Yeni araştırmalar; yaşla ilgili uyku bozukluklarının bir sorun olmadığını, bunun yerine evrimsel geçmişimizden günümüze aktarılan faydalı bir miras olduğunu öne sürüyor.
Eğer siz de uyumakta zorlanan birçok kişiden biriyseniz; bunun köklerinin tarih öncesi zamanlara dayandığını öğrenmek ilginizi çekebilir. Günümüz avcı toplayıcılarıyla ilgili araştırmalara dayanan yeni bir hipotez, yırtıcı hayvanlar ve diğer tehlikeleri önlemek için geceleri uyanık kaldıklarını ortaya koyuyor.
Tanzanya’da yaşayan Hadza kabilesi, tıpkı insanların binlerce yıldır yaptığı gibi gündüz ve gecenin doğal ritmine göre yaşayan, modern bir avcı toplayıcı topluluk. Onların uyku alışkanlıkları ise eski atalarımıza tutulan bir ayna gibi. Bazıları dışarıda bulunan bir ocağın yanında uyurken, bazıları da örülmüş çimlerden ve dallardan meydana getirilmiş rahat kulübelerin içinde kıvrılıyor.
Gece olduğunda ortam tamamen sessiz sakin değil. Herhangi bir anda, topluluğun yaşlı bir üyesi, kendisini rahatlatmak için kalkabilir. Yeni doğum yapan annelerin bebeklerini gözetmeleri gerekebilir. Uzaklarda, leopar ve benekli sırtlan gibi yırtıcı hayvanlar yeni yemeklerini aramak için fırsat kolluyor olabilir.
Tanzanya’da bulunan bazı olası av hayvanları, örneğin mirketler; sürünün diğer üyeleri uyurken nöbet tutuyor. Ancak Hadza kabilelerinin bunun gibi belirlenmiş nöbetçilere ihtiyaçları bulunmuyor. Bunun sebebi; herhangi bir anda topluluktan birilerinin neredeyse uyanık olması. “Proceedings of the Royal Society B” isimli dergide yayımlanan bu araştırma, yeni resmileşen ‘Uykusuzluk çeken büyükanne-büyükbaba hipotezi’ni ortaya koydu.
Duke Üniversitesi’nden bir uyku uzmanı olan araştırmanın başyazarı Dave Samson,”Uykusuzluk çeken büyükanne hipotezi’nin arkasındaki fikir, insanlık tarihinin büyük bir kısmı boyunca, farklı yaş gruplarına ve uyku alışkanlıklarına sahip insanlar, atalarımızın “nöbetçi” ihtiyacını karşılamış ve geceyi atlatmalarına yardımcı olmuştu.” diyor.
“Karışık yaşlarda bir grup içinde, bazıları geç yatar bazıları da erken. Eğer yaşlıysanız daha çok sabah kuşu, gençseniz daha çok bir gece kuşu gibisinizdir.”
Araştırma esnasında, Hadza kabilesinden 20 gün boyunca bileklerine küçük saat benzeri cihaz takmayı kabul eden 33 sağlıklı kadın ve erkek bireyler ile bu basit tip açıkça kanıtlandı. Cihaz, kişilerin gece hareketlerini dakikası dakikasına kaydetti.
Samson ve ekibinin gözlemlerine göre; Hadza kabilesinin uyku düzeni çok nadir senkronize bir hale gelmekteydi. 220 saatten fazla süren gözlemlere göre, kabiledeki tüm yetişkinlerin aynı anda uyudukları süre en fazla 18 dakikaydı. Ortalama olarak herhangi bir zamanda, grubun üçte birinden fazlası tetikte veya hafif uyku halindeydi.
Hadza insanları genellikle saat 22.00’den kısa bir süre sonra uyudular ve sabah 07.00 civarında uyandılar. Fakat bazıları ise; akşam 20.00’de uyuyor, sabah 06.00’da uyanıyordu. Diğerleri hala 23.00’ten sonrasına kadar uyanık duruyordu ve sabah 08.00’e kadar uyuyordu. Gündüz uykuları ise oldukça sıktı.
