İzmir’in tarihini gözler önüne seren Altınpark için 2010 yılından beri büyük hayaller kurulmuştu. Fakat henüz kazılar başlamadan son derece modern bir arkeopark olarak projelendirilen ve büyük umutlarla günyüzüne çıkarılan Altınpark, 2015 yılında kaderine terk edilmiş vaziyette lağım suları arasında zamana direniyor.
Roma Dönemi, Bizans Dönemi ve yakın tarihe ait birçok mimari yapısı ve eseriyle oldukça önemli bir yer tutan Altınpark, kazıların ardından yapılacak düzenlemelerle, Atina Akropolis’ine benzer bir şekilde arkeopark’a dönüştürülecek, bir yıl içerisinde tekrar ayağa kaldıracak ve İzmir’de, hatta Türkiye’de turizmin göz bebeği olacaktı.
Maliyeti 110 milyon Euro olan Atina Akropolis’ini inceleyen Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, oradaki arkeoparkı, bir yıl içerisinde iki milyondan fazla turistin ziyaret ettiğini ve turistlerden 30 milyon Euro gelir elde edildiğini belirtmişti. Projeleri tamamlanan arkeoparkın maliyetinin ise 1 milyon dolar olacağı öngörülmüştü.
5800 metrekarelik proje kapsamında arkeolojik yerleşmenin üzerinde kurulacak cam zemin üzerinde gezilerek tüm eserler görülebilmesi planlandı. Ayrıca kurulacak amfi tiyatro ile İzmir yeni bir açık hava kültür merkezine kavuşacak, ünlü sanatçılar burada konser verecekti. Musevi kültürünün önemli unsurlarından biri olan kortejo evleri de restore edilerek turizme kazandırılacaktı. İnsanlar şehir merkezinde yürüyerek İzmir’in 5000 yıllık tarihini göreceklerdi.
Konak Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Basmane hizmet binası inşaatı sırasında tarihi kalıntılara rastlanmasıyla önemi anlaşılan bölgede kazılar, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Akın Ersoy öncülüğünde yapıldı. Bugün İzmir’deki arkeoloji müzesinde sergilenen malzemelerin birçoğu da mülkiyeti Konak Belediyesi’ne ait olan ve belediyenin verdiği destekle tamamlanan bu kazıdan çıkarıldı. 20 metre uzunluğunda Roma yolu, Roma evi gibi birçok eser de burada bulundu.
Ancak bunların hepsi hayal oldu. Üç yıldır üzeri kapatılarak kaderine terk edilen tarihi alan, otlarla kaplandı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi tarihi eserlerin içinden geçen modern kanalizasyon borusunun tıkanması sonucu lağım suları da taşarak bölgeye koku yaydı. Bir zamanlar büyük umutlarla kazılan birçok tarihi mimari yapı, tekrar günyüzüne çıkarıldıkları günden beri otlar ve lağım suları ile birlikte bekliyor.
You must be logged in to post a comment Login