2014 Yılının Dünyadan En Önemli Arkeolojik Keşifleri

Amerikan Arkeoloji Enstitüsü, 2014 yılının En Önemli 10 Arkeolojik Keşfi’ni belirledi. 2014’ün Ocak ayında, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin “Tarihi Kültürel Mirası Tespit ve Havadan Fotoğraflama” çalışmaları esnasında çekilmiş fotoğraflarla tesadüfen keşfedilen bazilika, Amerikan Arkeoloji Enstitüsü tarafından 2014 yılının en önemli 10 keşfi arasında gösterildi. Aralarında bu bazilikanın da olduğu, dünyadan birbirinden önemli keşiflerin yer aldığı listeyi, haberlerimizden oluşan içerikleriyle beraber derledik.

1- Stonehenge Yalnız Değilmiş

Çok uzun zamandır dünyaca bilinen ve Avrupa’nın en meşhur arkeolojik anıtlarından olan Stonehenge’in bilinmeyenleri ortaya çıktı. Bugüne kadar tek başına bir yapı olarak kabul edilen Stonehenge, aslında anıtlar grubunun bir parçasıymış.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

2- Roma Döneminin En Fazla Sikkeli Definesi

Doğu İngiltere’de, metal dedektörcülüğü yapan kişiler, Roma Dönemi’ne ait sikkelerden oluşan, bugüne kadar bulunmuş en büyük defineyi buldular.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

3- Yunanistan’ın En Büyük Mezar Anıtı Bulundu

2012’de antik Amphipolis kentinin kuzeyinde kazı yapan Yunan arkeologlar, Kasta Tepesi’nde bir anıt mezar buldular. Daire şeklinde olan mezarın çevresi 497 metre ve mermerle kaplanmış kireç taşından yapılmış. Kazıların sonucunda hepsi taş duvarlarla kapatılmış üç oda ortaya çıktı. İhtişamlı mezarın girişini bekleyen iki sfenks bulundu. Mezarda bir de iskelet bulundu. Amphipolis’te işler, Büyük İskender’in adının karışmasıyla birlikte iyice çığrından çıktı.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

4- En Eski Budist Tapınağı Bulundu

Nepal/Lumbini’deki kazılar, erken Budizm’in bugüne kadar anlaşılmamış detaylarını ortaya koydu. Birçok antik Budist tapınağı, MÖ. 3. yüzyıla tarihleniyor. Arkeologlar, Lumbini’deki Mauryan Tapınağı’nın kalıntıları altında, çok daha eskiye giden ahşap bir yapının kanıtlarına ulaştı. Bundan sonra yapılan tüm tapınaklar ise bu ahşap kalıntılara temellendirilerek yapılmış. MÖ. 6. yüzyıla tarihlendirilen bu kalıntıların, dünyanın en eski Budist tapınağı olabileceği iddia ediliyor. Ayrıca bu çok eskiye dayanan kalıntılar, Buda’nın yaşadığı zamana dair tartışmalara da yardımcı olabilir.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

5- Neandertal Genleri Deşifre Ediliyor

Araştırmacılar, hangi genlerin açık, hangi genlerin kapalı olduğunu anlayabildikleri bir yöntemle insan ve Neandertal DNAsı arasındaki ilginç farkları keşfediyor. Örneğin, vücut şeklini belirleyen iki gen Neandertallerde büyük ölçüde inaktif, insanlarda ise oldukça aktif çıktı. Bu bulgu, Neandertallerin neden daha kalın elleri, daha geniş diz ve dirsek eklemleri olduğunu açıklayabilir.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

6- Sir John Franklin’in 168 Yıldır Kayıp Gemisi Bulundu

Sir John Franklin komutasındaki iki keşif gemisi, 1845 yılının Mayıs ayında İngiltere’den, Kuzeybatı Geçitini aramak için hareket etmişti. Gemilerin hiç iz bırakmadan kaybolması, denizde ve kıyılarda 30 yıl boyunca birçok gemiyle aranmalarına neden olmuştu. Yakın zamanlarda ise, gemilerin bulunması için yakın adalarda kazı yapılarak bir 30 yıl daha harcandı. En sonunda ise Parks Kanada Keşif Ekibi tarafından bulundu.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

7- İznik Gölü’nde Tesadüfen Bazilika Bulundu

İznik Gölü’nde 20 metre açığında ve 2 metre derininde bulunan bazilika, 1600 yıl öncesine tarihlenmişti. Bazilikanın, erken hristiyanlık mimarisi özelliklerini taşıdığı, MÖ. 740 yılındaki bir depremle çöktüğü ve suya gömüldüğü tahmin ediliyor. Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahinin bazilikanın bulunmasının ardından bunların incelendiğini, tarihi kaynakların araştırıldığını söyledi. Prof. Dr. Şahin, yapının Roma askerleri tarafından İznik Gölü kıyısında öldürülen Aziz Neophytos adına yapıldığını belirtti. Aziz Neophytosun önce bazilikaya gömüldüğü, ardından 740’ta meydana gelen deprem nedeniyle yakındaki Koimesis Kilisesi’ne götürüldüğünü açıkladı. Sualtı ekiplerinin incelemesi sonucu bazilikadaki mezar kapağının açık olmasının da antik kaynakları doğruladığını belirtildi.

8- Firavunlardan Önce de Mumyalama Vardı

Britanya’daki Bolton Müzesi’nde 1930lardan beri öylece duran mezar sargılarının üstünde yapılan analizler, Mısırların MÖ 4300lerden beri mumyalama teknikleri denediklerini gösterdi. Bu daha önce düşünülenden 1500 yıl daha da eski bir tarih. Keten sargılar Yukarı Mısır’ın Badari bölgesindeki, Mısır’ın firavunlar tarafından yönetilmeye başlamasından çok daha eskiye tarihlenen mezarlarda bulunmuştu.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

9- Danimarka’nın İlk Kralının Kalesi Bulundu

Kopenhag’ın güneybatısındaki bir tarlada zar zor seçilebilen bir yükseltinin altında, bir ihtimal Danimarka’nın ilk kralı olan 10. Yüzyıl Viking savaşçısı Harald “Mavidiş” Gormsson tarafından inşa edilmiş bir kale bulundu. Yeni bulunan kale Danimarka’yı Hristiyanlaştıran ve ulusal bir hükümet kuran kralın egemenliği hakkında yeni bilgiler öğrenme fırsatı sunuyor.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

10- 13000 Yaşında Yerli Amerikan Bulundu

2007 yılında, dalgıçlar, Meksika’daki Kara Delik Mağarası’nda, 15-16 yaşlarında bir kıza ait neredeyse sapasağlam bir iskelet buldular. Bu yıl ise uzmanlar, Naia adını verdikleri bu iskeletten elde ettikleri bilgileri açıkladılar. Naia ile modern Amerikan yerlilerinin DNA’ları arasında bir takım benzer diziler var. Tarihlendirme için dişlerine ve kemiklerine yapılan iki farklı analizden sonra Naia’nın 12.000 ve 13.000 yılları arasında yaşadığı belirlendi. Bu tarihlendirme ise Naia’nın, Amerika’da bulunan ilk insanlardan biri olmasını sağladı.

Haberin Devamı İçin Tıklayınız

Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü Yüksek Lisans mezunu. Aynı üniversitede Doktora adayı. İletişim: ermanbu@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply