İhlas Haber Ajansı’nın yayınladığı “Milyon Dolarlık Hazine İddiası” başlık haberde Muğla’da tam 500 trilyon dolarlık hazine bulunduğu iddia ediliyor.
İçinde illuminati, uzaylı, enerji saçan element, dış mihraklar gibi anahtar kelimelerin geçtiği haberde, bir emlakçının bulduğunu iddia ettiği 500 trilyonluk Truva hazinesinden bahsediliyor. İhlas Haber Ajansı’nın haberleştirdiği ve Habertürk gibi bazı gazetelerin yayınladığı haber, ne yazık ki biz arkeologların dahi anlayamayacağı olaylardan ve cümlelerden oluşuyor. Böyle bir olayın haber değeri taşıması ne kadar doğru bilinmez fakat, olayın ajanslar tarafından haberleştirilmesinde haber değeri olduğuna inanarak sizlerle paylaşıyoruz.
Anladığımız kadarıyla özetlemek gerekirse; bir gün emlakçıya bir müşterisi gelerek bir hazineden bahsediyor. Emlakçı, düşünmek ve araştırmak için müşterisinden izin istiyor. Daha sonra araştırmalarını tamamladığında çok ilginç şeylerle karşılaşıyor. Sözü geçen hazine, 3200 yıldır toprak altında kalan fakat tam tamına 10.000 yıllık bir hazine. Hikaye bu kadarla da bitmiyor. Bu hazinenin içinde, “dünyanın ekonomisini yöneten” İlluminati’nin orijinal heykelleri, Repteliyan soyundan geldiğini iddia eden insanların, atalarını tasvir eden 10.000 yıllık orijinal heykeller, yüksek enerji saçan dünya dışı bir element bulunuyor. Emlakçının hesaplamalarına göre bu hazinenin değeri tam 500 trilyon dolar! Fakat emlakçı hazine çıkarıldıktan sonra ne olacağını, müşterisiyle kendisinin çıkarlarını da düşünerek kendine düşen payı düşünmüş. Bu meseleyi yalnızca “başbakanımız” ve “cumhurbaşkanımızın” çözebileceğini belirten emlakçı, bu kadar parayı hemen vermeye razı olabilecek ülkelerin başında başta Amerika, İngiltere, Almanya’nın geleceğini söylüyor. Emlakçı, bu hazineye sahip olmak isteyebilecek yancı devletlerin, Fransa, İtalya, Yunanistan ve İsrail, bunların bir alt grubunda ise Çin ve Rusya’nın olacağını söylüyor.
Aşağı’da İhlas Haber Ajansı’nın ve Habertürk’ün paylaştığı haberi, noktasına virgülüne dokunmadan paylaşıyoruz;
Muğla’nın Milas ilçesinde emlakçılık yapanTuncer Rıfat Barın, Truva Krallığına ait 3 bin 200 yıl toprak altında kalmış 10 bin yıllık hazinenin bulunduğunu öne sürdü.
Tuncer Rıfat Barın, Truva Krallığına ait 10 bin yıllık hazinenin yerini bildiklerini iddia etti. Bulunan Truva hazinesi hakkında sadece Ege Denizi’ne komşu olduğunu söyleyebilen Barın, konunun öncelikle Egelileri ilgilendirdiğinden bu basın açıklamasını Muğla Avukatı Devrim Deniz ofisinden yaptığını belirtti.
Barın, yapmış olduğu açıklamada; “Arkadaşlar bu hazine tümüyle Truva Krallığından kalma, içlerinde ünlü Palladion , Baphomet , Repteliyan ve diğer heykeller ile kraliyet altınları ile mücevherlerin bulunduğu hazinedir. Allah’ın izniyle cumhuriyet ve dünya tarihinde devletimizin ve de bir devletin bir kerede kazanabileceği en büyük hazine olacak. Bize göre toplam piyasa değeri 500 trilyon ABD doları civarındadır” dedi.
Kısaca hazinenin hikâyesini anlatan Barın, “Adı E.B. olan yeni bir müşterim bundan yaklaşık 5 ay kadar önce yanıma gelip bu hazine hakkında bilgi verdi. Bende neyin nesidir tam olarak bilemediğimden kendisinden bir müddet düşünmem için zaman istedim. Gerekli araştırmaları yapıp, konuya biraz daha vakıf olduktan sonra müvekkilim ile birçok kez tekrar buluştuk. Bu konunun devlet büyüklerimize hangi yollardan anlatabileceğimizi, konu hakkındaki endişelerimizi, kendisinin bulmuş olduğu bu hazinedeki benim sorumluluklarımı, iş bitimindeki çıkarlarımızı vs. birçok konuyu belli bir plana o tutturduktan sonra basın aracılıyla bu konunun ülkemiz halkımızın da bilgisi dâhilinde başlamasını münasip gördük ve kendisinden almış olduğum yetkimle bu günden itibaren bu konunun baş sorumlusu ve muhatabının vekili olarak karşınızdayım” diye konuştu.
