Denisova Mağarasında Neandertal Kemiği Bulundu

Yeni geliştirilmiş parmak izi tarama sistemiyle, Denisovalı insan türünün keşfedildiği Altaylardaki Denisova mağarasında, 2000 kemik parçası içinden Neandertal türüne ait bir  kemik bulundu.

Bone,DC1227.

Bone,DC1227.

Oxford ve Manchester Üniversitelerinden bilim insanları yeni bir moleküler parmak izi tespiti tekniğiyle ufak kemik parçaları arasından bir Neandertal kemiği buldu.

Kemik parçaları, Rusya’daki  insan evrimi açısından önemli bir mağara olan Denisova Mağarası’nda bulunmuştu. Mağaradaki kemik parçaları mamut, tüylü gergedan, kurt ve ren geyiği gibi hayvan türlerine aitti. Bu keşif, soyu tükenmiş bir insan türüne ait izlerin Kütle Spektrometresiyle Zooarkeoloji (ZooMS) adı verilen teknikle tespit edilmesi açısından bir ilk olma özelliğini taşımakta.

Kemiklerin mikroskobik örnekleriyle yapılan analizler, kemikteki bir canlı türünü diğerinden ayırmaya yarayan kollajenli peptik bağ dizilimini ortaya çıkardı. Scientific Reports dergisinde yayınlanan rapora göre ZooMS tekniği, modern insanla yakın akrabaları arasında süregelen türsel karışımın ne miktarda olduğu dahil olmak üzere, evrim sürecinin nasıl gerçekleştiğini anlamamız açısından büyük potansiyele sahip.

F: spiegel.de

F: spiegel.de

Uluslararası araştırma ekibine; Profesör Thomas Higham, ZooMS tekniğini geliştiren öğrencisi Oxford Üniversitesi’nden Sam Brown, Manchester Üniversitesi’nden Michael Buckley, Leipzig’teki Max Planck Enstitüsü, Cranfield Üniversitesi, Rusya’daki Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü liderlik etti.

Kemikteki bu kollajenli peptik bağ dizilimi, farklı hayvan türleri arasında küçük farklılıklar gösteriyor. Ekip, alandaki tanımlanamayan 2300 kemik parçasının mikroskobik örneklerini kullanarak dizilimlerinin bir profilini çıkardı. Sonra da her kemiğin dizilimi, bilinen hayvan türlerindeki peptik bağ örnekleriyle karşılaştırıldı.

2,5 santimetre uzunluğundaki bir kemik parçasının belirgin bir insan DNA’sı dizilimine sahip olduğu keşfedildi. Sam Brown “ZooMS sonuçları, kemikler içinde bir insan izinin olduğunu gösterdiğinde çok heyecanlandım. Yaptığımız sıkı çalışmanın ardından insanlığın geçmişiyle ilgili birçok bilgi veren bu kemikleri keşfetmek çok etkileyiciydi. Bu kemik dışarıdan bakıldığında dikkat çeken hiçbir özelliği yok. Bu tekniği kullanmamış olsaydık, elde edilen yüzlerce kemik içinde muhtemel bir insan kemiği arayan biri bu kemiği gözden kaçırabilirdi.” diyor.

Çalışmanın rapor yazarlarından Profesör Svante Pääbo ve onun Leipzig’teki Max Planck Enstitüsü’ndeki grubunun üyeleri, kemiğin mitokondriyel genomuna dayanarak bir Neandertal’e ait olduğunu saptadı. Sonuçlar bu Neandertal’in, Altay Bölgesi’ndeki Neandertallerle yakından, daha batıdakilerle de uzaktan bir akrabalığının olduğunu gösterdi. Neandertal kemiğine karbon 14 metodu uygulandı. Kemiğin sit alanında derinlerde yer almasından dolayı beklendiği gibi, kemiğin 50.000 yıldan daha eski olduğu görüldü. Yayınlanan rapora göre ayrıca, kemiğin yüzeyinde görülen asit aşınması, kemiğin kısa bir süreliğine bir sırtlanın midesinden geçtikten sonra mağaraya ulaştığını gösterdi.

Denisova mağarasının girişi. F: spiegel.de

Denisova mağarasının girişi. F: spiegel.de

Rusya’nın Altay Bölgesi’ndeki Denisova Mağarası, son 100.000 yıldan fazla bir süredir gerçekleşen evrimin doğasını anlama açısından arkeologlar için önemli bir sit alanı. Bölgedeki soğuk iklim, karbon 14 metodu ve genetik tarihleme için gerekli olan DNA ve kollajenin kemiklerin çoğunda son derece iyi korunmasını sağlamış. 2010’da Profesör Svante Pääbo ve ekibi, gelişmiş genetik yöntemleri kullanarak aynı sit alanında “Denisovalı” adını verdikleri yeni bir insan türü keşfetmişlerdi. Aynı ekip, Denisovalıların, Neandertallerin ve modern insanın Avrasya ve Avrupa’da periyodik olarak birbirleriyle çiftleştiğini keşfetmişti.

Buzul Çağı boyunca mağarada, kemikleri yerken küçük parçalara ayıran sırtlan ve kurt gibi etoburların yaşadığı dönemler de oldu. İşte bu nedenle kemik parçalarının %95’ten fazlasının tanımlamasını yapmak çok zor oldu.

Profesör Thomas Higham “Bu keşif, arkeolojik kayıtları araştırmak ve kollajenlerin korunduğu en küçük fosil kalıntısını bile bulmak için ZooMS gibi biyoarkeolojik yöntemleri kullanabildiğimizi göstermesi açısından büyük bir buluş. Neandertallerin, Denisovalıların ve modern insanların yaşadığı Paleolitik Dönem için bu teknik olasılıkla çok önemli olacak, çünkü keşfedilen kemikler yeterli büyüklüktüyse, o zaman bu kemikten tarihleme ve DNA analizleri de yapabiliriz. En büyük zorluklardan biri de Neandertallerle modern insanlar karşılaştığında ne olduğunu öğrenmek. Onların nerede ve ne zaman karşılaştığını öğrenmek istiyoruz. Bu konuda da fosiller çok önemli, ancak arkeolojik alanlarda modern insana ait çok az sayıda fosil kalıntısı bulunuyor. Umarız bu gibi çalışmalar daha fazla insan kemiği gün yüzüne çıkarır. ” diyor.


Oxford University / Basın bildirisi

Ege Üniversitesi Turist Rehberliği bölümünden mezun oldu. Şu an kokartlı bir turist rehberi. Arkeolojiye, sanat ve dinler tarihine ve psikolojiye çok meraklı. Farklı kültürleri keşfetmeyi, seyahat etmeyi çok seviyor. İletişim: muhsin.ulusoy@hotmail.com.tr

You must be logged in to post a comment Login