Kanıtlar, eski cinsiyet rolleri hakkındaki inançlara meydan okuyarak, tarih öncesi kadınların başarılı büyük hayvan avcıları olduğunu gösteriyor.
Peru’dan gelen arkeolojik kanıtlar, bazı eski avcıların aslında kadın olduklarını ortaya çıkardı. Ortaya çıkan bu gerçek bilim yazarı James Gorman’ın ‘’Eski avcı – toplayıcılar hakkındaki en yaygın benimsenen ilkelerden biri olan erkeklerin avlandığı ve kadınların toplayıcılık yaptığı’ düşüncesine meydan okuyor.
‘’Avcı Adam’’ düşüncesi, hayal gücü ve bir avuç fosile dayandırılmış, 20. yüzyılın başlarındaki antropologlar tarafından geliştirilen insan kökenlerine dair bir anlatıdır. Bu dönemdeki antropologlar, erkeklerin yaptığı avcılığın, ilk atalarımızın iki ayak üzerinde durma, geniş hacimli beyne sahip olma, alet yapabilme ve şiddet gösterme eğilimlerine dair ana itici güç olarak gördüler. Bu anlatıda, kadınlar evde erkeklerin eve et getirmesini beklediği için, avcılığın aynı zamanda çekirdek aile kavramını da doğurduğu yer alıyordu.
Vivek Venkataraman, ‘’Avcı toplayıcı toplulukları inceleyen bir antropolog olarak, eski cinsiyet rolleri hakkında önemli soruları gündeme getiren bir model olan büyük hayvan avı aletleri ile gömülü kadın iskeletlerinin keşfi beni heyecanlandırdı. Ancak medyanın ürettiği haberlerin çoğunun hayal kırıklığı yaratacak kadar yanlış olduğunu gördüm.’’ diyor.
(4.000 Yıllık Mezar, Kadınların Hükümdar Olduğunu Gösteriyor)
Bulguları değerlendiren gazeteci Annalee Newitz şunları yazmıştı, “Erkek Avcı. Eski toplumlarda erkek ve kadınların kesin olarak tanımlanmış rolleri olduğu fikri şöyledir: Erkek avlanır, kadın toplayıcıdır. Şimdi bu teori çöküyor olabilir.”
Ancak aslında bu teori on yıllar önce zaten çöktü.
Avcılığın kökenleri̇
1966’da 75 antropolog (70’i erkek) insanlığın en büyük sorularını yanıtlamak için Chicago Üniversitesi’nde ‘’Avcı Adam’’ adlı bir sempozyum düzenledi. İnsanlar tarımdan önce nasıl yaşıyordu? Araştırmacılar ormanlık alanlardan tundraya, dünyanın dört bir yanındaki avcı toplayıcı insanların çağdaş popülasyonları ile yaşamış ve üzerinde çalışmışlardı.
Gerçek hayat verilerinin Avcı Adam efsanesi ile yüz yüze geldiği yer Chicago’daydı. Araştırmacılar kadınların erkekler kadar sıkı çalıştığını ve kadınlar tarafından toplanan bitkilerin avcı toplayıcı diyetlerinde çok önemli olduğunu gösterdi. Avcı toplayıcı hareket kalıpları, sadece av için değil, çeşitli ekolojik faktörler tarafından yönlendiriliyordu. Birçok avcı toplayıcı eşitlikçi ve barışçıldı. Sonuç olarak avcılık, insan evriminin tek itici gücü veya birleştiricisi değildi.
1970’lerin sonlarında, antropologlar avcı toplayıcılar üzerinde daha fazla araştırma yaptıkça ve cinsiyet meselelerine dikkat ettikçe “Avcı Adam” efsanesi gözden düştü.
İnançları güncellemek
Öyle olsa bile, sonraki araştırmalar avcı toplayıcılar arasında basit bir işbölümünü onayladı. Erkekler çoğunlukla avlanır ve kadınlar çoğunlukla toplayıcıdır. Antropolog Carol Ember 179 toplumda araştırma yaptığında kadınların avlanmaya katıldığı sadece 13 toplum buldu.
