Smyrna Agorası’nda Osmanlı Fincanları Ortaya Çıkıyor

İzmir’deki Antik Smyrna Agorası’nda, Osmanlı Dönemi’nde Kütahya’da üretilmiş yüzlerce fincan ve tabak parçaları ortaya çıktı.

İzmir Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Katip Çelebi Üniversitesi tarafından yürütülen kazı çalışmalarında Smyrna Agorası gün yüzüne çıkıyor. Smyrna Agorası, antik kentin merkezinde, bu bölgedeki ızgara kent planına uygun olarak dikdörtgen bir alanı kapsamaktaydı. Agora avlusunda önemli kişiler, günler ve anlaşmalar için dikilmiş basamaklı anıtlar, heykeller, dini törenlerde sunu yapılan birden çok tanrıya ait altarlar (sunaklar), mermerden yapılmış oturma yerleri olan Exedralar, kentin saygı gösterdiği bir tanrının tapınak ve sabit sunağı yer alıyordu.

Kazı heyeti başkanlığını yürüten Türk İslam Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy, yaptığı açıklamada, Smyrna Agorası’nın binlerce yıldır farklı kültürlerin birleşme noktası olduğunu söylüyor.

(İlgili: Smyrna Tiyatrosunda Sanatçılara Özel Tuvalet Bulundu)

Smyrna Agorası’nda bu sezon sürdürülen kazılarda, Osmanlı Dönemi’ne ait kahve fincanları ve tabaklara ait parçalar gün yüzüne çıkartıldı. Söz konusu objelerin içerisinde, Kütahya fincanları önemli bir yer tutuyor. Araştırmacılar, Türk-İslam dönemi açısından Anadolu’daki arkeolojik kazılarda en fazla Kütahya üretimi fincanın ele geçtiği kazı olduğunu söylüyor.

Alandaki çalışmalar 2007 yılından beri sürüyor. Konak ilçesindeki kentin kuruluşu Büyük İskender’e dayanıyor. Ersoy, “Dolayısıyla bu kent Büyük İskender’den günümüze kadar Helenistik Dönemi, Roma Dönemi’ni, Bizans Dönemi’ni ve Osmanlı Dönemi’ni dolu dolu yaşadı.” diyor.

Söz konusu dönemlere ilişkin çok sayıda günlük obje ve mimari kalıntıların günümüze ulaştığını belirten Doç. Dr. Ersoy, “Osmanlı Dönemi’nde İzmirlinin zevkine sunulmuş yerli üretim seramik malzemesinden tutun, Batı’dan ithal edilmiş olan ürünlere kadar inanılmaz bir yelpazede çalışmalar yürütülüyor.” diyor.

Kütahya seramikleri birçok farklı yere gönderiliyordu

Ege Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi olan ve Smyrna kazılarında Osmanlı ve Avrupa üretimi seramikler üzerine çalışmalar yürüten Doç. Dr. Sevinç Gök İpekçioğlu, söz konusu fincanların 18. yüzyıla ait olduğunu söylüyor.

İpekçioğlu’na göre, fincanlar günlük yaşamda, evlerde kullanılıyordu. Kahvehane olabilecek yerlerde gelen müşterilere ikram sırasında da kullanılmış olabilirler.

Bölgede 17. yüzyıldan sonra çok yoğun bir Osmanlı yerleşimi vardı. “Alanda Yahudi, Türk mahalleleri var. Onların yerleşime geçmesi ile birlikte çok etkili bir tabakalaşma oluyor. 17 ve 20. yüzyıl arasında söz konusu bölgede yerleşim varsa günlük kullanım kaplarının olması da çok doğal.”

“Osmanlı’da kahve kültürü çok yoğun ve kahve sevilerek tüketiliyor. Kahve kültürünün en önemli unsurlarından birisi de fincanlar. Özellikle 18. yüzyılda Kütahya’da üretilen fincanlar Anadolu’nun her köşesine yayılıyor. Bu fincanlar yerel ustalar tarafından atölyelerde üretilip birçok kente gönderiliyor. Bu kentlerden birisi de Smyrna. Smyrna’da birçok malzeme ortaya çıkarıldı. Bu malzemeler bölgede çok sayıda kahvehane, züccaciyeci olabileceği ya da evlerde kullanıldığı yönünde birtakım ihtimalleri oluşturuyor.”

Fincanların üzerinde imzalar var

“Genellikle halk tipi olarak adlandırdığımız serbest fırça darbeleriyle ya da iğne şablon kullanarak ürettikleri çok önemli örnekler. Fincanların yanı sıra tabak, kase ve fincan altlıkları da ele geçen buluntular arasında yer alıyor. Fincanların üzerinde imzalar da var. İmzalardan iki tanesini tespit edebildik. Osmanlıca yazılmış bir ‘ayvaz’ kelimesi görebiliyoruz. Bunun bir ustadan birçok dağıtımcıya ait olabileceği konusunda düşüncelerimiz var. Çok az örneği bulunan bir de ‘yazıcı’ imzası bulunuyor. Özellikle İzmir’de liman kentinin gelişmesi ve Türk yerleşimiyle beraber Agora çok önemli bir Osmanlı yerleşim alanı olmuş. Buradaki yerleşime bağlı olarak hem mutfak kapları hem de gündelik yaşam malzemeleri çokça bulundu. Bu örnekler içinde elde edilen yüzlerce fincan da önemli bir grubu oluşturuyor.”

Arkeofili editöryel servisi. İletişim: arkeofili@gmail.com

You must be logged in to post a comment Login