Denizli’deki Kayaca lokalitesinde yapılan kazılarda, Geç Miyosen dönemde yaşamış yer domuzu ve oklu kirpi gibi çeşitli hayvanların fosilleri bulundu.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nden Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek başkanlığındaki ekip, daha önce yüzey araştırmalarının da yapıldığı Kayaca lokalitesinde iki yıldır kazı çalışmaları yürütüyor.
Araştırma ekibi, 2017-2021 yılları arasında Denizli ve Aydın illerinde yüzey araştırması gerçekleştirdi. Aydın’da iki yıl çalışan ekip, Denizli’de ise beş yıl çalışma gerçekleştirdi. Bu süreçte Denizli’de hem bilinen lokaliteler keşfedildi, hem de yeni lokaliteler keşfedildi. Bunlardan potansiyeli en yüksek olan Kayaca olduğu için burada kazı çalışmaları yapılmasına karar verildi.
İki yıldır bölgede devam eden kazılarda birçok bulguya rastlandı. 11 farklı memeli ailesi, üç farklı kuş türü ortaya çıkarıldı. İlk gözlemlere göre alanda 24 farklı türden hayvana ait fosiller bulundu. Yer domuzu ve oklu kirpi gibi Anadolu’da eşine az rastlanan fosiller de burada ortaya çıktı. Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, Arkeofili’ye yaptığı açıklamada, burada bir primat fosilinin de bulunabileceğini söylüyor.
Araştırmacılar faunaya bakarak fosillerin 7 ila 9 milyon yıl önce yaşayan hayvanlara ait olduğunu düşünüyor. Ancak alanda gerçekleştirilecek jeolojik ve kimyasal analizler ile daha net bir tarih belirlenecek.
Fosillerin in-situ tabakası keşfedildi
Kayaca lokalitesine ilk olarak 2018 yılında geldiklerini belirten Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, “O zaman aktif olarak çalışan bir kömür madeninin maden mühendisi, kömür çalışmaları esnasında bulduğu fosili bildirmek için bizi aramıştı. Biz de bunun üzerine ekiple alanı ziyaret ettik. Fosili gördükten sonra alanın çevresinde gezmek için izin aldık ve çevrede akıntı şekline birçok yüzey buluntusu tespit ettik. Sadece bir alanda değil birçok alanda fosil varlığını gözlemledik.” diyor.
“2019 yılında alana tekrar geldiğimizde yine yeni fosil akıntıları gördük. 2019 için önemli keşfimiz ise alanda fosillerin fosilleştiği tabakayı da tespit etmemizdi. Akıntı fosiller kazı için tek başına önemli bir anlam ifade etmez, zira ana kaynak herhangi bir yer olabilir. Ancak fosillerin tabakalaştığı (in-situ) alanı bulmak kazı için bize büyük bir avantaj sağladı. 2020 ve 2021 yıllarında da alanı ziyaret edip alandaki değişimler not ettik.”
Araştırma ekibi, nihayetinde 2022 yılında Denizli Müze müdürlüğü ile beraber kazı için başvuru yaptı ve gerekli izinleri aldı. 2022 yılında Denizli Müze müdürlüğü başkanlığında 15 günlük bir kazı yaptı. Bu kısa ilk kazının amacı alanın potansiyelini görmekti. Kısa süreli olmasına rağmen bu ilk kazıda birçok önemli fosil tespit edildi.
2023 yılında ise bu sefer üç haftalık bir kazı gerçekleştirildi ve çok daha fazla fosil gün ışığına çıkarıldı. Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, 2022 ve 2023 yıllarında kazılan nokta dışında, alanda fosillerin tabakalaştığı birçok alanın mevcut olduğunu, yani şu anda kazılan nokta bittiği zaman bile kazacak birçok alan olduğunu söylüyor. Bu da kazının çok uzun ömürlü olacağını gösteriyor.
Fosiller çok çeşitli ve iyi korunmuş
Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, buradaki kalkerin fosillerin üzerini kaplayarak koruduğunu, bu sayede fosillerin günümüze kadar büyük ölçüde sağlam ulaşabildiğini söylüyor.
“Alanımız fosilleşme açısından çok avantajlı bir alan. Fosillerin üzerini kaplayan kalker, fosillerin zarar görmeden günümüze gelmesini sağlamış. Her ne kadar bu sert yapı fosilleri çıkarmada ve temizlemede bize zorluk çıkarsa da fosilleri korumuş olması ile karşılaştırdığımızda bizim için ufak bir sorun niteliğinde. Bu da birçok fosilin bütünlüğünü korumuş vaziyette çıkmasını sağlıyor. Ayrıca alanda plastik deformasyon dediğimiz, fosilinin şeklini değiştiren bir baskı durumunun da olmadığı görüyoruz. Bu da bizim için çok önemli çünkü tür tanımlamalarında fosillerin ebatları ve şekli bizim için büyük önem taşır.” diyor.
