Kaçırmış olanlar için Eylül ayında Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken arkeolojik keşifleri bu listede derledik.
10- Almanya’da Bir ‘Barbar’a Ait 1.700 Yıllık Mezar Keşfedildi
Almanya’daki arkeologlar, Roma İmparatorluğu sınırında yaşamış ve değerli eşyalarla gömülmüş bir “barbarın” 1.700 yıllık mezarını keşfetti.
MS 4. yüzyılın ilk yarısına ait olduğu düşünülen mezar, yaklaşık 60 yaşında ölen bir adamın kalıntılarını barındırıyor. Mezar, cam eşyalar, çömlekler ve ince dişli bir tarak gibi değerli mezar eşyalarını içeriyor. Mezarda bulunan cam bir bardak, özellikle yüksek kalitedeydi ve muhtemelen günümüzde Günzburg olan Guntia’daki yakın Roma kalesinden elde edilmiş olabileceği düşünülüyor. Diğer mezar eşyalarının belirgin özellikleri ise günümüz Almanya’sının merkezindeki Elbe-Saale bölgesinden geldiğine işaret ediyor.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
9- Kazı Sırasında, Bir Arkeoloğun Yazdığı 200 Yıllık Mesaj Bulundu
Fransa’nın kuzeyinde bir arkeolojik kazıya katılan gönüllü öğrencilerden oluşan bir ekip, cam şişeye konmuş sürpriz bir mesaj buldu.
Dieppe yakınlarındaki kayalıkların üzerinde bulunan bir Galya köyünün kalıntılarını incelerken, öğrenciler toprak bir kap içinde küçük bir cam şişe buldular. Şişenin içinde, ip ile bağlanmış bir kağıda sarılı bir mesaj vardı. Kazı başkanı sonraki gün kağıdı açtı ve üzerindeki mesajın şu şekilde olduğunu gördü: “P.J. Féret, Dieppe doğumlu, çeşitli entelektüel toplulukların bir üyesi, Ocak 1825’te burada kazılar yapmıştır. Cité de Limes ya da Caesar’ın Kampı olarak bilinen bu geniş alanda araştırmalarına devam ediyor.”
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
8- İnsanların ve Neandertallerin Nerede Çiftleştiğini Artık Biliyoruz
Yeni araştırma, modern insanların ve Neandertallerin tam olarak nerede melezleştiğini ortaya koydu: Türkiye’nin bir kısmı da bu bölgeye dahil.
Homo sapiens (modern insanlar) ile Neandertallerin birbiriyle çiftleştiği artık iyi bilinen bir gerçek. Son araştırmalar, bu türler arası melezleşmelerin ne zaman gerçekleştiğini incelemişti. Şimdi ise yeni bir araştırma, bu olayların tam olarak nerede yaşandığını ortaya koydu. Bilim insanları, her iki türün Geç Pleistosen dönemde Güneybatı Asya ve Güneydoğu Avrupa’daki coğrafi dağılımlarını yakından inceledi. Bu inceleme, iki insan türünün kesiştiği ve muhtemelen çiftleştiği net bir bölgeyi açığa çıkardı: İran Platosu’ndan geçen, modern İran, Kuzey Irak ve Güneydoğu Türkiye sınırları boyunca uzanan Zagros Dağları.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
7- Paskalya Adası Nüfusu Hiçbir Zaman Çökmemiş
15 Rapa Nui bireyinin DNA analizi, Paskalya Adası’nda hiç nüfus çöküşü yaşanmadığını ve Yerli Amerikalılarla karıştıklarını ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, 1600’lerde Avrupalılar gelmeden önce Polinezya adasında nüfusun ormansızlaşma, yerel kaynakların aşırı kullanımı ve savaşlar nedeniyle azalıp azalmadığı konusunda uzun süredir tartışıyorlardı. Ancak şimdi, Polinezya adasında yaşamış 15 bireyin genomlarını inceleyen araştırmacılar, nüfusun hızla düşmediğini düşünüyor. Bu 15 tarihsel bireyden alınan DNA, 17. yüzyılda bir çöküşü gösterecek genetik bir darboğaz olmadığını ortaya koydu. Bunun yerine DNA kanıtı, adanın küçük nüfusunun 1860’lara kadar “istikrarlı bir şekilde arttığını”, ancak o tarihte Peru’dan gelen köle akınlarının adanın nüfusunu üçte bir oranında azalttığını gösterdi.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
6- İrlanda’da Bir Çiftçi 22 Kiloluk Bataklık Tereyağı Buldu
İrlanda’nın kuzeybatı kıyı şeridine yakın bir bataklıkta kanal kazan bir çiftçi, yaklaşık 22 kilogram ağırlığında bir bataklık tereyağı buldu.
İrlanda’nın Donegal bölgesinde bir çiftçi, ülkenin en büyük antik bataklık tereyağı parçalarından birini bulmuş olabilir. Bataklık tereyağı, antik çağlardan kalma bir tür korunmuş süt ürünü ve İrlanda’nın turba bataklıklarının serin, oksijensiz derinliklerinde bulunuyor. Bu tür bulgular İrlanda ve İskoçya’da oldukça yaygın. Tereyağını bataklıkta muhafaza etme geleneği Demir Çağı’na kadar uzanıyor ve en son 16. ve 19. yüzyıllarda bu uygulama kaydedildi.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
5- Bu Kaya Resmi, Milyonlarca Yıllık Bir Hayvanı Gösteriyor Olabilir
Güney Afrika’da bulunan bir kaya resmi, insanlardan milyonlarca yıl önce yaşamış tuhaf bir yaratığı tasvir ediyor olabilir.
