Antik Maya Diş Takıları, Ağız Enfeksiyonlarını Önlemiş Olabilir

Antik Mayaların dişlerini değerli taşlarla süslemesi, sadece estetik bir seçim ya da zenginlik göstergesi değildi.

Bugünkü Guatemala’da bulunan, yeşim ve piritle kaplanmış genç bir Maya adamına ait dişler. Araştırmalar, bu taşları yerinde tutmak için kullanılan dolgu macununun iyileştirici özelliklere sahip olabileceğini düşündürüyor. C: Wikimedia Commons

Antik Mayalar, nefeslerinin tanrılarla bağlantılı olduğuna inanıyordu. Arındırmak için birçok kişi dişlerini törpüledi, çentik açtı ve cilaladı, hatta bazıları onları değerli taşlarla süsledi. Şimdi ise yeni bir analiz, bu mücevherleri yerinde tutmak için kullanılan dolgu macununun, enfeksiyonları önlemeye yardımcı olabilecek iyileştirici özelliklere sahip olabileceğini öne sürüyor.

Klasik dönemde (MS 200 ila 900), şu anda Guatemala, Belize ve Meksika’da bulunan birçok Maya insanı, yeşim, turkuaz ve pirit gibi renkli taşları dişlerinin önüne yapıştırdı. Maya diş hekimleri, mine ve dentine delikler açtılar, sonra taşları yerleştirdiler ve genellikle yetişkinliğe geçiş töreninin bir parçası olarak bir dolgu macunu uyguladılar.

(İlgili: Bu Hiyeroglif, Maya Takviminin Bilinen En Eski Kaydı)

Bu diş yapıştırıcısının son derece dayanıklı olduğu kanıtlandı: Arkeolojik kazılardan elde edilen bu tür modifiye edilmiş dişlerin yarısından fazlasının taş dolguları hala sağlam duruyor. Yapıştırıcının önceki analizleri, çimentoya benzer inorganik malzemeler ve öğütülmüş dişlerden ve kemiklerden elde edilen bir mineral olan hidroksiapatit ortaya koydu. Bu malzemeler karışımı güçlendirmeye yardımcı oldu, ancak muhtemelen taşları yerinde tutacak kadar yapışkan olmayacaktı. Bağlayıcı maddenin doğası uzun zamandır bir gizem olarak kaldı.

Meksika’daki Ulusal Politeknik Enstitüsü’nün Araştırma ve İleri Araştırmalar Merkezi’nde biyokimyacı olan Gloria Hernández Bolio ve meslektaşları, Maya imparatorluğundaki mezarlık alanlarında bulunan sekiz dişteki dolgu maddelerini incelediler.

Bunu yaparken iki teknik kullandılar: Biri, absorbe ettikleri ışık miktarına göre organik bileşik gruplarını ayırt ediyor; diğeri ise tek tek molekülleri saymadan önce kimyasal karışımları ısı kullanarak ayırıyordu.

Araştırmacılar, dolgu macunlarında bitki reçinelerinde yaygın olan 150 organik molekül buldular. Her numune, antik çağlardan beri su geçirmez ve yapışkan özellikleri için kullanılan bitki reçinesi veya sakız gibi bir bağlayıcı bileşene sahipti.

Antik Maya dişlerinde kakma yeşim.

İstatistiksel analiz, dolgu macunlarının o yere göre dört gruba ayrılabileceğini ortaya çıkardı ve yerel uygulayıcıların her birinin kendi tarifleri olduğunu öne sürdü. Hernández Bolio, karışımların iyi düşünülmüş gibi göründüğünü söylüyor. “Her bileşenin belirli bir görevi vardı.”

Örneklerin çoğu, diğer araştırmaların diş çürümesine neden olan bakterilerle savaşabileceğini öne sürdüğü çam ağaçlarında bulunan bileşenleri içeriyordu. İki diş, Salvia bitkilerinde bulunan, antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahip olan ve şu anda parfüm endüstrisinde aroma sabitleyici olarak kullanılan bir bileşik olan sclareolide kanıtı gösterdi.

Modern Honduras ve Guatemala sınırına yakın, uzak Copán bölgesinden gelen dolgu macunları, bileşenleri potansiyel olarak anti-inflamatuar etkilere sahip olan nane bitkilerinden elde edilen uçucu yağları içeriyordu. Yazarlar, bu bileşenin başka bir yerde bulunmadığını ve muhtemelen diğer Maya grupları veya gelenekleriyle olan bağlantıları yansıttığını söylüyor.

Büyükbabası, tarihi Maya uygarlığının bir parçasını oluşturan Yucatec olan Hernández Bolio, “Onlar için en önemlisi bağlayıcı özelliklerdi.” diyor. Bugünün Mayaları hala bu bitkileri tıbbi amaçlar için kullanıyor, bu yüzden eski insanlar etkilerinin pekala farkında olabilirler.

Santa Cruz California Üniversitesi’nden antropolog Cristina Verdugo, çalışmanın sonunda bu taşların nasıl yapıştırıldığına dair uzun süredir devam eden soruyu ele aldığını söylüyor. Maya diş hekimleri sadece işlerinde iyi değiller, aynı zamanda enfeksiyon veya modifikasyon sonrası diğer diş sorunları gibi “potansiyel istenmeyen yan etkilerden nasıl kaçınılacağını” da biliyorlardı.

Ancak Liverpool John Moores Üniversitesi’nde diş antropoloğu olan Joel Irish, antiseptik ve iyileştirici özelliklerle ilgili daha fazla kanıt görmek istediğini söylüyor.

Yucatán Otonom Üniversitesi’nde biyoarkeolog olan ortak yazar Vera Tiesler, ağız hijyeninin Maya için önemli olduğunu söylüyor. Tiesler, MS 683’te 80 yaşında neredeyse tüm dişleriyle ölen ve kalanlarda hiçbir çürüme belirtisi olmayan Palenque’nin Maya kralı Janaab’ Pakal’a işaret ediyor.


Science. 20 Mayıs 2022.

Makale: Hernández-Bolio, G. I., Quintana, P., Ramírez-Salomón, M., Vega-Lizama, E., Morgan, M., Schnell, J. T., … & Tiesler, V. (2022). Organic compositional analysis of ancient maya tooth sealants and fillings. Journal of Archaeological Science: Reports, 43, 103435.

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login