Toplumların Çöküşünde El Nino Etkisi Abartılmış Olabilir

Araştırmacılar, El Nino olayı gibi iklim değişikliğinin toplumsal ve kültürel geçişte oynadığı rolün aşırı yorumlanmasına karşı uyarıyor.

Amerika’nın en büyük piramit merkezi olan Peru’daki Túcume’nin havadan çekilmiş fotoğrafı. C: Daniel Sandweiss

El Nino, binlerce yıl boyunca Peru kıyılarında toplumsal çöküşün, çeşitli felaketlerin ve kültürel değişimin ana itici gücü oldu, ancak tek suçlu o değildi.

Antropoloji Bölümü ve İklim Değişikliği Enstitüsü’nde profesör olan Dan Sandweiss ve Yer ve İklim Bilimleri Okulu ve İklim Değişikliği Enstitüsü’nde profesör olan Kirk Maasch, iklimin kuzey Peru’daki Lambayeque Vadisi’ndeki üç bölgenin terk edilmesini etkileyip etkilemediğini araştırdı: MS 750’den kısa bir süre sonra Pampa Grande, MS 1100’de Batán Grande ve MS 1532 ile 1547 arasında Amerika’nın en büyük piramit merkezi olan Túcume.

(İlgili: Rapa Nui Halkının Çöküşü, Geleceğimiz İçin Bir Ders Taşıyor)

Her üç yerleşme de kendi zamanlarında And toplumunun ana merkezleriydi ve her bir yerleşmedeki höyükler, terk edildiklerinde yakıldı. Pampa Grande 600 dönümlük bir alanı kaplıyordu ve Huaca Fortaleza höyüğünün etrafında büyümüştü. Batán Grande’nin ise sekiz büyük höyüğü vardı. Araştırmacılara göre Túcume, 13 büyük höyük ve birkaç düzine daha küçük yapıyla 200 hektarlık bir alanı kapsıyordu.

Araştırmacılar, bu alanların terk edilmesiyle yaklaşık olarak aynı zamanda meydana gelip gelmediklerini belirlemek için iklim değişikliği ve El Nino aktivitesi için üç örnekten gelen verileri analiz ettiler. Bu örnekler arasında güney Peru’daki Quelccaya buz örtüsünden bir buz çekirdeği, kıyıdan bir deniz tortusu çekirdeği ve Ekvador dağlık bölgesindeki Pallcacocha’dan bir göl tortusu kaydı yer alıyordu.

Veriler, iklimin Pampa Grande ve Batán Grande’nin terk edilmesine katkıda bulunduğunu, ancak Túcume’un terk edilmesine katkıda bulunmadığını gösterdi. Yeni çalışma, farklı yoğunluk derecelerinde de olsa, El Nino ile Pampa Grande ve Batán Grande’nin terk edilmesi arasındaki ilişkileri de ortaya çıkardı.

Maasch, “Araştırmamız , eşsonluluğun (farklı nedenlerden kaynaklanan benzer sonuçların) muhtemelen Peru tarih öncesinde meydana geldiğini gösteriyor. Bu durum, tüm ani değişiklikleri iklim değişikliği gibi tek bir sürece atfederken dikkatli olunmasını öneriyor.” diyor.

Araştırmacılara göre, buz çekirdeği ile deniz ve göl tortu çekirdek kayıtları, Pampa Grande’nin terk edilmesinin, aşırı kuraklığın ve El Nino yoğunluğunun güçlü bir zirve yaptığı Orta Çağ Sıcak Dönemi’nin başlangıcında meydana geldiğini gösterdi. Batán Grande’nin terk edilmesi, Orta Çağ Sıcak Dönemi’nin sonunda, bir kuraklık sırasında ve El Nino yoğunluğunun küçük bir zirve yaptığı sırada gerçekleşti. Araştırmacılar, her iki alan da terk edildikten sonra El Nino yoğunluğunun azaldığını ve yeni höyük merkezlerinin inşa edildiğini söylüyor.

Peru Sahili boyunca uzanan medeniyetler, birkaç farklı El Nino türünü deneyimledi. Araştırmacılar, Pampa Grande ve Batán Grande’nin terk edilmesinin, Lambayeque Vadisi gibi And Dağları bölgelerinde kuraklığa neden olduğu bilinen Orta Pasifik El Nino sırasında meydana geldiğini teorileştiriyor.

Sandweiss ve Maasch daha önce erken Peru uygarlıklarında, özellikle de GÖ 5.800’deki ilk anıt inşaatı sırasında, GÖ 3.800-3.600 civarında Geç Seramik Öncesi Dönem’in sonunda ve GÖ 2.850’de Başlangıç Dönemi tapınak geleneğinin sonunda iklim ve kültürel değişim arasındaki bağlantıları bulmuştu.

İklim yapısı, kuzey Peru’da tarımsal altyapıyı yok eden, balıkçılığı baskılayan, hastalıklara yol açan ve arkeolojik kaynaklara zarar veren aşırı hava koşullarını beraberinde getirdi ve bölgenin ekonomisini ve kültürünü tehdit etmeye devam ediyor.

El Nino olayları, Sandweiss ve ekibi Peru kıyılarında ilk kez faaliyet göstermeye başladığında tam bir felaket olarak görüldü. “Pek çok meslektaş tarafından yapılan daha yakın tarihli çalışmalar ve bunun gibi çalışmalar sayesinde, artık eski Peruluların iklim ve diğer felaketler karşısında ne kadar dayanıklı olduğunu daha iyi anlıyoruz. Teknolojik çözümlerin yanı sıra felakete verilen kültürel tepkiler, alanın terk edilmesi gibi ideolojik değişimleri de içeriyordu.”

Sandweiss, onlarca yıldır El Nino’nun nedenleri ve zaman içinde sıklığı ve yoğunluğundaki değişiklikler hakkında araştırmalar yürütüyor. Ayrıca, Holosen (son 11.400 yıl) boyunca El Nino oluşumlarının sıklığındaki değişiklikleri ortaya çıkarması ve geçmiş iklimlerin ve erken deniz adaptasyonlarının kayıtları olarak arkeolojik kalıntıların önemini vurgulaması ile tanınıyor. Kendisinin El Nino üzerine çalışmaları, alana ufuk açıcı katkılar sağladı ve iklim felaketlerinin And Dağları’ndaki kültürel değişim üzerindeki etkisini araştırmak için bilimsel bir temel sağladı.


University of Maine. 17 Ağustos 2022.

Ankara Üniversitesi, Tarih Öncesi Arkeolojisi bölümünden mezun.

You must be logged in to post a comment Login