Güney Afrika’da, Karoo Havzası’ndaki bir kaya duvarına resmedilmiş, dişli tuhaf bir yaratık dikkat çekiyor. Arkeologlar, daha önce bu sanat eserinin fantastik bir alemden gelen mitolojik bir yaratığı tasvir edip etmediğini tartışmışlardı. Ancak yeni bir araştırma, cesur bir iddia ortaya koyarak bu eserde, insanlardan çok önce yaşamış soyu tükenmiş bir tür olan dicynodont’tan esinlenildiğini öne sürüyor. Eğer bu doğruysa, bu durum güney Afrika’daki yerli halkın, bu tarihöncesi hayvanı bilimsel olarak tanımlanmasından önce bildiğini gösteriyor.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
4- 5.000 Yıl Önce Afrika’da Bilmediğimiz Büyük Bir Medeniyet Vardı
Fas’taki arkeolojik çalışmalarda, kuzeybatı Afrika’da daha önce bilinmeyen en eski tarım toplumu keşfedildi.
Yaklaşık 5.400 ila 4.900 yıl önce, günümüz Fas’ında var olan bir yerleşim keşfedildi. Keşfi gerçekleştirenler, bu yerleşimin o dönemde Nil Havzası dışındaki Afrika’nın en büyük yerleşimi olduğunu iddia ediyor. Bulgular, bölgenin İberya Yarımadası’ndaki yerleşimlerle geniş ticaret bağlantıları olduğunu ve etkisinin Akdeniz çevresinde çok daha uzaklara yayılmış olabileceğini gösteriyor. Araştırmacılar, MÖ 3.000 civarında bu bölgenin, Tunç Çağı’nın zirvesindeki Troya’ya benzer büyüklükte bir şehir olduğunu raporluyorlar.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
3- 39.000 Yıllık Bu Mamut, İnsanların Arktik’teki En Eski Kanıtı Oldu
Şimdiye kadar keşfedilen en iyi korunmuş yünlü mamut olarak bilinen Yuka adlı genç dişi mamutun bedeni, şaşırtıcı bir sürpriz yaptı.
2010 yılında Sibirya’nın en kuzeyinde keşfedilen Yuka’nın öldüğünde altı ile dokuz yaşları arasında olduğu düşünülüyor. Bilim insanları, mamut cesedinin bir göle düşmesi sonucu donarak neredeyse 40.000 yıl boyunca bozulmadan kaldığını düşünüyorlar. Hayvanın derisindeki kesik izlerini inceleyen araştırmacılar, bu mamutun 39.000 yıl önce insanlar tarafından parçalandığını belirledi. Bu da Arktik bölgesinde insanların varlığına dair bilinen en eski kanıtı sağlıyor.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
2- Peru’da ‘Bıçak Tutan Katil Balina’ Gibi Birçok Yeni Jeoglif Bulundu
Peru’nun Nazca Çölü’nde, insansı figürler, kesik başlar ve bıçak tutan bir katil balina gibi, daha önce görülmemiş 303 jeoglif keşfedildi.
Çarpıcı yeni keşif, yapay zekâ (AI) yardımıyla sadece altı ay içinde ortaya çıkarıldı ve bölgedeki bilinen jeoglif sayısını neredeyse iki katına çıkardı. Nazca Çizgileri, Peru’nun Nazca Çölü’nde yaklaşık 440 kilometrekarelik bir alana yayılan, insan eliyle oyulmuş büyük jeoglifler grubu. Bu eski sanat eserlerinin, MÖ 200 ile MS 500 yılları arasında, Nazca olarak bilinen İnka öncesi uygarlığın üyeleri tarafından yapıldığı düşünülüyor. Bu insanlar, çölün kırmızımsı yüzey çakıllarının üst katmanlarını kaldırarak daha açık renkli toprağı ortaya çıkarmış ve çeşitli şekil ve boyutlarda desenler oluşturmuşlardı.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
1- Bu Mumyaların Boyunlarındaki Madde Bilinen En Eski Peynir Çıktı!
Çin’de 3.600 yıllık mumyaların baş ve boyunlarına yerleştirilen gizemli beyaz madde, dünyanın bilinen en eski peyniri çıktı.
Araştırmacılar, yaklaşık yirmi yıl önce Çin’in kuzeybatısındaki Tarim Havzası’ndaki Xiaohe Mezarlığı’nda gömülü olan birkaç mumyanın üzerinde bu esrarengiz maddeyi buldu. Beyazımsı bir maddeydi ve açıkça çok eskiydi, ancak kimse tam olarak ne olduğunu bilmiyordu. Şimdi ise yapılan DNA testleri, gizemli yapışkan maddenin probiyotik yumuşak bir peynir olan kefir peyniri olduğunu ve binlerce yıl önce inek ve keçi peynirleri kullanılarak üretildiğini ortaya koydu. Araştırmanın sonuçları Cell dergisinde yayımlandı.
Haber hakkında detaylı bilgi için tıklayın.
BONUS
“Arkeofili: Arkeoloji Meraklısının Elkitabı” Amazon’da tüm kitaplar arasında ilk 50’de!
Elazığ’da Tesadüfen Bulunan Devasa Mozaik Gün Yüzüne Çıkıyor
Getty Müzesi, 2.500 Yıllık Bronz Sediri Türkiye’ye İade Etti
Eski Toplumlardan Sıcaklarda Evleri Serin Tutmak için Beş Ders
You must be logged in to post a comment Login