Samson, “Hadzalar kabarık yataklar üzerinde değil; tekstil ürünleri veya hayvan derilerinden yapılmış basit yer yataklarında uyurlar. Çiftler ve aileler daima aynı yatakta uyuyorlar, ortalama bir yatak 2-4 kişilik. Ancak ben yeni doğum yapmış bir anne de dahil olmak üzere; 7 kişiye kadar gözlemledim.” diyor.
“Eminim ki; bu kadar yakın olmaları, kulübede bir kişi uyandığında diğer bir kişinin de uyanma ihtimalini artırabilecek bir senkronizasyon bozulmasına yol açar.” diye ekliyor.
Tüm bunların yanında, her bireyin kendi kronotipi vardır.
Samson; “Kronotip; 24 saatlik bir zaman periyodu boyunca uyku ve aktivite için bireysel yönelim olarak tanımlanır. Aynı zamanda orta derecede kalıtsaldır ve ömür boyunca değişim gösterir. Dolayısıyla genler, çevre ve yaş faktörleri ile kontrol edilir.” diyor.
Sonuç olarak; bazı insanlar gündüz insanıdır bazıları da gece insanıdır. Kronotip varyasyonu yalnızca primatlarda değil diğer hayvanlarda da bulunmaktadır.
“Bu araştırmanın, yaşla ilgili uyku bozuklukları konusuna bakışımızı değiştireceğine inanıyoruz, çünkü birçok yaşlı insan erken uyanma ve tekrar uykuya dalamama sıkıntısı ile doktora gidiyor. Buradan elde ettiğimiz fikir; belki de bunun bir sorun olmadığı yönündedir.”
“Belki de bunlar bir bozukluk değil, faydalı oldukları zamanlardan bize aktarılan evrimsel bir mirastır. Bu bize önemli klinik bilgiler de aktarıyor; çünkü yaşlı bireylerde görülen uyku bozukluklarının bir sorun olmadığını, normal olduğunu anlamalarını sağlayabilir.”
Eski dönemlerde, gecenin belirli saatlerinde uyanık olmak yırtıcı bir hayvandan, doğal bir felaketten ya da savunmasız olduğu bir anda başka bir insan tarafından gelen bir saldırıdan bile kurtarabilir.
Bazı insanlar için, sık sık gece partileri yapmak normal olabilir. Samson, çalışma süresince Hadza kampında kaldı. Ayın olmadığı gecelerde, epeme dansı olarak adlandırılan Hadza ayinini duyabiliyordu. Bu dans sırasında evli erkek ve kadınlar farklı gruplara ayrılmaktaydı.
Samson bu ritüeli; “Genelde kadınlar birkaç dakika boyunca şarkı söyleyip dans ederlerdi. Şarkı erkeklerin el çırpması ve sesleriyle gitgide yükselirdi. Sonrasında bir süre sessizlik olurdu ve döngü tekrar başlardı. Bu saatlerce sürerdi ve çadırımdan dinlemek büyüleyici bir güzellikteydi.” şeklinde anlatıyor.
Samson ve meslektaşları, elde edilen uyku verilerini tekrar incelediklerinde, hangi gecelerde epeme dansının yapılıp hangilerinde yapılmadığını tespit edebiliyorlardı. Araştırmacılar grafikler aracılığıyla dans gecelerinde olan tüm aktiviteleri görebildiler.
“Toplulukları bir araya getiren bu önemli ritüelleri gerçekleştirmek için bazen uykudan feragat etmenin ne kadar değerli olduğunu işaret ediyor.”
Seeker. 11 Temmuz 2017.
Makale: Samson, D. R., Crittenden, A. N., Mabulla, I. A., Mabulla, A. Z., & Nunn, C. L. (2017, July). Chronotype variation drives night-time sentinel-like behaviour in hunter–gatherers. In Proc. R. Soc. B (Vol. 284, No. 1858, p. 20170967). The Royal Society.
You must be logged in to post a comment Login