Birbirinden bağımsız yapılan iki araştırmada, Amerikalar’daki antik insan popülasyon tarihine dair bilinmeyen detaylar ortaya çıktı ve Amerikan yerlilerinin kökenlerinin Amerikalara ait olduğu kesinleşti.
Bilim insanları onlarca yıl boyunca Amerikalardaki insanların kökenlerini sadece genel hatlarıyla açıklayabildi. Bu durum insanların ne zaman ve nasıl bu kıtalara yayıldığına dair geride birçok gizem bıraktı. Şimdi ise antik DNA metodları eksik kalan detayları dolduruyor. Cell ve Science dergilerinde yayımlanan birbirinden bağımsız iki çalışma antik popülasyonların Amerikalar’a yaklaşık 13.000 yıl önce hızlı bir şekilde yayıldığını gösterdi. Bu çalışmalar aynı zamanda Kuzey ve Güney Amerika arasında daha önce açığa çıkmamış büyük çaplı yer değişimlerini özellikle belirtiyorlar.
Bu veriler 10.000 yıldan daha uzun bir genetik tarihi kapsayan Alaska’dan Patagonya’ya kadar 64 yeni dizilenmiş antik DNA örneklerini içeriyor. Bu çalışmalar için Alaska Üniversitesi’nde arkeolog olan Ben Potter “Örnek sayısı sadece muhteşem” diyor. Daha önceki araştırmalarda Amerikalar’dan 6000 yıldan daha eski altı genom dizilenmişti. Sonuç olarak Kansas Üniversitesi’nden genetikçi Jennifer Raff “Amerikalar’ın popülasyon tarihini açıklamak için kullanılan modeller her zaman fazla basitleştirilmişti” diyor.
Kopenhag Üniversitesi’nden Science’de yayımlanan araştırmayı yürüten evrimsel genetikçi Eske Willerslev, bazı yeni örneklere erişebilmek için Nevada’daki Fallon Paiute-Shoshone kabilesi ile yakından çalıştı. Bu kabile Spirit Mağarasındaki 10.700 yıllık kalıntıları ait olduğu yere döndürmek için savaşıp tahrip edici genetik testlere karşı direnmişti. Fakat Willerslev kabileyi şahsen ziyaret ettiğinde ve sadece izinleri çerçevesinde çalışacaklarına dair söz verdiğinde ise sonuçların iade işlemlerini hızlandırması umuduyla kabul ettiler.
Ve öyle de oldu. Willerslev Spirit Mağarasındaki kalıntıların genetik olarak en yakın oldukları grubun günümüz Amerikan Yerlileri olduğunu ortaya koydu. Bu durum ise Fallon Paiute-Shoshone kabilesinin kemikler üzerindeki iddialarını güçlendirdi ve 2016 yılında teslim edilip alıp tekrar gömdüler. Willerslev’in çalışması kabilenin kültürel koordinatörü Rochanne Downs’ın “Burası bizim yurdumuz ve bunlar da bizim atalarımız” sözünü doğruluyor.
Willerslev Spirit Mağarası verilerine Alaska’dan Şili’ye kadar yayılmış ve 10.700 ila 500 yıllık 14 yeni tüm genom ekledi. Bu veriler de Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinden popülasyon genetikçisi David Reich tarafından yürütülen ve Cell’de yayımlanan çalışmaya ait daha büyük bir koleksiyona eklendi. Bu çalışmada Orta ve Güney Amerika’dan 10.900 ila 700 yıllık 49 yeni örnek analiz ettiler. Veriler, bir kaç antik kalıntının kafatası şekillerine dayanarak erken popülasyonların günümüz Amerikan Yerlilerinden farklı atasal kökene sahip olduğu şeklinde ileri sürülen tahminleri kararlı bir şekilde yok etti. Raff “Amerikan yerlilerinin kökenleri genetik ve kültürel şekilde farklılaşmış bir grup olarak gerçekten Amerikalar’a ait. Onlar kesinlikle bu kıtanın yerlileri” diye belirtiyor.
DNA’nın izini sürmek
İki makale Amerikaların kısıtlı sayıdaki genetik kayıtlarına 64 bireyden gelen yeni DNA verisi sağladı. Yaklaşık 13.000 yıl önce Kuzey ve Güney Amerika’ya yayılmış olan Clovis kültürünün bir parçası olan Anzick çocuğu ile bağlantılı olduğu gösterdiler
13.000 yıl öncesinden itibaren başlayarak antik Amerikalıların kıta boyunca nasıl yer değiştirdiklerine dair daha önce var olmayan sonuçlar sağlandı. Önceki genetik çalışma Amerikan yerlilerinin Sibirya ve Doğu Asya’dan yaklaşık 25.000 yıl önce ayrıldığını ve bu belki de Uzak Doğu Rusya ile Kuzey Amerika’yı birbirine bağlayan ve Beringia kara kütlesine girdikleri sırada gerçekleşti. Bazı popülasyonlar Beringia’da kaldı ve Willerslev Alaska’nın Seward yarımadasından 9000 yıllık kalıntılardan oluşan Antik Beringian kabul edilen bir bireyi de diziledi. Bu sırada, diğer gruplar ise güneye doğru yöneldi. Bir noktada buz tabakasının güneyine doğru yol alanlar iki gruba ayrılıp kıtalar boyunca yerleştiler. Bunlar Güneyli Amerikan yerlileri ve Kuzeyli Amerikan yerlileri olarak adlandırılıyor.