Ancak, avcı toplayıcılar arasındaki bu ‘’çoğu avcı erkektir’’ görüşünü “Avcı Adam” efsanesi ile birleştirmek yanlıştır. Bu efsane, dikkatli deneysel araştırmalardan değil varsayımlardan doğmuştur.
On yıllardır süren saha araştırmaları sayesinde antropologlar, insan emeğine ilişkin daha esnek ve kapsamlı bir bakış açısı geliştirdiler. Bu görüşe göre, ne kadınlar biyolojik olarak toplayıcılığa bağlı, ne de erkekler avcılığa. Aslında yiyecek arayan toplumlarda kadınların avlanmasına ilişkin birçok makale 1980’lerin ortalarında ortaya çıkmıştı.
Bu bağlamda, kadim kadın avcılar sürpriz değil olağandır. Avcı Adam’a odaklanmak, kadın avcıları olan bir toplumun nasıl inşa edilebileceğine dair daha önemli sorudan uzaklaştırıyor. Sonuçta, kadınlar mükemmel bir şekilde avlanma yeteneğine sahip ancak çoğu avcı toplayıcı toplumlarda bunu çok sık gerçekleştirmezler.
Avcılık ve çocuk bakımı
1970 yılında feminist antropolog Judith Brown tarafından detaylandırılan önemli bir açıklama, avlanma taleplerinin çocuk bakımının sağlanmasıyla çelişmesidir. Bu dünya çapında geleneksel toplumları araştıran kadın avcılığına ilişkin yakın zamanda yapılan bir incelemede desteklendi. Bu araştırmada yazarlar, hamile veya emziren kadınların genellikle avlanmadıklarını ve yalnızca çocuk bakımı müsait olduğunda veya kampa yakın zengin avlanma alanları olduğunda avlandıklarını buldular.
Bu kısıtlamalar, risk tercihlerini şekillendirmede rol oynar. Avcı toplayıcılarda erkeklerin avlanması risklidir, yani başarısız olma ihtimalleri yüksektir. Erkekler tek başlarına veya küçük gruplar halinde avlanma eğilimindedir ve fırlatıcı aletleri ile büyük avları hedef alırlar. Bunlar genellikle hızlı tempolu, uzun mesafeli yolculuklar gerektirir. Buna karşılık, kadınlar gruplar halinde avlanmayı ve genellikle köpeklerin yardımıyla kamplara yakın daha küçük, yakalanması daha kolay avlara odaklanmayı tercih ediyor.
Kadınlar genellikle, ister lojistik ister ritüel yardım yoluyla, başkalarının avlanma başarısı için çok önem taşır. Eşler bazen işbirliği içinde çalışırlar. Bu gibi durumlarda kadınlar bir hayvanı tuzağa düşürmeye yardım edebilir, sonra onu öldürebilir ve eti eve taşıyabilir. Büyük hayvan avcılığı yapan toplumlarda kadınlar kıyafet, alet ve ulaşım ekipmanı üreterek avcılara destek olabilir. Ayrıca yüksek enlem ren geyiği avcıları ve ovalardaki bizon avcıları arasında görüldüğü gibi, avı bulup, sonra çevreleyerek ve öldürme noktasına doğru sürerek doğrudan avlanmaya katılabilirler. Yeni makalenin yazarlarının tahmin ettiği gibi bu muhtemelen Peru kadın avcılarının nasıl avlandığını da gösteriyor.
Bitki toplamayla ilgili güncellenmiş görüşler, kadınların neden tamamen avlanmamayı seçebileceğine dair fikir veriyor. Avlanmanın zor olduğunu kimse sorgulamıyor, ancak ilk antropologlar genellikle kadınların yaptığı toplayıcılığın basit ve kolay olduğunu düşündüler. Bunun yanlış olduğu ortaya çıktı. Avlanma gibi, toplayıcılık da sosyal olarak öğrenilen ve ömür boyu geliştirilen kapsamlı ekolojik bilgi ve beceri gerektirir.
