Bir kaşifin ‘Ölü Ateş Diyarı’ diye tanımladığı kadar ıssız bir çöl bölgesi olan Jebel Qurma’da (Ürdün), kimisi yükselen kimisi düzleştirilmiş taşlardan yapılmış yüzlerce taş mezar bulundu.
Pek çok insan bir zamanlar Jebel Qurma’yı ev bellemiş olsa da, artık bölgenin iklimi hiç misafirperver değil ve burada yaşayan çok az insan var. 1929’da Antiquity adlı dergide İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’nden Albay Lionel Rees’in yazdığı üzere “Baharda kısa bir zaman dilimi haricinde, bu bölgenin tamamı ölü bir ateşten geriye kalan soğuk küllere benziyor.”
Yakın zamanda Near Eastern Archaeology dergisinde yayımlanan bir makalede Leiden Üniversitesi’nden Peter Akkermans ve Merel Brüning’e göre, mezarların çoğu taş yığınıyla oluşturulmuş höyükler şeklindeyken diğerleri “kule-mezar” diye adlandırılan daha karmaşık biçimlerde.
Mezarların çoğu, insanların bir zamanlar yaşadığı antik yerleşimlerden bir miktar uzakta bulunuyor. Brüning ve Arkeoloji Projesi’ne liderlik eden Akkermans’ın yazdığına göre “Günlük yaşam ve ev içi faaliyetlerin odaklandıkları yerler, bazalt yaylaların ya da yazın kuruyan derelerin aktığı derin vadilerin dibinde gözlerden uzak bölgelerdeyken, ölülerin bertaraf edilmesi için tercih edilen alanların çevredeki yüksek yaylalar veya bazalt tepelerin zirveleri olduğu anlaşılmakta.”
(Ürdün’deki Yazıtlar 2000 Yıl Önce Çölün Hayat Dolu Olduğunu Gösteriyor)
Mezar soyguncuları gömülerin çoğunu yağmalamış olsa da arkeologlar binyılın başında bölgede insan hayatının nasıl değiştiğini gösterecek önemli bilgiler sağlayan ipuçları toplayabildi.
Araştırmacılar, MÖ 3.000 yılının sonlarında ve MÖ 1.000’li yılların başlarında Jebel Qurma’da az sayıda insanın yaşadığını tespit etti. Örneğin, elli kadar mezarı içeren bir mezarlığın kullanımı 4.000 yıl kadar önce durmuş. Akkermans ve Brüning’in bir dergi makalesinde aktardığına göre “Mezarlığın -ve çevresindeki yerleşim alanlarının- terk ediliş tarihi Jebel Qurma’dan tüm yerleşimlerin çekildiği tarihe denk düşüyor.” Akkermans’a göre, son araştırmalar, MÖ 1.000’li yılların başında çanak-çömlek kullanmayan insan grupları tarafından bölgeye tekrar yerleşildiğini açığa çıkarıyor.
Akkermans “İnsanların Jebel Qurma’yı neden terk ettiği ve bin yılın ardından neden geri döndükleri hala gizemini koruyor.” diyor ve “İklim değişikliği bölgeyi terk etme ve bölgeye geri dönmenin olası sebeplerinden biri.” diye ekliyor. Akkermans’ın yaptığı açıklama şöyle: “Elbette iklim değişikliği sebep olarak akıllara geliyor fakat bu iddiayı destekleyecek veya reddedecek bilgiye şimdi sahip değiliz. Jebel Qurma Çölü’ndeki yerel iklim ve çevresel koşulların incelenmesi, kesinlikle araştırmayı ilerletmek için koyduğum hedefler arasında var.”
Bir başka ihtimal ise, bahsedilen zaman aralığında Jebel Qurma’da insanların zaten yaşadığı ama henüz onlardan kalan arkeolojik kalıntılara ulaşılamamış olması. Akkermans’ın Live Science’a aktardığına göre “Yakın zamana kadar, MÖ 1.000 yılının başına veya ortasına kadar insanların Jebel Qurma’ya dönmedikleri düşünülüyordu. Şimdi ise arkeologlar, MÖ 1.000 yılının başlarında insanların bölgede yaşadığını biliyor. İnsanların Jebel Qurma’ya geri dönmemelerinin sebebi zaten hiç ayrılmamış olmaları olabilir.”
MÖ 1.000 yılının sonlarında, çölde yaşayan insanlar yapımı daha zor olan büyük mezarlar inşa etmeye başladı. Akkermans ve Brüning’in dergi makalesinde belirttiği üzere, bu kule-mezarların bazıları, ağırlıkları 300 kilo olan taşlardan inşa edilmişti.
Akkermans ve Brüning’e göre kule-mezarlar 5 metre genişlikte ve 1,5 metre uzunlukta olabiliyor. Diğer mezarlardan kule tipi şekilleri ve geniş, düzleşmiş bazalt levhalardan yapılmış temiz, düz cepheleriyle ayrışıyorlar.
(Ürdün’deki Nehir 7000 Yıl Önce Bakır Yüzünden Kirlenmiş)
Başlarda Akkermans, bu mezarların toplumun önde gelenleri için inşa edildiğini düşünse de yakın zamanda bulunan çok sayıda kule-mezar bu fikri çürüttü.
Akkermans’ın Live Science’a aktardığı üzere “Son zamanlarda yapılan alan araştırmaları, bu kule-mezarların istisnai olmadığını, Jebel Qurma ve çölde oldukça yaygın bulunduklarını kesinleştirdi. Antik Çağ toplumunun üst tabakalarına özgü görünmüyorlar.” Neden kule-mezarların ortaya çıktığı ise “hala tam olarak anlaşılamadı.”
Live Science. 13 Temmuz 2017.
You must be logged in to post a comment Login