En uzaktaki örneklerin genetik benzerliklerine bakınca iki makale de bazı detaylar ekliyor. Montana’dan mamut avlayan Clovis kültürüyle bağdaştırılan 12.700 yıllık Anzick çocuğu oldukça önemli bir referans sağlıyor. Willerslev ve ekibi, Anzick benzeri atasal soyunu hem Spirit Mağarasındaki bireyde hem de Brezilya, Langoa Santa’dan 10.000 yıllık olan bireyde tespit ettiler. Spirit Mağarası, Clovis’den daha eski bir gelenek olan batılı saplı aletler ile ilişkilendiriliyor. Reich’ın ekibi ise Anzick ile Şili, Brezilya ve Belize’den 9300 ila 10.900 yıllık örnekler arasında daha yakın ilişki olduğunu buldular.
Aynı zamanlarda fakat çok uzak mesafeler boyunca görülen genetik yakınlıklar insanların Amerikalar boyunca oldukça hızlı hareket ettiğini gösteriyor. Bu kısa sürede de farklı genetik gruplara evrilmeleri için yeterli zaman olmuyor. Reich’ın ekibi Clovis teknolojisinin bu hızlıca yaşanan coğrafi yayılışı tetiklemiş olabileceğini öne sürüyor. Fakat Connecticut Üniversitesi’nden genetikçi Deborak Bolnick Anzick bağlantılı atasal soyun, Clovis insanlarından daha geniş bir konumda olabileceğini söylüyor ve bu kültürün tetikleyici etken olduğunu savunmuyor.
Willerslev aynı zamanda Anzick bağlantılı atasal soyunu, Güney Amerika ve Nevada’daki Lovelock Mağarasında da buldu. Fakat Reich’in verilerinde bu durum Güney Amerika’nın büyük bir kesiminde 9000 yıldan başlayarak azalıyor ve böylece büyük bir popülasyon değişiminin yaşanmış olabileceği anlamına geliyor.
Güney Amerika’daki popülasyon değişiminden sonra iki araştırma grubu da birçok bölgede şaşırtıcı genetik süreklilik gözlemlediler. Fakat bu hiç kimsenin yer değiştirmediği anlamına gelmiyor. Reich’ın ekibi And dağlarının merkezine yaklaşık 4200 yıl önce giren ve Güney Kaliforniya, Channel Adalarının antik sakinlerine en yakından benzeyen kişiler tarafından taşınmış yeni bir genetik sinyali tespit ettiler. Bu sırada Willerslev’in ekibi günümüz Meksika, Oaxaca’dan yerli bir grup olan Mixe ile bağlantılı bir atasal soyun yaklaşık 6000 yıl önce Güney Amerika’ya ve 1000 yıl önce ise Kuzey Amerika’ya yayıldığını buldu. Bu göçlerin hiçbiri yerel grupların yerini almadı fakat onlarla birlikte karıştı. İki grup da aynı sinyali görüyor olabileceklerini fakat verileri karşılaştırmadan bunu söylemenin zor olduğunu söylüyorlar.
Bazı Güney Amerikalılarda ise gizemli bir şekilde Avustralasya atasal soyu barınıyor. Reich ve diğerleri bu durumun izlerini daha önce Brezilya Amazonlarında yaşayan insanlarda görmüştü. Şimdi ise Willerslev bir kanıt daha sundu: 10.400 yıl önce yaşamış Brezilya, Lagoa Santa’dan bir bireyin DNA’sında. Fakat nasıl buraya nasıl geldiğine dair net bir bilgi yok.
Bu sinyal diğer araştırma gruplarının verilerinde gözükmüyor. Avustralasya atasal soyunun, bütün Beringia ve Amerikalar yolculuğu boyunca diğer Amerikan yerlilerinden izole bir şekilde kalmayı başaran Sibiryalı göçmenlerle sınırlı olup olmadığı ise merak konusu. Bu durum bireysel grupların kimseyle karışmadan kıta boyunca yol almış olabileceklerini gösteriyor.
Science Magazine, Nov. 8, 2018
You must be logged in to post a comment Login