arasında değişiyordu. 1 ppm olarak tanımlanan tortullardaki cıvanın toksik olduğu göz önünde tutulursa, bölgedeki belirli alanlarda yüksek toksisite bulunuyor.

Bu bulgular MS 250 ve 1.100 yılları arasındaki Klasik Dönem’e tarihlense de cıva zehirlenmesi bugün hala arkeologlar için bir tehdit oluşturabilir.

(İlgili: Bilinen En Eski Cıva Zehirlenmesi İberya’da Keşfedildi)

Avustralya Katolik Üniversitesi’nde Coğrafya Profesörü ve başyazar Dr. Duncan Cook, yaptığı açıklamada, “Mayaların yüzyıllardır cıva kullandığını gösteren bölgeyi derinlemesine incelemeye başlayana kadar, Antik Maya şehirlerindeki toprakların ve tortulların derinliklerinde gömülü cıva keşfini açıklayabilmek zor.” diyor.

Kronik cıva zehirlenmesi merkezi sinir sistemine, böbreklere ve karaciğere zarar verebiliyor. Basın açıklamasına göre titreme, görme ve işitme bozukluğu, felç ve zihinsel sağlık sorunlarına da yol açabiliyor.

Araştırmacılar bu sağlık sorunlarının Antik Maya tarihinde ortaya çıktığını düşünüyor. Dark Sun, yaklaşık MS 810’da Tikal’in son Maya hükümdarlarından biriydi ve patolojik olarak obez olarak tasvir ediliyordu. Civa zehirlenmesi, koroner kalp hastalığı, diyabet ve felç gibi durumların bir kombinasyonu olan metabolik sendromun bir belirtisine yol açabiliyor.

Peki, cıva zehirlenmesi nereden kaynaklandı? Araştırmacılar birkaç Maya bölgesinde kapalı cıva kapları bulurken, diğer arkeologlar cıva içeren boyayla boyanmış nesneler buldu. Bu demek oluyor ki Antik Mayalar, cıva içeren toz ve zincifreyi avlularda, zeminlerde, duvarlarda ve seramiklerde dekorasyon amacıyla kullanmış. Bu nesnelerden cıva, toprağa ve suya karışmış olabilir.

Cincinnati Üniversitesi’nde profesör olan ortak yazar Dr. Nicholas Dunning, “Maya için nesneler, kanda bulunan ch’ulel veya “ruh gücünü” içerebilir. Bu nedenle, zincifrenin parlak kırmızı pigmenti paha biçilmez ve kutsal bir maddeydi ancak farkında olmadan onlar için ölümcüldü ve mirası, Antik Maya bölgelerinin etrafındaki topraklarda ve tortularda yaşamaya devam ediyor.” diyor.

Cook ve meslektaşları, günümüz Meksika’sındaki Chunchumil; Belize’deki Marco Gonzales, Chan b’i ve Actuncan; Guatemala’daki La Corona, Tikal, Petén Itzá, Piedras Negras ve Cancuén; Honduras’taki Palmarejo ve El Salvador’daki Mezoamerika ‘Pompeii’si olan Cerén bölgelerindeki toprak ve tortuların cıva konsantrasyonlarına dair tüm verileri gözden geçirdi.

Ancak yazarlar, cıva zehirlenmesinin Maya topluluğunda oynadığı rolü anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyduklarını söylüyor.

Teksas Üniversitesi’nde profesör olan ortak yazar Dr. Tim Beach, “Metalleri çok az kullanan Antik Mayaların bile, çevrelerinde cıva konsantrasyonlarının büyük ölçüde yükselmesine neden oldukları sonucuna vardık. Bu sonuç, tıpkı günümüzde Antroposen’de yaşadığımız gibi, bir ‘Maya antroposeni’ veya ‘Mayasen’in de olduğuna dair bir kanıt. Metal zehirlenmesi, tarih boyunca insan faaliyetlerini etkilemişe benziyor.” diyor.


Discover Magazine. 23 Eylül 2022.

Makale: Cook, D. E., Beach, T. P., Luzzadder-Beach, S., Dunning, N. P., & Turner, S. D. (2022). Environmental legacy of pre-Columbian Maya mercury. Frontiers in Environmental Science, 10, 986119.

Dokuz Eylül Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık bölümü lisans mezunu.

You must be logged in to post a comment Login