Pompeii’de Arkeologlar ve Yanardağ Uzmanları Anlaşamıyor

Yanardağ uzmanı Roberto Scandone, arkeolojiye yönelik heyecanın, “yanardağ bilimine karşı bir yıkıcılık hareketine” neden olduğunu iddia ediyor.

Pompeii’de bulunan volkanik katmanlar Vezüv Yanardağı’nın geleceğine dair bilgiler sağlayabilir. C: Morn the Gorn

2012’de başlayan Büyük Pompeii Projesi aralarında mitolojik duvar resimlerinin, bir fast-food büfesinin, gemleriyle birlikte korunmuş bir atın da yer aldığı çok sayıda buluntu ortaya çıkmasını sağladı. Bunlar arasında Vezüv Yanardağı’nın inanılandan iki ay sonra, MS 79 yılının Ekim ayında patladığına dair bilginin yer aldığı bir yazı özellikle dikkat çekici.

Bu buluntular arkeologların Antik Roma kentinde yaşama dair daha net bir tablo ortaya koymalarına yardımcı oldu. Ancak Nature dergisinde yanardağ uzmanlarından oluşan bir ekip devam eden kazıların çok pahalıya mal olduğunu iddia ediyorlar. Tahrip edilen volkanik katmanların Vezüv’ün geleceğine dair önemli bilgiler elde edilmesine yardımcı olabileceğini ileri sürüyorlar.

(Pompeii’de ‘Fast Food’ Mekanı Bulundu)

Roma Tre Üniversitesi’nde yanardağ uzmanı Roberta Scandone, Guardian’dan Hannah Devlin’e “Arkeologlar arkeolojinin yarattığı heyecanın volkan bilimine karşı bir yıkıcılık hareketine sebep olduğunun bilincinde görünmüyorlar,” diyor.

“Volkanik depozitlerin bir kısmını olduğu yerde dokunulmadan bırakmak sadece bilim insanları için değil, aynı zamanda bir yanardağın bir kenti nasıl yok ettiğini birinci elden görme şansına sahip olabilecek ziyaretçiler için de önemli olacaktır.” şeklinde devam ediyor.

Newsweek’ten Hannah Osborne’a göre Vezüv dünyanın en tehlikeli yanardağlarından biri. 600.000’i “kırmızı bölge” içinde olmak üzere yaklaşık üç milyon kişi Vezüv Yanardağı’nın gölgesinde yaşıyor. Bu yanardağ geçen 2000 yıl içerisinde 40-50 kez harekete geçti.

Vezüv Yanardağı son kez 1944’te faaliyete geçti.

Yine de University College London’dan bir yanardağ uzmanı Christopher Kilburn, araştırmacıların çok yakın bir patlamadan endişeli olmadıklarını belirtiyor. Son patlamanın üzerinden 75 yıl geçmesi, yanardağın şu an için hareketsiz olduğunu düşündürüyor. Aslında yanardağ uzmanları piroklastik akıntılar (ya da sıcak gaz, lav ve kül bulutları) ve yaklaşık 2000 yıllık birikintilerdeki volkanik süreçleri incelemeyi umuyorlar.

Nature dergisindeki yoruma göre 1980’lerde tahribatın devrimsel arkeolojik yapılandırmaları sırasında yürütülen benzer araştırmalar, Pompeii sakinlerinin asıl ölüm sebeplerinin kül yağmurundan ziyade piroklastik akıntılar olduğunu ortaya çıkarmışlardı.

(Yanardağ Patladığında Pompeii’den Kaçanlar Nereye Gitti?)

Kilburn Devlin’e “Sadece Vezüv’ün değil dünyanın benzer volkanlarının çevrelerinde gelecekte yaşayacak nesilleri de koruyacak yöntemler geliştirmek için bugün arkeolojiyi gerçek volkan akıntılarının gerçek binaları nasıl tahrip ettiğini anlamakta kullanıyoruz.” şeklinde açıklıyor.

Pompeii Arkeolojik Parkı genel müdürü Massimo Osanna, yanardağ uzmanlarının bölgede araştırma yapmasına olanak tanıyan iznin varlığını vurguluyor. “Tüm kazı çalışmaları Napoli Federico II Üniversitesi’nden yanardağ uzmanlarının kontrolünde yürütülüyordu. Bu uzmanlar tabakalanmayı kaydediyor, örnekler alıyor ve hasar tespiti yapıyorlardı.” diye ekliyor.

Scandone, Osborne ile konuşurken Osanna’nın sözlerinin doğruluğunu kabul ediyor, ancak alana giriş izninin sadece bir yanardağ uzmanı ve onun çalışma arkadaşına verildiğini vurguluyor. Bu arada depozitlerin kaldırılması gelecek çalışmaları olanaksız kılıyor.

Scandone, “Arkeologlar bir sorun görmüyorlar,” diyor. “Arkeologlar ve yanardağ uzmanları arasında gerginlikten kaçınılıyor, çünkü basitçe arkeologlar sorunu görmezden geliyorlar ve alanın kendi mülkiyetlerinde olduğuna inanıyorlar. İki yanardağ uzmanına, depozitlerde yeni açılan kesitleri görme izni verildi. Ancak kesitlerin korunmasıyla ilgili hiçbir söz hakları yok. Bu şimdiye kadar hiçbir depozitin yerinde korunmadığı anlamına geliyor.”

Nature mektubuna göre yanardağ uzmanları İtalya kültür bakanından Vezüv’ün volkanik depozitlerinin uygun bir bölümünün dokunulmadan bırakılmasını istediler. Yazarlar, böyle bir önlemin uzmanların Pompeii ve komşu yerleşmeleri “gelecek nesiller için doğal bir süper müzeye” dönüştürmesine yardımcı olacağını iddia ediyorlar. Ancak Scandone arkeologların bu isteği henüz kabul etmediklerini belirtiyor.

Kilbur, “Yanardağ biliminin ciddiye alınmamasının yarattığı bir öfke var,” şeklinde açıklıyor. “Pompeii’ye gittiğinizde yanardağın adı bile geçmiyor,” diye ekliyor.

Pompeii’de daha önce çalışan arkeolog Gary Devore, araştırmacıların yeni odaların yavaş, titiz ve dikkatli bir şekilde kazılması ve çalışırken ortaya çıkardıklarının korunması arasında bıçak sırtında çalıştıklarını söylüyor.

Devore sözlerini “Her iki tarafın birlikte çalışabileceklerini ve birbirlerinin uzmanlık alanlarına saygı gösterebileceklerini umuyorum. Pompeii yeterince büyük.” şeklinde tamamlıyor.


Smithsonianmag. Meilan Solly. 24 Temmuz 2019

Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü lisans ve yüksek lisans mezunu. Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü doktora mezunu.

You must be logged in to post a comment Login