Bundan 1.000 yıl önce Baltık paganları Hıristiyan komşularından kurban etmek üzere at ithal ediyor; atların kafalarını kesiyor ya da diri diri gömüyorlardı
Yeni bir çalışmaya göre günümüzden yaklaşık 1.000 yıl önce Baltık Denizi yakınlarında yaşayan paganlar, o dönemde yeni Hıristiyan olan kuzey komşularından at ithal ediyor ve daha sonra bu hayvanları vahşice kurban ediyordu.
Bulgular, atların 1. ve 13. yüzyıllar arasını kapsayan dönemde Baltık kültürünün önemli bir parçası olduğunu gösteriyor. Ayrıca bölgede yapılan kazılarda çok sayıda antik binicilik eseri bulunması ve dönemin gezginlerinin seçkin Baltıkların mayalanmış kısrak sütü içtiğine dair kayıtları da bu durumu doğruluyor.
Baltıklar Hıristiyanlığı kabul etmeden önce okuryazar olmadıkları için pagan dinleri de dahil olmak üzere yaşamları hakkında edinilen bilgilerin çoğu arkeolojik araştırmalardan elde edilebiliyor.
(İlgili: Baltık Kıyılarındaki İlk Çiftçiler, Diyetlerine Balıkları da Dahil Etti)
Science Advances dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada araştırmacılar, Doğu Baltık bölgesindeki dokuz arkeolojik alanda (günümüzde Polonya, Litvanya ve Rusya’nın Kaliningrad eyaleti arasında kalan bölge) kurban edilen 80 at üzerinde yaptıkları biyomoleküler analizleri detaylandırdı. Araştırmacılar hem erkek hem de dişi atların kurban edilmek üzere seçildiğini ve bazı atların bölgenin oldukça uzağından ithal edildiğini belirledi.
Çalışmaya göre Baltık arkeolojisi hakkındaki daha önceki bir varsayım, özellikle aygırların (erkek at) kurban edilmek üzere seçildiği ve bu ritüelin (genellikle atların başının kesilmesi, derisinin yüzülmesi, dörde bölünmesi veya canlı canlı gömülmesini içeren bir süreç) Baltık kültüründeki elit erkek savaşçıların cenazelerinde gerçekleştirildiği yönündeydi. Bunu test etmek için atların DNA’sını analiz eden ekip atların yaklaşık yüzde 66’sının aygır, yüzde 34’ünün ise kısrak olduğunu tespit etti.
Makalenin başyazarı zooarkeolog Katherine French, “Elde ettiğimiz sonuçlar Baltık insanlarının bu ritüel için daha önce düşünüldüğü gibi yalnızca erkek atları seçmediğini gösteriyor” diyor.
Baltık topraklarında atlar yaygın olduğu için, araştırmacılar daha önce hayvanların yerel olarak mı temin edildiği yoksa başka bir yerden mi getirildiğini sorgulamamıştı. Ancak yeni çalışma kapsamında araştırmacılar atların kökenini belirlemek için diş minelerinde stronsiyum izotop analizi yaptı. Ve inceledikleri atlardan üçünün bölgede doğmadığını belirledi.
Diş taçlarında bulunan stronsiyum, hayvanların erken dönem beslenmesinden kaynaklanır. Araştırmacılar bir dişteki ya da farklı zamanlarda büyüyen dişler arasındaki iki stronsiyum çeşidinin oranını ölçerek hayvanın nerede büyüdüğünü ya da büyürken nereye taşındığını tespit edebiliyor.
Araştırmacılar, “Sonuçlar, atların Baltık kabilelerinin topraklarında ortaya çıkma ihtimalinin olmadığını ve bu atlar için en yüksek olasılığa sahip bölgenin Fennoscandian Yarımadası, özellikle de doğu-orta İsveç veya güney Finlandiya olduğunu doğruluyor” diyor.
Başka bölgeden geldiği tespit edilen üç atın kalıntıları da Baltık Denizi boyunca özellikle de İsveç ile ticaret ağlarının iyi kurulduğu bir dönem olan 11 ila 13. yüzyıllar arasına tarihlendirildi. Bu dönem aynı zamanda 1.164 yılında resmen Hıristiyanlığı kabul eden İsveç Krallığı’nda pagan direnişinin devam ettiği bir dönemdi.
Araştırmacılar, Kaliningrad’da yerel olmayan bir atın İskandinav etkisinde bir eserle (muhtemelen ticaretle ilgili bir ağırlık) birlikte gömülmüş halde buldu. Araştırmacılar bu bulgu hakkında Balt sahibinin pagan bir tüccar olduğu varsayımında bulunuyor. Ancak, ithal atların Baltık tarzında gömülen İskandinav sahipleriyle birlikte gelmiş olmasının da mümkün olduğunu belirtiyorlar.
Araştırmacılar, “Her iki durumda da sonuçlarımız atların Baltık Denizi’ni gemilerle geçtiğini ve arkeolojik olarak daha önce tanımlanmamış bir hareketlilik düzeyini kanıtladığını gösteriyor” diyor.
Çalışmanın yazarlarından olmayan Cardiff Üniversitesi’nden zooarkeolog Flint Dibble, yeni araştırmanın hem yenilikçi hem de etkili olduğunu ve eski hayvan popülasyonlarını incelemek için bilimsel yöntemlerin nasıl uygulanabileceğini gösterdiğini vurguluyor.
“Etkileyici örneklem büyüklüğü- 80 at – ilgili arkeolojik kalıpları ortaya çıkarmak için bu yöntemleri önemli, yerelleştirilmiş bir veri kümesine uygulamanın önemini ortaya koyuyor” diyen Dibble, “Kuzey Avrupa’da uzun mesafeli at ticareti artık ek araştırma gerektiren bir konu” diyor.
Çalışmanın başyazarı French, yeni araştırmalarla bu konuyu daha fazla ele almayı planlıyor. French, “Şu anda Viking Çağı kargo gemilerinde nasıl ve kaç tane at taşınmış olabileceğini belirlemek için çağdaş gemi teknolojisini inceleyen ayrı bir proje üzerinde çalışıyorum.” diyor.
Live Science. 17 Mayıs 2024.
Makale: French, K. M., Musiał, A. D., Karczewski, M., Daugnora, L., Shiroukhov, R., Ropka-Molik, K., … & Madgwick, R. (2024). Biomolecular evidence reveals mares and long-distance imported horses sacrificed by the last pagans in temperate Europe. Science Advances, 10(20), eado3529.
You must be logged in to post a comment Login