“İki sezonluk kazıda, 11 farklı memeli ailesine -Hyenidae (sırtlangiller), Mustelidae (sansargiller), Mephitidae (kokarcagiller), Felidae (kedigiller), Ursidae (ayıgiller), Hystrcidae (oklu kirpi), Gomphoteridae (filgiller), Deinotheriidae (filgiller), Bovidae (boynuzlugiller), Giraffidae (zürafagiller), Suidae (domuzgiller), Equidae (atgiller), Rhinocerotidae (gergedangiller), Orycteropodidae (yer domuzu) ve Testudinidae (kaplumbağagiller)- ait yüzlerce fosil tespit ettik.”
“Memelilerin yanında Aves (kuşgiller) fosilleri de tespit ettik. İki hatta belki üç farklı kuş türümüz olabilir alanda. Bu da alanın korunma düzeyinin ne kadar iyi olduğunu gösteriyor çünkü kuş kemikleri yapıları gereği ince tabakalı olurlar ve fosilleşmeleri çok zordur. Dünya’da da çağdaşımız lokalitelere baktığımızda çok nadir olduklarını görmekteyiz. Yukarıda bahsettiğimiz aileler tek türle temsil edimiyor. Örneğin alanda en az iki farklı tür equid veya 5 farklı tür bovid olduğunu tespit ettik. İlkin gözlemlerimize göre alanda 24 farklı türden hayvanımız var. Çalışma devam ettikçe bu sayı mutlaka artacaktır.”
Yer domuzu ve oklu kirpi gibi nadir türler
Kayaca Lokalitesinde yapılan kazı çalışmalarında ayrıca Anadolu’dan nadir bilinen örnekler de bulundu. Bunların arasında yer domuzu ve oklu kirpi gibi hayvanlar yer alıyor.
Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, “Her fosilin ayrı bir önemi vardır ancak nadir türler daha büyük önem taşır. Alanımızda bulunan karıncayiyen bir hayvan olan yer domuzu ve oklu kirpi de Anadolu için çok sık karşılaşılan örnekler değil. Bu da alanın önemini artıran diğer bir faktör.” diyor.
“Yine önemli diğer bir nokta ise alandaki etçil yoğunluğu. Etçil hayvanlar doğada otçul hayvan kadar çok bulunmaz. Örneğin bir antilop sürüsünde binlerce antilop varken, bir aslan sürüsünde genelde bu sayı 10-15 civarıdır. Bu da fosil kazılarında çıkan etçil sayısının otçul sayısına oranla çok daha az olmasına yol açar. İki sezonluk kazıda bulduğumuz etçil sayısı (hem fosil sayısı hem de tür sayısı bakımından), bir Geç Miyosen alanı için beklenilenden çok fazla. Bu da alanını diğer bir artısı.”
Her an primat fosilleri bulunabilir
Bölgenin primatların yaşam alanları için oldukça uygun olduğunu belirten Aytek, her an bir primat fosiline rastlayabileceklerini belirtiyor.
“Her hayvanın faunada ayrı bir önemi olmakla beraber, yine nadir bulunmaları ve bir de insan ile aynı gruba dahil olmaları sebebi ile primat fosilleri ayrı bir öneme sahiptir. Henüz alanda primat bulamadık ancak bulduğumuz diğer faunal öğeler alanın primat bulunması için çok uygun olduğunu gösteriyor. İleriki yıllarda primat buluntusu bizi hiç şaşırtmayacak.”
Multidisipliner bir çalışma yürütülüyor
Aytek, her hayvan grubunun alanında uzman olan kişilerce çalışıldığını belirterek, farklı kurumlarla ortak projeler de yürüttüklerini söylüyor.
“Paleontolojik çalışmalar tek elden yürütülebilecek çalışmalar değildir. Her hayvan grubu için uzmanlaşmış bilim insanları var. Biz de çalışmalarımızı bu doğrultuda ilerletiyoruz. Öncelikle Almanya’da bulunan Eberhard Karls Üniversitesi ile ortak bir proje başlattık. Böylece hem kazımıza mali kaynak bulduk hem de fosilleri ortak bilimsel çalışma ile bilim dünyasına kazandıracağız. Yine başka ülkelerden alanının uzmanları ile de temas halindeyiz. Her hayvan grubunu alanın uzmanları ile değerlendirip yayına dönüştüreceğiz.”
“Bütün kazı ekibi olarak Arkeofili ailesine çalışmamıza gösterdikleri ilgiden ötürü teşekkür ederiz.”
2022 yılı kazı ekibi: Nail Uyar (Denizli Müze Müdürü), Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, Dr. Öğr. Üyesi Alper Yener Yavuz, Dr. Öğr. Üyesi Erhan Tarhan, Prof. Dr. M. Cihat Alçiçek, Büşra Aladağ, U. Atahan Erkaya, Ahmet Karaslan, Hale Şimşir.
2023 yılı kazı ekibi: Nail Uyar (Denizli Müze Müdürü), Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, Dr. Öğr. Üyesi Alper Yener Yavuz, Dr. Öğr. Üyesi Erhan Tarhan, Prof. Dr. M. Cihat Alçiçek, Büşra Aladağ, U. Atahan Erkaya, Ahmet Karaslan, Berivan Çetinkaya.
You must be logged in to post a comment Login