“TRUVA HAZİNESİ DEVASA”
Hazinenin devasa büyüklükte olduğunun altını çizen Barın; “Truva Savaşı İ.Ö. 1184 yılında olduysa buna 2016 yıl daha ilave ettiğimizde toprağa gömülme zamanı yaklaşık 3 bin 200 yıl öncedir. Birde içindeki müştemilatını kendi olmuşum mevcut yaşlarını da Truva Krallığı döneminden geldiğini de göz önüne alırsak yaklaşık 10 bin 000 yıllı devirmiş bir hadise. Yani hazinenin bulunduğu çukurlardan bir çömlek parçası bile çıksa kendi başına kıymetliyken birde size hazinenin içinde bulunan anlatacaklarımı da hesaba katarsak bizim rakamımıza gelirsinizdir diye düşünüyoruz. Bu hazine mevcut kanunlarımıza göre; öyle git harcını yatır devletimizden 4 memur al onların nezaretinde kazı yaptır türünde bir iş değil. Tümüyle devletimizi – milletimizi ve devlet büyüklerimizi ilgilendiren devasa güçte. Bizim basına çıkma nedenlerinin biri de buradan kendilerini bilgilendirmek. Çıkacak olan hazine öyle falanca müze müdürlüğünde veya yediemin deposuna konularak saklanacak türden değiller. Günümüzde kötü art niyetli depo sorumluları veya hazinenin hangi depoda olduğun bilen kötü niyetli kişiler tarafından talan edilmeyeceği. Zaten bu işi çözse çözse sayın başbakanımız, cumhurbaşkanımız ile meclisimiz çözebileceğine inanmamızdır. Bundan en ufak bir endişemiz yok ve olamaz. Hem ayrıda basına çıkma diğer bir nedenimiz ise çıkartılacak bu hazine devletimize kazandırıp, tüm incelemeleri yapıldıktan sonra biz halkımız ile dünya insanlığının ziyaretine açılmasını istememizdir. Diğer bir deyişle devlet sırrı deyip saklanmasını ve de bir depoda tutulmasını istemiyoruz. En kısa sürede ülkemize ve dünya insanlığına mal olmasını istiyoruz. Sebebine gelince; yine bu hazinenin ünü ve parasal değerinden başka hazineden çıkacak olan bazı heykellerin içinde yüksek enerji saçan dünya dışı bir element yada bir cisim diye adlandırabileceğimiz nesnelerin oluşu. Bu hazinenin içinde bulunan yaklaşık 3’ ü büyük ebatta 15 adet heykellerin içinde bulunan; bir tanesi Azazel veya Azazil olarak bilinen meleğin hatta Tapınak Şövalyelerini de kapsayan Baphomet’ inde ilham kaynağı illumunati heykelinin aslı ile kendilerini Repteliyan soyundan geldiğini iddia eden insanların, atalarını tasvir eden 10 bin yıllık orijinal heykelleri.”
Açıklamasına devam eden Barın, “Bu heykellerin içlerinde barındırdıkları özel bir enerji veya bir element yoksa dahi Truva tarihi Hz. Süleyman’ın tarihinden öncesine dayanıyor olması. Tapınak şövalyelerinin atası – kurucusu Hiram usta ve de Masonların kurucuları kendi sembollerini üretirken bir yererden esinlenmek mecburiyetindeydiler. Bence o dönemde Truva Krallığında bulunan bu heykelleri kendilerine referans ve örnek almış olmalılar ki günümüzde dahi hala bu sembollerin yakın versiyonlarıyla anılmaktadırlar. Dünyayı ekonomik açıdan ellerinde tutan bu kişilerin bir anlamda bu heykelleri kendi kutsalları ve de bundan böyle onları kendi içlerinde motivize edecek enerji kaynağı olarak kabul edildiğinde heykel başına 100 trilyon dolar onlar için sırf sahip olabilmek adına seve seve, kibarca ve kolaylıkla ödeyebilecekleri miktarlardır. Bu kadar parayı hemen vermeye razı olabilecek ülkelerin başında başta Amerika – İngiltere – Almanya gelecektir diye düşünüyorum. Ancak diğer yandan yancı devletler ise; Fransa – İtalya – Yunanistan ile İsrail, bir alt grupta ise Çin ile Rusya’yı düşünmeliyiz. Zaten ülkemizin bu konu hakkında deneyimi ve tecrübesi olmadığı için ve de hazine kasasına değerli varlıklar olarak envanterine işleyebilmesi içinde kendi bünyemizde oluşturduğumuz Değerlendirme ve Kıymet Taktir Komisyonu’nun bulunan hazine ile alakalı bilgi ve tecrübesi olmaması ve de ekonomimize katkısı için taraf olduğumuzdan dünya devletlerinin de ekspertiz raporlarını almak mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.
