Arkeologlar, Kudüs yakınlarında beşinci yüzyıla ait bir mezarda ağır metal zincirlere sarılmış bir iskelet keşfetti.
Ancak Bizans dönemine ait bu mezarda arkeologları asıl şaşırtan şey, dini bedensel fedakârlık uygulayan bu kişinin bir kadın olmasıydı.
Kudüs’ün üç kilometre kuzeybatısında yer alan Khirbat el-Masani adlı Bizans manastırında yapılan kazılar sırasında, içinde erkek, kadın ve çocuklara ait iskeletlerin bulunduğu bir dizi mezar açığa çıkarıldı. Bu mezarlardan birinde, zincirlere sarılmış bir bireyin oldukça kötü korunmuş kemikleri bulundu.
(İlgili: Zincirlenmiş İskelet, Roma Britanya’sındaki Köleliği Yansıtıyor)
İsrail Eski Eserler Kurumu’nun denetiminde yapılan kazılarda, ilk olarak bu kişinin bir erkek olduğu düşünülmüştü. Ancak Journal of Archaeological Science: Reports dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, araştırmacılar kemikleri detaylı bir şekilde incelediğinde büyük bir sürprizle karşılaştı: Bu kişi muhtemelen bir kadındı.
MS 380 yılında Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nun ana dini hâline gelmesiyle birlikte, manastır hareketi ve çilecilik (asketizm) büyük bir artış gösterdi.
Bu dönemde keşişler, dünyevi zevklerden arınarak kendilerini tamamen ruhani bir yaşama adamak için fiziksel sınırlandırmalara başvuruyordu. Zincir takmak, hareket kabiliyetini kısıtlayarak ruhsal arınmayı amaçlayan yaygın bir çilecilik pratiğiydi.
Asketler (çileciler), genellikle uzun direklerin tepesinde yaşam, günlerce dua etmek, açlık oruçları ve kendini zincirleme gibi uygulamalarla ruhlarını Tanrı’ya adıyorlardı.
Çalışmanın ortak yazarı, Weizmann Bilim Enstitüsü’nden arkeolog Elisabetta Boaretto, erkek asketlerin zincir kullanmasının yaygın bir uygulama olduğunu belirtiyor. Ancak kadınların aynı yöntemi kullanmalarına çok daha az rastlandığını söylüyor.
Araştırmacılar, mezarda bulunan bireyin 30 ila 60 yaşlarında olduğunu belirledi. Ancak kemikler kötü korunmuş olduğundan cinsiyet tespiti için diş minesinde bulunan peptitler (kısa amino asit zincirleri) analiz edildi.
Bilim insanları, diş minesi üzerinde X kromozomu ile ilişkili AMELX genini tespit etti. Ancak Y kromozomu ile ilişkili AMELY genine rastlamadılar. Bu durum, bireyin biyolojik olarak kadın olduğunu güçlü bir şekilde gösteriyor.
Ancak araştırmacılar, bu sonuçların sadece biyolojik cinsiyeti belirlediğini, bireyin toplumsal cinsiyet kimliği hakkında bilgi vermediğini vurguluyor.
Tarihsel kayıtlara göre, kadın asketler özellikle dördüncü yüzyıldan itibaren soylular arasında yaygınlaşmıştı. Ancak, kadınların ruhani yolları genellikle erkeklerden farklıydı ve genellikle dua, oruç ve meditasyon gibi daha az aşırı olan uygulamalar içeriyordu.
Ancak, bedensel hareketleri kısıtlamak için zincir kullanımı, çok daha aşırı bir çilecilik biçimi olarak kabul ediliyordu. Boaretto, bu uygulamanın amacını şu şekilde açıklıyor:
“Fiziksel hareketlerini kısıtlayarak, zihinlerini ve kalplerini tamamen Tanrı’ya yönlendirebilecekleri bir alan yaratıyorlardı.”
Daha önce de zincirlenmiş asket mezarları keşfedilmişti, ancak bir kadının bu şekilde gömülmesi son derece nadir bir durum.
Boaretto’ya göre, zincirler bu kadının kimliğinin ayrılmaz bir parçasıydı. Ölümünden sonra bile zincirlerinin çıkarılmamış olması, çileci yaşam tarzının ölümünden sonra bile tanınmasını sağlamak için yapılmış olabilir.
“Bu mezarın, onun ruhani bağlılığını ölümden sonra bile onurlandırmak amacıyla bu şekilde düzenlendiğini düşünüyoruz.”
Live Science. 3 Mart 2025.
Makale: Kotli, P., Morgenstern, D., Nagar, Y., Katina, C., Arbiv, K., & Boaretto, E. (2025). Sexing remains of a Byzantine ascetic burial using enamel proteomics. Journal of Archaeological Science: Reports, 62, 104972.
You must be logged in to post a comment Login