400.000 yıllık fosil, fillerin parçalanmasının erken i̇nsanların aletlerini devasa boyutlara çıkarmasına yardımcı olduğunu gösteriyor.
İtalya’da 400.000 yıl önce yaşayan homininlerin menüsünde filler vardı ve nadir bir fosil, hem kullandıkları aletleri hem de bu süreçten elde ettiklerini ortaya koyuyor.
Atalarımızın — ve insan soy ağacının bazı başka kollarının — “büyük öğünleri” sevdiği sır değil. Örneğin Neandertallerin, mamutlardan ve günümüz fillerinden bile daha iri olan Palaeoloxodon antiquus (düz dişli fil) avladıklarına dair kanıtlar var. Ne var ki geride bir “kullanma kılavuzu” bırakmadılar ve sürece ilişkin kanıtlar en iyi ihtimalle eksik.
Bu durum, 2017’de Roma’nın bir banliyösü olan Casal Lumbroso’da keşfedilen fil kemiklerini özellikle değerli kılıyor. Burası, Avrupa’daki en iyi korunmuş fil parçalama alanı örneklerinden biri.
(Neandertaller, Filleri Yiyecek Kadar Kalabalık Yaşıyordu)
Ek bir artı olarak, kemiklerin üstündeki ve altındaki volkanik kül birikimleri, kalıntıları yaklaşık 404.000 yıl önceye, 3.000 yıllık bir aralığa tarihlendiriyor. Bu yalnızca olağanüstü kesin bir tarihleme sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda hayvanın ölümünü Orta Pleistosen’de iki buzul çağı arasındaki sıcak bir döneme yerleştiriyor.
Casal Lumbroso’da tek bir Palaeoloxodon’a ait 300’den fazla iskelet parçası ile 500’den fazla taş alet bulundu; bu nadir bolluğa, az sayıda daha küçük hayvana ait kalıntılar da karışmış durumda. Kemiklerin çoğunda işleme sırasında oluşmuş kırık izleri görülüyor; bu izler çoğu kez o kadar net ki paleontologlar kullanılan aletler hakkında çok şey öğrenebiliyor.
Numuneyi inceleyen çalışmanın yazarları, bırakılan 30 milimetrenin altındaki çakmaktaşları ve kemikler üzerindeki kesik izlerinin yokluğuna dayanarak filin küçük taşlar kullanılarak parçalandığı sonucuna varıyor. Bu tür aletler yumuşak dokuları kesmeye uygun olurdu.
Bir filde bu kadar çok et varken, erken dönem avcıların — özellikle de depolama teknolojileri yetersizse — her şeyi değerlendirme ihtiyacı hissetmemiş olmaları anlaşılır. Ancak bu, geri kalan her şeyi görmezden geldikleri anlamına gelmiyor. Araştırmacılar, bazı fil kemiklerinin daha büyük aletler olarak kullanılmak üzere biçimlendirildiğini bildiriyor.
“Çalışmamız, 400.000 yıl önce Roma bölgesinde insan topluluklarının fil gibi olağanüstü bir kaynağı yalnızca besin olarak değil, kemiklerini aletlere dönüştürerek de kullanabildiğini gösteriyor” diye yazıyor araştırmacılar. “Bu olayları yeniden kurgulamak, bugün hâlâ bizi şaşırtan ve büyüleyen biçimlerde insanların, hayvanların ve ekosistemlerin etkileştiği, çoktan yok olmuş eski senaryoları yeniden canlandırmak demek.”
Bize şaşırtıcı gelse de böylesine küçük taşların tercih edilmesi, yazarların düşüncesine göre, bölgede bileylemeye uygun büyük taşların kıt olmasından kaynaklanmış olabilir. Az sayıdaki büyük taş aletin çoğu kireçtaşıydı. Yazarlar, filin böylesine küçük “silahlarla” avlanmasındansa çamur tuzağına kapılma gibi doğal nedenlerle ölmüş olmasının daha olası olduğunu, ancak insanların onu çamura sürmüş olabileceği ihtimali de açık olduğunu belirtiyor. Büyük taş alet kıtlığı, fil kemiğinden yapılmış aletlerin ne kadar değerli olabileceğini vurguluyor.
Saha, o dönemde Avrupa’daki memeli kalıntılarının en iyi kaynaklarından biri olan Tiber Nehri’nin deltasının parçasıydı. Bitki ve diğer hayvan kalıntıları, alanın o günlerin nemli ikliminde ormanlık olduğunu gösteriyor.
Homo sapiens henüz evrimleşmemişti; Afrika’dan çıkmayı bırakın, en eski kesin Neandertal buluntuları da bu tarihten oldukça sonraya ait. Dolayısıyla alet kullananların büyük olasılıkla Homo heidelbergensis ya da Homo erectus olduğu düşünülüyor.
IFL Science. 8 Ekim 2025.
Makale: Mecozzi, B. 2025. From meat to raw material: the Middle Pleistocene elephant butchery site of Casal Lumbroso (Rome, central Italy). PLOS.
You must be logged in to post a comment Login