Önemli iddialar ortaya atan Barın, “Yaklaşık 10 devletten alacağı görüşlerin ortalaması heykellerin dünya pazarındaki piyasa değerini gösterecektir. Bu durumda 2 heykel 200 trilyon doları görecekse Palladion heykeli kendi başına ayrı bir gizem 100 trilyonda o olsa, diğer çıkacak olan heykeller ile hazineyi de işin içine katarsak ( bu arada ekspertiz değerini hesaplarken Rusya’nın elinde bulunan 8 – 10 parça Truva mücevherlerine biçilen parasal piyasa değerini ölçü aldığımızda ) bu hazinenin toplamda 500 trilyon dolar civarında bir rakamı görmesi gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla haberi toparladığımızda; yaklaşık 10 bin yıllık geçmişi olan büyük hazinenin gerek ilk gün yüzüne çıkacağı kazılar sırasında, gerekse heykeller ile hazinenin kayıt altına alınması ve de incelenmesinde adlarını az önce saydığım ülkelerin bilim adamlarının da gözetiminde olması gereklidir. Bu durum bize; bu olayın gerçekçiliğini, yine dünya ülkelerine bu hazine sayesinde oluşacak yeni ilave maddi gücümüzü, ülkemizin tanıtımın, ekonomimizin neden bir anda coştuğunu iyi anlatmalıyız. Bizim kanunsuz yaptığımız bir iş yok. Aksine her ne yapılacaksa kanunlar çerçevesinde olmalı. Kanunlar belli ve de açık. Her şey ortada. Dolayısıyla bu saten sonra beni “şâhısı gözaltına aldık “ deyip apar topar karga tulumba yakalayıp götüreceklerini zannetmiyorum. Hepimizin normal günlük rutin yaşadığımız hayatımız var. Bu iş benim ve ailemin normal yaşamını etkilememeli” diye kaydet.
BAKAN NABİ AVCI’YA ÇAĞRI…
Kültür Bakanı Nabi Avcı’ya seslenen Barın, “Konunun muhatap bakanlığı belli. Kültür Bakanımız Nabi Avcı bu konu hakkında bana davetiye çıkartılarsa elbette ki icabet eder derhal makamına giderim. Arkadaşlar bu arada bu haberden sonra benim tanıdığım veya tanımadığım kişilerin bu konu hakkında bana ulaşmalarını da istemiyorum.
Ancak ilk öğrendiğimden bir müddet zaman geçtikten sonra merak ettiğim husus şu olmuştu. “Kerametin, sırrın nedir?” diye sordum. Kendisinden aldığım yanıt ise hazinenin bulunduğu araziyi asla kazmadığını, dolayısıyla devletimiz ile anlaşmamız halinde bu durumun devletimizin atayacağı uzmanlarınca da tespit edilebileceğini, ilgili kanunda 4 günlük ihbar süresini okuduğunu ve de bildiğini onun içinde yerin altında tam olarak ne olabileceği hususunda yüzde 100 bir delil veya garantisinin elinde olmadığını, buna karşılık bu orana yakın güçlü tahmininin olduğunu, hatta hatırı sayılır ciddiyette zannettiğini ancak olayı ilk başlangıcından bu zamana kadar olan başından geçen tüm olayı bana hazinenin haritasını verirken anlatacakmış. Söz verdi. Bende sizlere aktarırım. Size şimdilik temsili resimlerden başka hazinenin bulunduğu arazide iki başına tedavülden kalkmış seri numaraları; M46 417536 ile M70 489952, eski 1 milyon liralık paraların yarısını birer taşın altına koymuş ve o paraların diğer yarısını gösterebiliyoruz. İnşallah yakında tümüyle kendisini de görmek nasip olur” şeklinde konuştu.
İHA
You must be logged in to post a comment Login