İpek Yolu’nun Tibet’ten Geçen Yeni Bir Kolu Bulundu

Doğu ve Batı arasında hem kültür hem de mal değiş-tokuşuna olanak sağlayan İpek Yolu’nun Gobi Çölü’nün ovaları ile dağ etekleri arasında uzun yatay mesafeler boyunca dolandığı düşünülüyordu. Görkemli bir mezarda yeni keşfedilen kalıntılar ise ticaret yolunun Tibet’in yüksek rakımlarına da uğradığını gösteriyor, ve böylece İpek Yolu’nun daha önce bilinmeyen bir kolunu ortaya çıkarıyor.

Görsel kaynağı: “Earliest Tea as Evidence for One Branch of the Silk Road Across the Tibetan Plateau,” by Houyuan Lu et Al., in Scientific Reports, Vol. 6, January  2016; Harita kaynağı – Mapping Specialists

2005’te keşişler tarafından keşfedilen 1,800 yıllık mezar, Tibet’in Ngari bölgesinde deniz seviyesinden 4300 km yüksekte yer alıyor. 2012’de kazılar başladığında arkeologlar, mezarın içinde büyük miktarda tipik Çin malları bulunmasına şaşırdı. Buradaki eşyalar, tüccarların Çin’den Tibet’e, daha sonradan kaybolmuş bir yol üzerinden seyahat ettiği fikrini doğuruyor.

Çin Bilimler Akademisi Jeoloji ve Jeofizik Enstitüsü’nden arkeobotanikçi Houyuan Lu bulguların hayret verici olduğunu söylüyor. Keşfedilen eserler arasında saf altından bir mask, üstüne Çin karakterleri wang hou (“kral” ve “prensler” anlamında) işlenmiş ipek kumaş parçaları, seramik ve bronz kaplar bulunuyor.

Arkeologlar mezarda çay filizleri bulunca da oldukça şaşırdı. Tibet’te belgelenen en erken çay MS 7. yüzyıla tarihleniyordu, fakat bu yeni kalıntılar bu tarihten 400-500 yıl daha önceye denk geliyordu. Bunların gerçekten çay olup olmadığını doğrulamak içn Lu ve meslektaşları kalıntıların kimyasal bileşenlerini inceledi, ve çayda bolca bulunan aminoasit türleri olan kafein ve teinin varlığını keşfetti.

Üstelik bu çay kalıntılarının kimyasal izleri, Han Hanedanlığı’na mensup bir Çin imparatorunun 2,100 yıllık mezarında bulunan çaydakilerle benzerlik gösteriyordu. Bu çayların her ikise de Güney Çin’deki Yunnan’da yetiştirilen çay çeşitlerine dayanıyordu. Lu “Bu da Tibet mezarında bulunan çayın Çin’den geldiğini düşündürüyor” diyor.

Cambridge Üniversitesi’nden arkeobotanikçi Martin Jones, Tibet ve Çin arasındaki erken temasların “Tibet’te, İpek Yolu’nun büyük ölçüde ihmal edilmiş yüksek rakımdaki bir parçasına işaret ettiğini” söylüyor.

Yeni araştırma, İpek Yolu’nun dağlara da erişen 3 boyutlu bir ağ olduğunu gösteren kanıtlara bir yenisini ekledi. Başka araştırmalar da MÖ 3000’den itibaren Asya’daki dağ patikalarında ticaret izlerini ortaya çıkarmıştı. Bunlar günmümüzde İç Asya Dağ Koridoru olarak biliniyor. Harvard Üniversitesi’nden arkeolog Rowan Flad “Bu, dağların aslında birer engel olmadığını gösteriyor. Dağlar kültürlerin, fikirlerin ve teknolojilerin değiş-tokuşu için etkili yollar olabilir” diyor.

Araştırma Scientific Reports‘ta yayınlandı.


Scientific American

Robert Kolej’de okuduktan sonra, Kanada-McGill Üniversitesi’nde Antropoloji ve Klasik Tarih bölümlerini bitirdi. Koç Üniversitesi’nde Tarihöncesi Arkeoloji alanında yüksek lisans yaptı. 2015-2017 yılları arasında İstanbul’daki Pera Müzesi’nde koleksiyon sorumlusu olarak görev yaptı. Şu anda A.B.D.’deki Notre Dame Üniversitesi’nde doktora yapıyor.

You must be logged in to post a comment Login