Sonuç olarak, avcı toplayıcılar zor işlerin 24 saatlik bir günde nasıl bölüneceği konusunda zor seçimlerle karşı karşıya kaldılar. Bu bağlamda, ekonomik değerlendirmeler, uzmanlaşmanın faydası olduğunu gösteriyor. Mütevazı karşılaştırmalı avantajlar (hız ve güç ve çocuk bakımının getirdiği uyumsuzluklar) grubun genel gıda edinimini artıran iş bölümlerine yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında kadınların erkeklerden daha az avlanmayı seçmeleri, iş bölümü konusunda mantıklı bir karar olabilir.
Batek halkı
Birçok kişi, avlanmadıkları için kadınların daha düşük statüye sahip olduğunu varsaydı. Peki bu doğru mu?
Antropolog Vivek Venkataraman, “Çalışmalarımı, Malezya’nın yağmur ormanlarından gelen avcı-toplayıcı Batek halkı arasında yürütüyorum ve yaygın olarak dünyadaki en eşitlikçi toplumlardan biri olarak kabul ediliyor. Çok az maddi eşitsizlikleri var, yiyecekleri geniş bir şekilde paylaşıyorlar, şiddetten nefret ediyorlar ve bireysel özerkliği vurguluyorlar.” diyor.
“Kampta gün doğduğunda, Batek erkekleri genellikle tek başlarına maymunları avlamak için uzak mesafelere açılırlar. Kadınlar kampa yakın, küçük gruplar halinde meyve topluyor. Örneğin, av aletlerine dokunmanın yasak olduğu bazı avcı toplayıcı gruplarda olduğu gibi kadınların avlanmasını hiçbir şey engellemez. Batek kadınları bazen grupça fare avlarına katılıyorlar, ancak bunun dışında avlanmaları nadir olarak görülüyor. Ancak istisnalar da var. Bazı genç kızlar, yetişkinliğe kadar devam eden üfle (üfleyerek ok atılan boru) avcılığına ilgi duyarlar.
Batek halkı, bu iş bölümünün, güç farklılıklarını, çocuk bakımı ile uyumsuzluğu ve bilgi uzmanlığındaki farklılıkları güçlendirdiğini söylüyor. Avcılığın kültürel önemi büyük, ancak kadınların bitkiler hakkındaki bilgisi, kampı taşımak gibi toplu kararlar için çok önemli. Batekler kendilerini, her bireyin ortak bir hedefe doğru benzersiz ve önemli bir katkı yaptığı işbirlikçi ve birbirine bağımlı bir grup olarak görüyorlar.
‘Avcı Adam’ın ötesi
Medyada çıkan haberlerin aksine, Peru’dan gelen arkeolojik bulgular erkeklerin ve kadınların avcı toplayıcılar arasında işleri nasıl ve neden böldüğü hakkındaki mevcut bilgilerle çok iyi uyuşuyor, ayrıca “Avcı Adam” efsanesi ile çok az ilgisi var.
Perulu avcı toplayıcılar, öğrenmesi nispeten kolay olan mızrak fırlatma teknolojilerini kullanan büyük avların uzmanlarıydı. Bu, bugün bazı avcı toplayıcılar arasında gördüğümüze benzer şekilde, daha esnek iş bölümlerine ve kadınların avlanmaya daha geniş katılımına olanak sağlamış olabilir.
Bu sosyal çıkarımlar gerçeklerin ötesinde olduğu için tam olarak net değil. Bunun nedeni, yiyecek toplamadaki rolün statü veya güç dinamikleri ile basit bir ilişkisinin olmaması. Geleneksel toplumlarda kadınların statüsünün belirleyicileri ve ekonomik davranış gibi ihmal edilen konular üzerine yapılan yeni araştırmalar, bu konuya ışık tutabilir. Ancak Batek halkının gösterdiği gibi, özgür bir eşitlikçi toplumda statü ve iktidarın eti kimin getirdiği ile pek bir ilgisi yok.
The Conversation. 11 Mart 2021.
You must be logged in to post a comment Login